’’FETÖ’ye üye olmamakla birlikte (!) örgüt adına suç işlemek’’, ’’Cumhurbaşkanına suikast ve fiilî saldırı’’ ve ’’Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı isyan’’ gerekçesi ile Sözcü Gazetesinin yazarlarından ikisini tutukladılar.
Sanırım şimdiye dek 159 medya çalışanı ve gazeteci hapishanelere tıkıldılar ve yurt dışında kaçak 123 gazetecinin bulunduğu tespit edildi.
(2015’e göre iki puan daha kaybederek, 180 ülke arasında 155’inci sıraya gerilemişiz.)
Son 12 yılda 56 basamak düşüş kaydeden Türkiye, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da “gazetecilik yapmanın zor olduğu ülkeler” kategorisinde yer almış.
***
Geçtiğimiz Mart ayında muhtarlar toplantısında konuşan Erdoğan tutuklu gazeteciler için,
“Hepsi hırsız, çocuk istismarcısı, terörist” diyerek insanın tüylerini diken, diken eden ağır ithamlarda bulunmuştu.
Listeleri incelediğimde birkaç gazeteciden başkasını tanımadığımı fark ettim.
Erdoğan’ın dediği gibi içlerinde terörle ilişkisi olanlar olabilir.
Çocuk istismarcısı, hırsızların olması sözlerine gelince şaşırdım ve aklıma Ensar Vakfı ve Giresun’un Alucra ilçesindeki bir hafızlık kursunda 13 çocuğa cinsel istismar, tecavüz olayları gibi niceleri geldi.
Vay canına!
Demek gazeteciler arasında da varmış!…
Eğer doğruysa hepsinin Allah Belasını versin.
Tamam diyelim ki cezaevlerinde böyle sapık gazetecilerde varmış peki ya diğerleri!
Mesela dün tutuklanan Sözcü Gazetesinden Mediha Olgun ve Gökmen Ulu neden tutuklandılar?
15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ/PDY terör örgütü mensuplarınca gerçekleştirilen darbe girişimi ile bağlantılı olarak, saat 16.00 sıralarında gazetenin Cumhurbaşkanının kaldığı yeri ani olarak haber yaptıkları içinmiş.
Ve darbecilerle birlikte ve darbe girişimini kolaylaştırmaya yönelik lojistik destek sağlamışlar böylece…
Yahu minareyi çalan kılıfını hazırlamaz mı?
Nasıl bir iddia bu?
Sözcü Gazetesinin sahibi Burak Akbay’ ise yurt dışında FETÖ/PDY ile irtibatlı olduğu için yükselişe geçmiş.
Yine iddia bu…
Hayret! Yıllardır Sözcü Gazetesi okurum bu FETÖ denen canavarla hep mücadele edildiğini görürüm.
Yazarları mahkemelik olurlar…
İnsanın aklına Ergenekon davaları geliyor ister istemez.
Erdoğan aldatıldığını söylerken paralel devletin kumpas yaptığını ve yüzlerce subayın, aydının bundan ötürü zindanlara kapatıldıklarını söylemişti.
Merak ediyorum acaba Sözcü Gazetesine de kumpas mı kuruldu?
Sözcü Atatürkçü bir gazetedir.
Eeee, bu sefer kim hazırladı bu kumpası acaba?
Sözcünün Ankara temsilcisi Saygı Öztürk’ün “Brezilya örgüt sorumlusu-imamı olan Hamidullah Öztürk’ün amcasının oğlu olduğunu” söylediler oysa Öztürk amcasının olmadığını ve böyle bir yakını da olamayacağını söyledi…
***
Sözcü’nün cumhurbaşkanının tatil yerini başlık atmasına gelince sadece bir haber neden olmasın?
Malum yıllardır gelip geçen cumhurbaşkanlarının nerede olduğu yazılır hep.
Ha, Darbe yapılacağı günde yayınlanması kişilerin örgütle ilişkili olduğunu mu akıllara gelmeli?
Tesadüf olamaz mı?
Çünkü darbe yapacak hainler bunca yıl kendilerini ordunun içinde gizleyerek en üst makamlara getirtmişler ama cumhurbaşkanının nerede olacağını bilemeyecekler ve gazete başlığından öğrenecekler.
Bu bana komik geliyor.
Cumhurbaşkanına suikast yapacak olsalardı zaten onun en yakınına kadar girmemişlermiydi?
O güne kadar bu ülkenin istihbaratı ne halt etmiş acaba?
Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar nasıl okadar kolay teslim alındı?
Ve en önemlisi MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın saat 18 de genelkurmay başkanının yanında olduğunu bir saat baş başa oturduklarını biliyoruz.
Hulusi Akar, darbe girişiminden hemen sonra tanık olarak verdiği ifadede, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Karargâh’a gelmesi olayına hiç neden değinmedi?
Akar, istihbaratın alınmasından birliklerin kışla dışına çıkışını engelleyebilirdi.
Nitekim Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Ümit Dündar, TBMM komisyonundaki ifadesinde, “darbe ihbarı alınsaydı, Genelkurmay Başkanı’nın başka emirler de vererek, girişimi en başından engelleyebileceğini” söylemişti.
Sonra darbe ihbarını alan Fidan ve Akar neden cumhurbaşkanını uyarmadılar?
Başbakan neden aramadılar?
Şimdilerde mükâfatlandırılmışlar gibi hep Erdoğan’ın yanındalar.
Velhasıl bunlar çok yazıldı.
Kimi bu darbe kalkışmasına tiyatro dedi, kimisi haberli darbe dedi.
İnsanın aklına bu işi bastırır, Fetullahçıları da bu vesileyle suçüstü yakalarız” diye mi hesap etikleri de gelmiyor değil.
Ama zayıf ihtimal…
Her halükârda başbakan ve cumhurbaşkanının haberleri olmalıydı.
Ne var ki TBMM Araştırma Komisyonu kuruldu ama 15 Temmuz 2016 günü saat 14.30 ile darbe girişiminin başladığı 22.00 civarına kadar neler oldu, neler yaşandı ve ihbara rağmen darbe girişimi neden önlenemedi, hâlâ bilemiyoruz.
Neden başbakana ve cumhurbaşkanına haber verilmedi onu da bilemiyoruz.
Çünkü ne genelkurmay başkanı ne de MİT müsteşarı TBMM sindeki araştırma komisyonuna gitmediler.
Şimdi o FETÖ cü bu FETÖcü diyerek Atatürkçüler tutuklanıyorlar.
Yazık oluyor ülkeye…
Tünay Süer
27 Mayıs 2017