RUSYA DOSYASI : Putin’in Katilleri Londra’da & Küresel Rus Cinay et Halkasının İlk İzleri

Putin’in Katilleri Londra’da & Küresel Rus Cinayet Halkasının İlk İzleri

‘‘Çok Pahalı Bir Zehir –Alexander Litvinenko’nun Öldürülmesi ve Putin’in Batı ile Savaşı’’

Yazar: LUKE HARDING, 20 Şubat 2017

Çeviren: Ercan Caner, Ankara-Türkiye, 6 Mart 2017

Moskova’dan Gelen Adamlar

Pasaport kontrolü, Gatwick Havaalanı, Sussex, 16 Ekim 2006

O sabah havalimanına gelenler arasında bulunan yolculardan iki Rus görevlilerin dikkatini çeker. Onlardan şüphelenilmesinin nedeni tam olarak bilinmemektedir. Fakat Londra Gatwick Havalimanında görevli olan dedektif Spencer Scott’un içinde bir şüphe vardır. Takvimler 16 Ekim 2006 tarihini göstermektedir. Moskova’dan gelen Transaero Havayollarına ait uçağın yolcuları uçaktan inmektedirler. Yolcular bagajlarını almaktadırlar. Yeni gelenler pasaport kontrolü için sıraya girmişlerdir ve sonra da gümrük ve bagaj kontrolüne devam edeceklerdir.

İlk Rus orta boylu, 30 yaşlarında ve sarı Slav saçlıdır. Üzerinde rahat bir ceket vardır ve pahalı görünüşlü deri bir dizüstü bilgisayar çantası taşımaktadır. Zengin görünmektedir. İkinci Rus, koyu renk saçlıdır, arkadaşını hafifçe geriden takip eden adam sarımtırak tenlidir, diğerine eşlik ettiği çok belirgindir. İkisinin hareketlerinde de bir gariplik yoktur, ama yine de Dedektif Scott’un dikkatinden kaçmayan, onda bir şüphe uyandıran garip bir sinsilikleri vardır.

‘‘Onlar ilgimi çekti ve pasaport kontrolüne geldiklerinde onları durdurdum ve sorguladım’’ diye hatırlıyor Scott. Dedektife onları araması söylenmemiştir, sadece tedbir olarak onları sorgulamaktadır. Adamlardan bir tanesi İngilizce konuşmaktadır ve kendisini Andrei Lugovoi olarak tanıtır. Arkadaşının adı da, söylediğine göre Dmitry Kovtun’dur. Kovtun hiç konuşmaz. Sadece Rusça biliyor gibi görünmektedir. Scott onların düşük çözünürlüklü bir fotoğraflarını çeker. Lugovoi sağdadır. Fotoğrafta ikili, karanlık hayalet lekeler gibi görünmektedirler. Saatler öğleden önce 11.34’ü göstermektedir.

Andrei Lugovoi (solda) ve Dmitry Kovtun. 2007. YURI KOCHETKOV

Lugovoi ve Kovtun’un hikâyeleri yeteri kadar ikna edicidir. Londra’ya bir iş toplantısı için gelmişlerdir. Lugovoi, Global Project adlı bir şirketin sahibi olduğunu söyler. Arkadaşı da saygın bir Moskova bankasında finans bölümündendir. Seyahat acentaları onlara, Shaftesbury Caddesindeki Best Western Hotel’de iki gece için yer ayırmıştır. Otel hiç de ucuz değildir: geceliği 300 pounddur. Lugovoi rezervasyon belgesini uzatır, belge gerçektir.

Yine de cevaplarında Scott’u rahatsız eden bir şey vardır: ‘‘İngiltere’ye neden geldikleri hakkında kaçamak cevaplar veriyorlardı. Normal olarak rastgele durdurularak sorguya çekilenler aileleri, tatil planları ve İngiltere’nin berbat havası hakkında konuşurlardı. İki Rus ise aksine, kaçamak cevaplar veriyorlardı. Onlara sorduğum sorulara beklediğim cevapları vermiyorlardı. Bana çok ama çok kısa cevaplar veriyorlardı’’ diye anlatıyor Scott. İkilinin görevli dedektife verdikleri cevaplar hiçbir bilgi içermemektedir.

Dedektif Scott, İnternetten kontrol eder, fakat Global Project isimli bir firma bulamaz. Ruslar iş toplantılarının, Grosvenor Caddesi 58 numarada faaliyet gösteren ‘‘Continental Petroleum Limited’’ firması ile olduğunu söylemişlerdir. Scott sabit hattan firmayı arar. Bir adam cevap verir ve Birleşik Krallığın finansal otoritesinde kayıtlı oldukları bilgisini teyit eder. Her şey tamamdır. Görevli polis memuru veri bankasını kontrol eder. Hiçbir şey yoktur. İngiliz İstihbarat servisleri MI5 ve MI6’nın kayıtlarında Lugovoi ve Kovtun yoktur. Daha önce kayıtlara girecek bir şey yapmamışlardır ve istihbarat servislerinin ilgi alanında değildirler.

Bir polisin koku alma duygusu ve gerçekler aynı şey değildir. Devam edecek hiçbir kanıt olmadığından, Scott, kendisine iki adamı da bırakmasını söylemeye devam eden çavuşunun tavsiyesine uyar. İngiliz adalet ve polis sistemi, yargıçların üstlerinden emir aldığı, Lugovoi ve Kovtun’un anavatanı Rusya’nın aksine masumiyet karinesine dayanmaktadır. 20 dakika sonra Ruslara gitmek için serbest oldukları söylenir. Bagajlarını toplarlar ve Londra’nın merkezine doğru yola çıkarlar. Scott çektiği fotoğrafı bir dosyanın içine koyar. Üzerinde; ‘‘Sadece İstihbarat Maksatlıdır’’ damgası vardır.

Bir aydan daha az bir süre sonra, tarihte görülmemiş uluslararası bir dehşet ile karşılaşan Scotland Yard, Scott’un hislerinde yanılmadığını ve tamamen haklı olduğunu anlar. İkili iş adamı değildirler. Onlar katildir. Özenle hazırladıkları, aylar ve belki de yıllar süren uydurma hikâyeleri işe yaramıştır.

Lugovoi ve Kovtun, 16 Ekim 2006 günü sabahında İngiltere’ye, gümrükteki görevlilerin fark edemedikleri bir şey getirmişlerdir. Uyuşturucu veya çok miktarda nakit para değildir gümrük görevlilerinin bulamadıkları şey. Çok nadir, garip ve bu dünyaya ait olmayan bir şeydir, bu formda Avrupa veya Amerika’da daha önce hiç görülmemiştir.

Kovtun’un Hamburg’daki bir arkadaşına gizlice anlattığı gibi ‘‘Çok Pahalı Bir Zehirdir’’. Londra’ya olan çok gizli yolculuğuna, güneybatı Sibirya’da bulunan gizli bir nükleer kompleksten başlayan bir toksindir. Görülmesi ve tespit edilmesi imkânsız olan yüksek teknoloji ürünü bir cinayet silahıdır.

Lugovoi ve Kovtun bu zehri Alexander Litvinenko isimli bir adamı öldürmek için kullanacaklardır. Litvinenko, altı yıl önce İngiltere’ye kaçan eski bir Rus ajanıdır. Rusya hükümetinin başının belasıdır. Gizli polislikten devlet başkanlığına kadar yükselen Vladimir Putin’i amansızca eleştirmektedir. 2006 yılına kadar süren ajanlık yaşamında Litvinenko, giderek standartlardan sapar ve yoldan çıkar. Rusya’dan kaçmaktan başka hiçbir çaresi kalmamıştır, Rusya’da muhalefet kaynakları da çoktan ezilmiş ve sindirilmiş durumdadır.

Putin’in, Litvinenko’nun ölmesini istediği özel bir nedeni vardır. 2000 yılında kaçışından önce Litvinenko, KGB’den sonra kurulan ana istihbarat birimi olan Rusya istihbarat servisi FSB[1] için çalışmaktadır. Putin, kısa bir süre de olsa Litvinenko’nun amirliğini yapmıştır. Fakat Litvinenko’nun şimdi başka bir işvereni vardır: İngiliz gizli istihbarat servisi MI6. Majestelerinin hükümeti Litvinenko’ya sahte bir pasaport, kriptolu bir telefon vermiştir ve HSBC bankasındaki bir hesaba her ay 2.000 pound tutarında bir maaş yatırılmaktadır. MI6 gizli servisi ile işleri ‘‘Martin’’ kod adlı bir ajan vasıtasıyla yürütmektedir.

Litvinenko bir James Bond değildir. Fakat İngiliz gizli servisine, Avrupa’da aktif durumdaki Rusya mafya çeteleri ile Putin dâhil, Rus iktidarının en tepesindekiler arasındaki hassas bilgileri aktarmaktadır. Litvinenko’ya göre Rus bakanlar ve onların gangster arkadaşları aslında giderek genişlemekte olan aynı suç örgütünün üyeleridirler. Litvinenko’nun iddiasına göre artık geçersiz hale gelen komünizmin yerini bu suç örgütü, mafya devleti almış durumdadır.

Litvinenko, İspanya’da yürütülen Rus mafyasının faaliyetleri hakkında her şeyi bilmektedir, bir arkadaşının söylediğine göre Litvinenko, organize suç hakkında yürüyen bir ansiklopedi gibidir. Bilgisi o kadar fazladır ki MI6 onu Madrid’de bulunan İspanyol istihbarat servisine faydalanması için ödünç dahi verir.

Bulgar muhalif Georgi Markov eşi ve kızıyla birlikte. BBc muhabirliği yapan Markov, 1978 yılında Waterloo Bridge’de otobüs beklerken arkasından yaklaşan bir adam tarafından şemsiye ile bacağına dürtülerek zehirlenmiştir. KGB veya Bulgar gizli servisi tarafından zehirlendiğine inanılmaktadır. Georgi Markov 11 Eylül 1978 günü 49 yaşında hayatını kaybetmiştir.

Bütün bunlar Litvinenko’yu bir hain yapmıştır ve KGB’nin ülkesine ihanet eden casuslar için uyguladığı ceza çok iyi bilinmektedir. 1917 yılındaki Bolşevik ihtilalinden günümüze, Moskova zehir, mermi, pasta içine gizlenmiş bomba ve diğer öldürme yöntemlerini, yurt içinde ve dışındaki düşmanlarını ortadan kaldırmak için kullanmaktadır. Leon Trotsky[2] ve 1978 yılında Waterloo Köprüsünde, dâhice bir yöntemle, risin zehri emdirilmiş bir şemsiye kullanılarak öldürülen Bulgar muhalif Georgi Markov Rusya’nın kurbanları arasındadır. Stalin’in ünlü sözünde ifade ettiği gibi: ‘‘ Adam yok ise problem de yoktur’’.

Olayların bir seyri vardır: açıkça işlenen cinayetlerin yerini şimdi artık, ne kadar araştırılırsa araştırılsın, KGB’nin parmak izlerinin dahi bulunamadığı cinayetler almıştır. Boris Yeltsin, komünizm sonrası 1990’lı yıllarda bu yöntemleri ortadan kaldırmıştır, KGB’nin zehir fabrikaları çalışmalarını durdurmuşlardır ve Rusya’da demokratlar kısa bir süreliğine de olsa yükselişe geçmişlerdir. Şimdi Putin ile birlikte bu yöntemler geri dönmüştür. FSB, Rusya’nın en etkili kurumudur. Güçlü ve yasalara bağlı değildir ve Lenin’inkiler gibi devlet terörü uygulayıcısıdır.

Sovyetler Birliğinin ihtişamlı günlerinde KGB, casusluk dünyasında ‘‘Islak İşler’’ olarak adlandırılan yasa dışı infazları gerçekleştirmek üzere profesyoneller ve gizli yasa dışı adamlar kullanmıştır. Lugovoi ve Kovtun’a verilen görev de tam olarak böyle bir operasyondur: acımasız, ustaca ve görünmez bir şekilde, kadife bir eldiven içindeki demir yumruk gibi, hedefi ortadan kaldırmak. Lenin’in arkadaşı olan Felix Dzerzhinsky tarafından, devrim karşıtlarına karşı kurulan Cheka polis örgütünün en iyi geleneksel yöntemleri kullanarak hedefi ortadan kaldırmak. Dzerzhinsky’nin heykelciği soğuk ve solgun yüzüyle Putin’in ofisinde durmaktadır.

Fakat Putin devrinde yeniden ortaya çıkmalarına karşın casusluk kurumlarında da, başkanlık, Rus Parlamentosu Duma, tıp, bilim ve teknoloji dâhil bütün Rus kurumlarında olduğu gibi bir gerileme yaşanmıştır. Eleştirmenler bütün ihtişam ve güç gösterilerine rağmen ülkenin yavaş yavaş ölmekte olduğunu ifade etmektedirler. Ülkenin modern suikastları da karmakarışık bir hale gelmiştir.

Suikast Planı, Londra’ya gelen Rusları kimsenin görmemesi üzerine inşa edilmiştir. Kurbanlarını zehirledikten sonra arkalarındaki yoğun Londra hayatında hafif bir dalgalanma bırakarak, geriye Moskova’ya kaçacaklardır. Hedefleri hiç şüphesiz çok büyük acılar çekerek ölecektir. Fakat Kremlin’in olaydaki kirli elleri gizlenemez. İngilizler kurbanın ölümünü bir bağırsak veya mide iltihabına bağlayacak ve cinayeti işleyenler gölgeler ardına saklanmış gizli hayatlarına geri döneceklerdir. Bu işin bir de ödülü vardır, Kovtun bir konuşmasında ağzından kaçırır. Katillere Moskova’da birer daire verilecektir.

Her şey tam olarak planlandığı şekilde gitmez. Rusya’nın zehirleme projesi en sonunda başarıldığında milyonlarca poundluk bir soruşturma açılmasına neden olur. Soruşturma esnasında metropolitan polisi tarafından oteller, lokantalar, araba koltukları ve hatta katillerin Soho’da ziyaret ettikleri bir gece kulübündeki bronz bir penis heykelciğinden dahi deliller toplanır. Scotland Yard cinayete kadar olayların her anında neler olduğunu belirlemeyi başarır. Sekiz yıl sonra ayrıntıları halka açıklanan soruşturma, Scotland Yard tarihinde yürütülen en kapsamlı soruşturmadır. Buna rağmen, ABD’de içinde dahi, ölümleri şüphesini koruyan muhalifler gibi diğer kurbanlar ortaya çıkacaktır. Kremlin’in kapılarının hemen yakınında öldürülen muhalefet lideri Boris Nemtsov da yeni ortaya çıkan kurbanlar arasındadır. Moskova’da sınırlarının ötesine tanklar gönderebilen, Avrupa’da bir savaş başlatabilecek ve kendisine komşu bir bölgeyi ilhak edebilecek bir yönetim işbaşındadır. Kullandığı adamlar veya Rus ajanları göklerdeki sivil uçakları da havaya uçurabilirler.

University College Hospital’de yoğun bakım ünitesinde tedavi edilen Alexander Litvinenko. 20 Kasım 2006

Sovyet zamanlarında olduğu gibi Rusya, açık bir şekilde ABD’yi düşman ve uyuşulması imkânsız bir rakip olarak görmeye devam etmektedir. ABD deniz kuvvetlerine ait gemiler ve uçaklar sık sık Rus savaş jetleri tarafından yapılan alçak uçuşlar ile taciz edilmektedirler. Atmosfer eski Soğuk Savaş günlerini andırmaktadır.

Fakat bu sefer, Suriye’ye askeri müdahalesi dâhil olmak üzere, Moskova’nın faaliyetleri tehlikeli bir şekilde öngörülmez durumdadır ve Rusya’nın sağı solu belli değildir. Rusya tarafından yapılanların ortak paydası aşağılamak ve küçük görmektir: insan hayatını hiçe sayan zehirli bir umursamazlıktır. Vladimir Putin’i eleştirenlerin nedense esrarengiz şekillerde ölme alışkanlıkları vardır.

Bu alıntı Luke Harding tarafından kaleme alınan ‘A Very Expensive Poison’’ adlı kitaptan alınmıştır. Copyright © 2017 by Luke Harding. Vintage yayınevinden izin alınmıştır. Bütün hakları saklıdır. Yayıncının yazılı izni olmaksızın bu alıntı basılamaz veya çoğaltılamaz.

Luke Harding’in ‘‘Çok Pahalı Bir Zehir’’ kitabının kapak sayfası

Luke Harding Guardian’da üst düzey uluslararası muhabir olarak görev yapmaktadır. Delhi, Berlin, Moskova’da görev yapan Harding Afganistan, Irak ve Libya savaşlarıyla ilgili yazılar yazmıştır. ‘‘The Snowden Files’’ ve ‘‘Mafia State: How One Reporter Became an Enemy of the Brutal New Russia’’ dâhil altı kitabın yazarıdır. A Very Expensive Poison: The Assassination of Alexander Litvinenko and Putin’s War With the West isimli yeni kitabında çayına gizlice radyoaktif polonyum katılan çayı içtikten sonra hayatını kaybeden eski Rus casusu Alexander Litvinenko’nun hikâyesini anlatmaktadır.

Olayların Akış Sırası

(The Guardian’ın haberinden derlenmiştir)

1 Kasım 2006 tarihinde gazeteci ve Rus muhalif Alexander Litvinenko Londra’da zehirlenir. 22 gün sonra da hayatını kaybeder. Ölüm nedeni? Çok nadir bulunan, öldürücü ve yüksek oranda radyoaktif bir madde olan polonyumdur. Luke Harding kitabında, KGB, CIA, MI6 ve Rus çetelerinin yer aldığı gerçek bir politik suikastın hikâyesini anlatmaktadır. Harding, Litvinenko cinayetinin, Washington’dan Moskova’ya kadar uzanan, Kremlin’i eleştirenlerin öldürülmelerinin ilk izlerini nasıl taşıdığını ve bu olayların Rusya’nın Ukrayna ve Suriye’deki maceraları ile olan bağlantılarını göstermektedir. Böyle yaparak kendisi de bir hedef haline gelen Harding, Vladimir Putin’e kadar uzanan bir rüşvet ve cinayet zincirini ortaya çıkarmıştır. MH17[3] sefer sayılı uçağın düşürülmesi ve Panama Papers üzerine yaptığı araştırmalar ile Harding, Rusya’nın Batı dünyası ile parçalanan ilişkileri üzerine ürkütücü bir ışık tutmaktadır.

Millennium Hoteli, cinayet için hiç de uygun bir yer değildir. Grosvenor Meydanına bakan otel, çok iyi bir şekilde korunan ve dördüncü katta CIA’nin bir ofisi olduğu dedikoduları yapılan Amerikan elçiliğinin bitişiğindedir.

Litvinenko 2000 yılında İngiltere’ye kaçmıştır ve 2003 yılından beri de Rus organize suçları üzerinde, MI6 uzmanı olarak çalışmaktadır. Her ay banka hesabına yatırılan 2.000 pound az gelince, Rusya’da iş yapmak isteyen İngiliz firmalarına danışmanlık yapmaya başlar. Sonunu hazırlayan hatası bu olur, katilleri ona iş fırsatı aracılığı ile yaklaşırlar.

Polis Litvinenko’nun zehirlenme olayını soruştururken. Millennium Hotel. Foto: Alessia Pierdomenico/Reuters

Polonyum-210 çok nadir bulunan radyoaktif bir izotoptur. Çok küçüktür, görülmesi ve tespit edilmesi imkânsızdır. Ural dağlarındaki Sarov kasabasında bulunan bir nükleer reaktörde imal edilmiştir. Fakat Moskova’nın kiralık katillerinin kalitesi çoktan düşmüştür. İlk denemelerinde Litvinenko’yu zehirlemeyi başaramazlar.

İkinci denemede Lugovoi, üç hafta içinde üçüncü kez Londra’ya gelmektedir. Bu sefer yanında bütün ailesi bulunmaktadır. 31 Ekim 2006 tarihinde otelin kamera kayıtlarına göre karısı Svetlena, kızları Tatiana ve Galina ve sekiz yaşındaki oğlu Igor ile gelmiştir. Tatiana bir gün önce erkek arkadaşıyla birlikte Londra’ya gelmiştir. Bu sefer hikâyeleri farklıdır. Aile hep birlikte CSKA Moskova ile Arsenal arasında oynanacak olan Şampiyonlar Ligi futbol maçını izleyeceklerdir. Maç önemlidir, ilk maç Rusya’da oynanmış ve CSKA Moskova maçı 1-0 kazanarak 3 puan almıştır. 1 Kasım 2006 tarihinde oynanan rövanş maçında iki tarafın da çabaları sonucu değiştirmez ve taraflar birer puanı paylaşırlar. Böylesine önemli bir maçı izlemek için gelen çok Rus vardır, bu seferki Londra’ya geliş nedenleri çok daha mantıklıdır ve aile hep birliktedir, hiç dikkat çekmezler. Yanlarında biri daha vardır, eski KGB ajanı Sokolenko, bu adamın İngiliz dedektiflerinin bulgularına göre cinayete bir katkısı yoktur.

Kovtun da bir gün sonra otele gelir, elinde siyah bir çanta taşımaktadır. Lugovoi ve Kovtun kurbanları Litvinenko’yu bir iş görüşmesine davet etmeye karar verirler. Fakat delillere göre hala onu nasıl öldüreceklerini belirlememişlerdir. Zavallı kurban, Lugovoi ile 1990’lı yıllarda Rusya’da tanışmıştır. 2005 yılında da Lugovoi, Litvinenko’yu aramış ve Rusya’da yatırım yapmak isteyen firmalara danışmanlık yapmak üzere birlikte çalışmayı teklif etmiştir. İşin ucunda biraz daha fazla para kazanmak vardır, kurban Litvinenko, oteldeki iş görüşmesine katılmayı kabul eder. MI6 tarafından verilen 2.000 pound maaş ailesini geçindirmeye yetmemektedir.

Lugovoi Millennium Hotel giriş salonunda merdivenlerden çıkarken. Fotoğraf gerçekten ilgi çekicidir. Lugovoi oldukça endişeli görünmektedir. Anormal bir şekilde solgun ve katıdır. Sol eli ceket cebinin içine gizlenmiştir.

Litvinenko, otelin Pine Bar isimli barında Lugovoi ve Kovtun ile buluşur. Masada bardaklar vardır fakat hiç şişe yoktur. Alkol kullanmayan kurban barmenin bir şey isteyip istemediği yönündeki sorusuna hayır diye cevap verir. Sonradan anlattığına göre böylesine pahalı bir otelde kimseye yük olmak istememektedir. Yine paradır söz konusu olan. Fakat masaya gelen içeceklerin faturası sonradan dedektifler tarafından incelendiğinde, hesap toplam 70.60 pounddur. Lugovoi’nin para harcamak ve masraf yapmak gibi bir derdi ve sıkıntısı yoktur.

Katillerine yük olmak istemeyen Litvinenko, masada hala duran soğuk çayı içme teklifini geri çevirmez, barmen yeni bir fincan getirir, kurban kalan çayı fincanına doldurur ve nerdeyse soğumuş şekersiz yeşil çaydan birkaç yudum içer. Polonyum-210[4]birazdan damarlarında dolaşmaya başlayacaktır.

Ağızdan alınan Polonyum-210, önce kırmızı kan hücrelerinde, sonrasında da karaciğer, böbrekler, kemik iliği, gastrointestinal sistem ve testis ile yumurtalıklarda yoğunlaşmaktadır. Semptomları; kusma, kemik iliği yetmezliği ve saç dökülmesidir.

Polonyum-210’u çaydanlığın içine hangisinin koyduğuna dair kesin bir kanıt yoktur. Logovoi’ye göre bu müşterek bir suçtur. Sonradan Kovtun’un odasındaki lavaboda Polonyum-210 maddesinin izleri bulunur. Adam zehrin geri kalanını lavaboya dökmüştür.

Kamera kayıtlarında görülen inanılmaz bir sahne daha vardır. Karısını beklediğini söyleyerek masadan kalkan Lugovoi, sekiz yaşındaki oğlu Igor ile birlikte geri döner. ‘‘Bu Sasha Amca, onunla tokalaş’’ der oğluna. Litvinenko çay fincanını sağ eliyle ağzına götürmüştür. Ve o ana kadar Litvinenko’nun sağ eli kesin olarak radyasyon yaymaya başlamış olmalıdır. Igor iyi bir çocuktur ve kendisine söyleneni yaparak Litvinenko ile tokalaşır. Sonra Litvinenko ve Lugovoi ailesi yanlarında Sokolenko ile birlikte otelden ayrılırlar. Maça yetişeceklerdir. Kovtun çok yorgun olduğunu ve uyuyacağını söyleyerek otelde kalmıştır.

Adli tıp uzmanlarının incelemesine göre Litvinenko’nun çay içtiği fincan santimetre kareye 100.000 bekerel radyasyon yaymaktadır. En büyük radyasyon değerleri çaydanlıkta tespit edilir. Oturdukları masada kaydedilen değer 20.000 bekereldir. Bunun yarısı dahi bir insanı öldürmeye yeterlidir.

Polonyum-210 yayılan bir zehirdir. Bulaşık makinesinde, zeminde, bir kasada, kahve süzgeç sapında, dondurma kaşığında ve kesme tahtası üzerinde izleri bulunur. Rusların oturduğu sandalyeler ve piyano taburesinde dahi büyük alfa değerleri tespit edilir. Bu iki salağı Londra’ya gönderenlerin, risk ve tehlikeleri muhakkak anlatmış olmalarına rağmen, ikilinin önemsemedikleri apaçık ortadadır.

Dmitry Kovtun’un Millennium Oteline Gelişi. Foto: Litvinenko Inquiry/PA Wire

17 gün sonra Litvinenko hastanede yatmaktadır, ölümcül derecede hastadır. Doktorlar teşhis koyamamışlar ve en sonunda talyum zehirlenmesi olduğuna karar vermişlerdir. Durum karmaşıktır, Scotland Yard dedektifleri, iyi İngilizce konuşamayan zehirlenmiş bir Rus, Rusya’dan ziyaretçilerin dâhil olduğu şaşırtıcı bir komplo ve potansiyel suç alanlarının bol olduğu bir olay ile karşı karşıyadırlar.

8.5 yıl sonra, 2015 yılında açıklanan bilgilere göre, cinayeti çözen yine Litvinenko’nun kendisi olmuştur. Yine de kendisini kimin zehirlemiş olabileceği yönündeki soruları; ‘O insanları direkt olarak suçlayamam, çünkü elimde kanıt yok’’ diye cevaplandırır.

Yıllardır Moskova’dan tehditler almakta olan Litvinenko, MI6 tarafından kullanılmasına rağmen, bu örgüt onu koruyamamıştır. Litvinenko kendisini kimin zehirlettiğini çok iyi bilmektedir. 20 Kasım 2006 günü durumu iyice kötüleşir ve yoğun bakım ünitesine alınır. Semptomların talyum zehirlenmesi ile benzerliği yoktur. Kemik iliği problemleri başlamıştır ve bağırsakları hasar görmüş durumdadır, bu semptomlar talyum zehirlenmesine uymaktadır, fakat esas belirtilerden bir tanesi eksiktir; parmakları ve ayaklarında periferal nöropati, ağrı ve uyuşma yoktur.

Litvinenko, ölüm döşeğinde kendisini zehirleyenin Putin olduğunu dünyaya ilan etmek ister ve avukatının yardımıyla açıklamanın içeriğini yazar. Avukatı sonradan, açıklamadaki bütün fikirlerin Litvinenko’ya ait olduğunu ifade etmiştir. 21 Kasım 2006 günü metin kendisine okunur, ‘‘Bunlar tam da söylemek istediğim şeyler’’ der ve imzalar. İmzası karanlık bir girdap içine çekiliyor gibidir.

Lugovoi ve Kovtun Moskova’da Basın Konferansında. 2006. Foto: Alexander Zemlianichenko/AP

Hikâyenin büyük olması ve ses getirmesi için bir de fotoğrafa ihtiyaç vardır. Karısı bu düşünceye karşı çıkar fakat Litvinenko kabul eder. 16 kat aşağıda TV kameraları ve basın kuruluşları toplanmıştır. Litvinenko’nun açıklaması okunur.

Açıklamanın son satırları; ‘‘Bir adamı sessizce ortadan kaldırmayı başarmış olabilirsin, fakat Bay Putin, dünyanın her yerinden protesto uğultuları, hayatının sonuna kadar kulaklarının içinde yankılanacaktır’’ şeklindedir.

22 Kasım 2006 tarihinde doktorlar onun rahatsızlığının talyum zehirlenmesinden kaynaklanmadığını düşündüklerini açıklarlar. Öğleye doğru SO15, dedektifler, tıbbi uzmanlar, Birleşik Krallık atom silahları kurumundan bir bilim adamı, adli tıp uzmanları ve Birleşik Krallık askeri bilimler tesisinden Dr. Nick Gent’in katıldığı üst seviye bir toplantı yapılır. Son idrar testinde yeni bir radyoaktif izotop bulunmuştur: Polonyum-210.

23 Kasım 2006 günü kalbi iki kez durur. 20.15’de kalbi üçüncü kez duran Litvinenko’nun saat 21.21’de hayatını kaybettiği açıklanır.

Çevirenin Notları: Ölüm tehlikesi nedeniyle İngiltere’ye kaçan eski bir Rus ajanı, MI6 tarafından banka hesabına yatırılan 2.000 pound yetmediği için, ilave danışmanlık işi yaparak daha fazla para kazanmak uğruna ve pahalı bir otelin barında kimseye yük olmamak için, çaydanlığın dibinde kalan neredeyse soğumuş ve içine katilleri tarafından Polonyum-210 maddesi koyulmuş yeşil çayı içerek hayatını kaybeder.

Bırakıp kaçtığı Rusya’dan defalarca ölüm tehditleri alan Litvinenko’yu MI6 koruyamamış ve kendisine Rus organize suç örgütleri hakkında bilgi sağlayan maaşlı çalışanının, acemi Rus ajanlar tarafından zehirlenerek öldürülmesine engel olamamıştır.

Rusya’da hainlere verilen cezayı çok iyi bilen Litvinenko’nun 1990’lı yıllardan tanıdığı mesai arkadaşı Lugovoi ile görüşmeyi kabul etmesi ve beraber iş yapmayı düşünmesi kendi sonunu hazırlamasında diğer etkenlerdir. İngiltere’ye varışının altıncı yıl dönümünde o henüz bilmese de damarlarında dolaşmaya başlayan Polonyum-210 nedeniyle Litvinenko ölmeye başlamıştır.

Polonyum-210 alfa radyoaktivite yayan bir maddedir. Aslında zehir olarak kullanılması çok zordur. İnsan derisinden bulaşması zordur ve radyoaktif ışınım da 2-3 santimetre sonrasında etkisini kaybetmektedir. İki adam cinayeti işlediklerini asla kabul etmezler, ama Kovtun Millennium Hotel odasında, lavaboda bulunan Polonyum-210 kalıntılarının nedenini de açıklayamaz.

Çeviren: Ercan Caner Elektrik ve Elektronik Mühendisliğinin yanı sıra, uçak ve helikopter lisanslarına sahiptir. Yüksek lisans derecesini 2012 yılında Gazi Üniversitesi’nden Avrupa Birliği – Türkiye İlişkileri alanında alan Caner, halen Türkiye Hava Sahası Yönetimi alanında Haliç Üniversitesi’nde doktora tez çalışmalarını sürdürmektedir. Bir yazılım firmasında proje yöneticisi ve havacılık projeleri alan uzmanı olarak çalışan Caner, Asliye Ceza Mahkemelerinde ‘‘Havacılık Bilirkişiliği’’ alanında pilot ve bakım uzmanlığı görevini de yürütmektedir. İleri Mühendislik ve Tasarım alanında ‘‘Smart Mentor’’ unvanı da olan Caner, yazı ve çevirilerini academia.edu ve sunsavunma.net sitelerinde paylaşmaktadır. Caner evli ve iki çocuk babasıdır. İngilizce bilen ve Fransızca okuyabilen Caner’in İnsansız Hava Araçları (2014) ve Taarruz Helikopterleri (2015) konulu makaleleri yayımlanmıştır. 40 yılı kapsayan TSK, Birleşmiş Milletler, NATO ve savunma sektör deneyimlerine sahiptir. ercancaner

[1] Federalnaya Sluzhba Bezopasnosti. Sovyet dönemi KGB sonrasında, 1994 yılında kurulan federal güvenlik birimidir. Esas olarak Rusya’nın dâhili güvenlik casusluğa karşı koyma, organize suçlara karşı mücadele, terörle mücadele, sınır güvenliğini sağlama ve uyuşturucu kaçakçılığını önlemekle görevlidir. Karargâhı Moskova’da, KGB’nin eski merkezi olan Lubyanka Meydanındaki binadadır.

[2] Bolşevik siyasetçi, devrimci ve Marksist teorisyendir. Sovyetler Birliğinin ilk yıllarında etkili bir politikacı olan Trotsky, 1927 yılı Ekim ayında ülkesinden sınır dışı edilerek Kazakistan’a gönderilmiştir. İki yıl sonra 1929 yılı Şubat ayında ülkesinden tamamen uzaklaştırılan Trotsky, 21 Ağustos 1940 tarihinde Sovyet ajanlar tarafından Meksika’da öldürülmüştür. 1940 yılında sağlığı iyice bozulan ve Stalin’in hedefinde olduğunu çok iyi bilen Trotsky son bir açıklama yazarak hakkındaki suçlamaları ret eder. Sovyetler Birliği adına çalışan Ramon Mercader buz baltası ile Trotsky’e saldırarak kafatası kemiğini parçalar, hastahaneye kaldırılan Trotsky kurtarılamayarak 60 yaşında hayatını kaybeder. 2001 yılında Sovyet Hükümeti Trotsky’nin itibarını iade eder. Leon Trotsky, Rusya Hükümeti tarafından, Komünist Devrimin en parlak entelektüeli, yorulmak bilmeden çalışanı, halkı peşinden sürükleyen konuşmacısı ve kararlı yöneticisi olarak tanımlanır.

[3] Hollanda başkanlığındaki uluslararası bir tim tarafından yürütülen soruşturma sonucunda Malezya havayollarına ait 17 Temmuz 2014 tarihinde bir füze ile vurularak düşürülen MH17 sefer sayılı uçağın Rus yapımı bir Buk füzesi ile vurulduğu belirlenmiştir. Ukrayna’da isyancıların kontrolündeki bölgeden yapılan ateşleme sonrasında füze fırlatma rampası Rusya’ya geri götürülmüştür. Uçakta bulunan 298 kişinin tamamı hayatlarını kaybetmiştir.

[4] Atom numarası 84, atom ağırlığı 210 olan ilk radyoaktif kimyasal bir elementtir. 1898 yılında Fizikçi Marie Curie ve Pierre Curie tarafından bulunmuş ve ülkelerinin adına uygun olarak adlandırılmıştır. Uranyumdan 400 kat daha radyoaktif ve en tehlikeli radyasyon türü olan alfa radyoaktivite yaymaktadır. Polonyum-210 oldukça zehirli olmasına rağmen insan vücudunda çok az miktarda bulunmaktadır. Sigara içenler ciğerlerinde Polonyum-210 depolamaktadır ve radyoaktif madde özellikle deniz ürünlerinde de bulunmaktadır. Doğal halde oda sıcaklığında iken gümüş renkli katı bir maddedir, yarılama ömrü 138 gündür. Bir ton uranyum çekirdeği içinde sadece 0.0001 gram polonyum bulunmaktadır. Hidrojen siyanürün çok zehirli olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Polonyum-210 ile karşılaştırıldığında, miligram seviyesinde polonyum hidrojen siyanürden 250 milyar daha fazla zehirlidir. Zehir bilimcileri 1 gram Polonyum-210’nun 50 milyon insanı öldürebileceğini, diğer bir 50 milyon insanı da hastalandıracağını tahmin etmektedirler.

Putin’in Katilleri Londra’da yazısı ilk önce üzerinde ortaya çıktı.

‘‘Çok Pahalı Bir Zehir –Alexander Litvinenko’nun Öldürülmesi ve Putin’in Batı ile Savaşı’’ - military askeri helikopter rus

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir