ABD Başkanı D.Trump, NATO’nun Rusya’ya yönelik caydırıcılığını doğu kanadında pekiştirmek:
Rusya ile bir çatışmada Avrupa’yı ön cephe hattına dönüştürmek üzere;
NATO’ya yapılan katkı fonunun bir milyar dolar ilave ile 4.8 milyara çıkarılması için Kongre’ye başvurdu.
*
Trump, birkaç gün önce de Suudi Arabistan ziyaretinde;
İsrail’in çıkarlarına hizmet eden Sünni Arap ülkelerinin tutum ve politikalarında ortaklık sağlamak:
Ortadoğu’daki güç merkezini Suudi Arabistan ve İran arasında dağıtmak:
Sünni Arap ülkeleri ordusunun gerektiğinde doğrudan doğruya Şii İran ordusuyla karşı karşıya kalması öngörüsüyle;
Yemen Savaşı başlangıcında kurulan İsrail’in kumandasında ve Arap Ligi himayesinde NATO uzantısı ortak bir Arap Savunma Ordusunu,
Terörle mücadeleye yönelik Suudi Arabistan merkezli ve Sünni Müslüman ülkeler arasında savunma paktı benzeri bir koalisyonu ilan etmişti.
*
İslamcı Cihad terörizmi ile mücadelede NATO’nun resmen ABD liderliğindeki koalisyona katılmasını da sağlamış görünüyor...
*
Bu gelişmeler, ABD’nin artık orada-buradaki savaşlarında vekil güç olarak ne idiğü belirsiz çeteleri, haydutları kullanmayacağı,
Yerine uluslararası hukuka bağlı NATO ülkelerini ya da NATO şemsiyesi altına alacağı ülkelerden yararlanacağı anlamına geliyor.
Bugün bu perspektifte Brüksel’de NATO Zirvesi başlamış bulunuyor...
*
Ancak Uzak Doğu’da Kuzey Kore, dünyaya meydan okumaya devam ediyor…
Ocak’tan beri 11. balistik füze testi olarak, Pazar günü ülkenin orta kesimindeki Pukchang’dan fırlattığı, 500 km.lik seyri izlendikten sonra Japon Denizine düşen,
Orta menzilli bir balistik füze; yeniden bütün dünyayı yangına vermiş bulunuyor.
Uluslararası toplum Kore yarımadasındaki duruma bir çözüm arıyor…
*
Japonya’nın çözümü J-Alert dedikleri anlık olarak tüm ülke sakinlerine acil durum bilgileri ileten, “Ulusal Anında Uyarı Sistemini” harekete geçirmektir.
Felaket durumunda hızlı tahliye ve diğer eylemleri kolaylaştırmak için,Merkezi hükümetten, belediyelere hızlı uyarılar sağlamaktan öteye gitmiyor.
ABD’de, Japonların Kuzey Kore ve Çin nükleer tesisleri hakkından gözlem yapmaları için Tokyo’da bir Hava Üssü’ne “Global Hawk” gözlem uçağı konuşlandırmıştır…
*
Güney Kore ise iki ayda bir daima öğleden sonra çalan sirenlerle kıyamet provası yapıyor.
Bütün trafik duruyor, sivil savunma ekipleri yerlerini alıyor ve sarı kol bantı takan gönüllüler yayaları yüzlerce sığınaktan birine yönlendiriyor…
38.paraleldeki sınır; gözetleme kuleleriyle ve ağır beton bariyerlerle çevrilidir.
Savaş patlak verirse, patlayıcı yüklü bariyerler düşürülecek ve düşman yolu kesilecektir.
Deniz kıyıları tuzaklar ve dikenli teller ile donatılmıştır.
*
Bütün bunlar savunmacı bir nitelik gösteriyor ama Güney Kore ordusunun yeni bir Kore Savaşı için stratejisi de bellidir.
Kuzey Kore saldırıya geçmeden önce Güney, rakibinin füze fırlatma istasyonlarını Cruise füzeleriyle ortadan kaldırmaya çalışırken, hava savunması da roketleri vuracaktır.
O sırada Kuzeyin piyadeleri yürüyüşe başlamadan, Güney’in özel kuvvetleri başkent Pyongyang’a girecek ve diktatör Kim Jong Un tasfiye edilecektir…
*
Ancak, 6 Nisan’da Florida’da, ABD Başkanı D.Trump ve Çin Cumhurbaşkanı Xi Jimping görüşmesinde;
ABD’nin ana karasını tehdit eden kıtalararası balistik füze (inter continental ballistic missile-ICBM) teknolojisi ile silahlanmış nükleer Kuzey Kore’nin;
Hem Washington için ulusal bir güvenlik meselesi olduğu,
Hem de kararlı bir nükleer komşunun ortaya çıkışıyla Kore Yarımadası’nı sürekli olarak destekleyen Çin’e de tehdit oluşturduğu,
Bu yüzden K.Kore’nin son aşamasında olduğu ICBM teknolojisine ya da yeraltı nükleer denemesinin önüne geçmek konusunda bir uzlaşma sağlanmış bulunuyor.
*
Trump ve Xi, güvenlik çıkarlarını bir koalisyon oluşturacak şekilde değiştirecek ve Kuzey Kore’nin nükleer silah geliştirme programını önlemek için birlikte çalışacaktır.
Ortaya çıkan Çin-ABD koalisyonu amaca özel ve belli bir sonucu almaya yönelik bir taktiktir.
D.Trump,” “Çin Kuzey Kore’nin ekonomik can suyudur. Kolay olmayacağını bilsek de Kuzey Kore sorununu çözmek isterlerse çözeceklerdir” diyor.
Bu düşünceyle Çin’e, Kuzey Kore’ye karşı harekete geçmesi için neredeyse baskı yapıyor.
Konuğu Xi’ den Kuzey Kore’ye gitmesini ve sorunu yerinde çözmesini istiyor,
Xi ise diyalog ve müzakere ile çözümden yanadır.
*
Bununla birlikte Kuzey Kore, işte geçen Pazar günü nükleer savaş başlığını da sağlayabileceği iddiasıyla bir orta menzilli balistik füze denemesini başarıyla test etmiştir.
*
Şimdi bu noktada, Çin’in bin yıllar boyunca Kore Yarımadası’yla olan derin tarihsel ve kültürel bağları ve son altı yıldır Pekin’in Kuzey Kore politikasına işaret ediliyor.
Çin, 1950’lerden beri Kuzey Kore’ye sürekli ekonomik ve jeopolitik destek vermektedir.
Kim hanedanının hayatta kalmasına göz kulak oluyor.
Kuzey Kore üzerinde önemli bir ekonomik güce sahiptir.
Kuşkusuz Kuzey Kore, enerji ve gıda kaynakları için Pekin’e bağımlıdır.
Ticaretinin de yaklaşık yüzde 80’ini Çin’le yürütüyor.
Başkan D.Trump gibi bir çok kişi bunu dikkate alarak, Çin’in ticari bağları kesmek suretiyle Kuzey Kore’nin hareketlerini değiştirebileceğini iddia ediyor…
*
Ya da bir çok kişi,Çin’in ideolojik, siyasi, ekonomik bir ortak olarak Kore halkına, Kore Savaşı sırasında Kuzey’e verdiği desteğin Kim rejimi üzerinde etkin olacağını düşünüyor.
Kimi de Çin’in, Pyongyang üzerinden bir sonraki süper güç olma yolunda daha önce hiç olmadığı kadar güçleneceğini söylüyor.
Doğrusu Pekin’in Kore Yarımadası’nda hem statükoyu hem de dengeyi korumada avantajlarının yüksek olduğu anlaşılıyor.
*
Ancak Çin’in, Kuzey Kore’nin davranışını değiştirmek için hangi somut adımları atabileceğin ilişkin bir veride bulunmuyor.
Bir kere Çin’in Kuzey Kore’nin davranışını zorla değiştirmek için tedbirler alması stratejik çıkarlarına ters düşüyor.
Çin’in ağır eli Kim rejiminin yıkılmasına katkıda bulunabilir ancak rejimin yıkılmasıyla birlikte Çin’e ve Güney Kore’ye bir mülteci selinin olabileceği düşüncesi dahi kabus oluyor.
Üstelik bu senaryo, Güney Kore’nin Kuzey topraklarını kontrol altına almasına,
Kuzey Kore’nin Çin için bir tampon devlet rolüne son verebilir.
Bu gelişme Pekin için stratejik bir felakettir, çünkü bu durumda tüm yarımada Güney vasıtasıyla Washington’un etkisi altına girecektir…
Bir diğer sorun Çin’in Kuzey Kore üzerindeki baskı hamlelerinin, Pyongyang hükümetinde istikrarsızlık yaratması halidir.
Bu sırada Kuzey’in nükleer cephaneliğinin bir bölümünün yanlış ellere geçme olasılığı ve silahların, Çin’deki Uygur İslamcı militan grupların eline geçmesi Pekin için ulusal güvenlik riski oluşturuyor.
*
O yüzden ABD-Çin ortaklığında, Çin’in nükleer saldırı kapasitesine sahip Kuzey Kore’nin davranışını ve barışa kavuşma ihtimalini artıracak bir seçeneği bulunuyor:
Kuzey Kore’nin güvenlik garantörü olmak…
*
Şu dakikada en iyi husus; Trump ile birlikte ABD’nin savaş alanlarında vekil güç olarak iti-köpeği kullanmaktan vazgeçmesine,
Neredeyse küresel bir koalisyon halinde itin-köpeğin verdiği zararlara son verme,
Ardından savaşlara uluslararası hukuku konu ederek Barış’a dönüleceğine ilişkin verdiği işarettir.
Kervan yolda düzelecektir…
26.5.2017