Bazı tarikat, cemaat müritleri, şeyhlerinin dizinin dibinden hiç ayrılmazlar… Onu hayranlıkla izlerler… Kutsal bir varlıkmış gibi bakarlar yüzlerine hep… Ağzından çıkacak her sözü hikmet (bilgelik) olarak görürler ve bu sözleri uygulama alanına sokup, yaymaya başlarlar…
Hani derler ya “Şeyh uçmaz, mürit uçurur…
Bu adamlar hiç sorgulamazlar, düşünmezler, yargılamazlar… Olup bitene kafa yormazlar… Çünkü şeyh onların adına düşünür, onların adına karar verir ve onları yönlendirir…
Şeyhin ağzından çıkan her söz mürit için emirdir… Onun görevi soru sormak, sorgulamak değil, söylenenleri, istenenleri aynen yaşama geçirmektir… Onun görevi “Emir erliğidir…“
Şeriatçı partilerde görülen bu şeyh – mürit ilişkisine bazı sol partilerde de rastlıyoruz, na yazık ki… Ben bunlara “Sol Müritler” diyorum…
Onlar da tıpkı Tarikatlarda, tekkelerde şeyhinin dizinin dibine oturup, onun ağzından çıkan her sözü emir olarak algılayan şeriatçı müritlere benzemektedirler…
Bunlar futbol takımı tutar gibi parti tutarlar…
Liderlerinin emirlerine kurşun askerler gibi uyarlar… Liderleri ne derse, ne yaparsa doğrudur… Parti başkanı, ne eylerse güzel eyler, ne söylerse güzel söyler…
Kimse parti liderinin düşüncelerini ve icraatlarını eleştirmez, eleştiremez… Aleyhinde tek kötü söz söylemez, söyleyemez… Konuşan, eleştiren olursa da hemen onu hain ilan ederler… Bu sözlerimden dolayı şimdi beni de suçlayanlar çıkacaktır…
Çok açık ve net söylüyorum: Benim ne makam, ne mevki ne de herhangi bir siyasal partide bir koltuk kapma sevdam vardır… Herhangi bir partiyle çıkar ilişkisi içerisinde değilim…
Tek derdim vatandır, halkımdır, halkımın mutluluğudur… Halkımın her yönden sömürülmesine engel olmaktır… Tek derdim, özgürlük ve gerçek demokrasi yolunda mücadele vermektir…
Ama halkının, insanlarının mutluluğu için çalışan, hokkabazlık yapmayan, sol gösterip, sağ vurmayan, ülkesinin tam bağımsızlığı için mücadele veren partilerde de bir “NEFER” gibi görev yapmaya hazırım…
Ve bugünkü ortamda ise bu AKP belasından kurtulmak için asgari müştereklerde birleşen antiemperyalist, antifaşist partilerin bir araya gelip güçlü bir “Ulusal Cephe” oluşturmasından yanayım…
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Ulusal Kurtuluş Savaşına başlarken gerçekleştirdiği örgütlenme yapısının bu ülkeyi kurtaracağına inanıyorum…
Şimdi sol müritlere soruyorum?
Şu ülkede 50 yıldır liderlik koltuğunda oturan kişiler vardır… Onlar üç beş olumlu eylemin, mücadelenin dışında ne yapmıştır?
Bir adam 50 yıl bir koltukta oturur da bir arpa boyu yol almazsa, alamazsa ona lider denilebilir mi?
Şimdi sol müritlere soruyorum?
Bir muhalefet partisi, ölümleri, kıyımları, ülkeye yapılan kötülükleri, halkına reva görülen sefil yaşamı, ülke aleyhine yapılan köklü değişiklikleri önleyemezse ne işe yarar?
Bu ülkede yıllarca süren “Ergenekon Davaları” oldu… Aileler, analar, babalar, çocuklar, eşler, kardeşler kötü günler yaşadılar… Sevdiklerinden ayrı kaldılar… Kötü muamelerle karşılaştılar…
Bu ülkede laik düzeni, Cumhuriyet rejimini yerle bir eden düzenlemeler yapıldı…
4+4+4 eğitim sistemi getirildi… Askeri liseler kapatıldı… Tüm okullar imam hatiplere dönüştürüldü.
Deniz Fenerleri, para sıfırlamaları yaşandı… Evinden 6 çelik para kasası çıkan bakan çocuklarını gördük… Kamu malları babalar gibi satıldı…
Kapalı kapılar arkasında PKK’lı teröristlerle vatanın geleceğini tehlikeye atan görüşmeler, Kürt Açılımları yapıldı…
Bu ülkede terörist başına “Sayın”, şehide “Kelle” denildi.
Askerlerimizin başına çuval geçirildi…
Ulusal kurtuluş bayramları, Türk bayrağı taşımak, ant, İstiklal Marşı yasaklandı. Devlet tabelalarından TC’ler silindi.
Türbanın girmediği resmi kurum kalmadı… Tarikatlar, cemaatler, tekkeler ayrık otları gibi vatanın dört bir yanını sardı… Yurtlarda küçücük çocuklara tecavüz ettiler…
PKK’lı teröristler Habur sınır kapısında davullarla zurnalarla karşılandı, sonra da otobüslerle şehir turları attılar… Diyarbakır Meydanında Bebek Katili APO’nun bildirileri okundu…
Yargı bütünüyle siyasal iktidarın eline geçti… Başkanlık sistemi getirildi, ülkenin yönetimi tek adama teslim edildi…
Her gün şehit haberleri almaktan yüreğimizde derman kalmadı.
Bütün bunlar olup biterken muhalefet partileri neredeydi? Ne ile uğraşıyorlardı? Türkiye’de muhalefet partileri neye yarar? Türkiye’de muhalefet partileri ne iş yapar? Bilen var mı? Birisi çıkıp söylesin Allah aşkına?
Artık lider, başkan, parti penceresinden değil, dünyaya biraz da vatanın çıkarları açısından, yapılan işler açısından bakıp, yanlışları, ilgisizliği, eylemsizliği eleştirelim… Sol müritliği bırakalım… Çağdaş olalım. Kötülükleri ve kötüleri durdurmak için onların karşısına lafla değil, ses getirici eylemlerle çıkalım… Gerekirse bu uğurda canımızı verelim…
Muhalefet partisi yöneticileri ölümleri, yıkımları, acıları önleyemiyorsa, sıradan bir vatandaş gibi olaylara seyirci kalıyorsa, 15 yılda bir tek seçim kazanamamışsa, neden hâlâ o koltukları işgal ederler?
Bu ülkenin huzur bulması, Atatürk’ün Aydınlanma dönemine yeniden dönebilmesi için her şeyden önce bu muhalefet partisi liderlerinin ve yönetici kadrolarının, tez elden, hiç vakit kaybetmeden, değiştirilmesi gerekir… Hem de A’dan Z’ye kadar… Yoksa bir 15 yıl daha bu AKP başımızda kalır ve sevgili vatanımız Arabistan’a, Katar’a, Afganistan’a döner… Vatan lime lime, parça parça olur…