CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında AKP’nin 3. Olağanüstü Büyük Kongresine ilişkin “ Cumhurbaşkanı Seçim Kanunu’nun 4’üncü maddesine göre Cumhurbaşkanının partisiyle bağının kesilmesi gerekir.”
Anayasadaki bağlayıcılık ortadan kalktı ama Cumhurbaşkanı seçim kanunundan kalkmadı. Dün AKP kongresinde yürürlükte olan bir kanunun hükümlerine açık bir şekilde aykırılık yapılmıştır.
Özel, ayrıca AKP MKYK listesinde olan Binali Yıldırım’ın partisinin grup toplantısında konuşabilmesi için bu görevinden istifa etmesi gerektiğini de yasaları açıklayarak anlattı.
Ve şöyle dedi:
MKYK‘ da duracaksa ve genel başkan vekili olacaksa buraya başka bir grup başkanı seçmeniz lazım. Eğer bunu yapmazsanız Anayasa, iç tüzük kendi yönetmeliğinize aykırılık yaparsınız.
Anayasada bir değişiklik yapıp, onu şaibeli ve mühürsüz yüzde 51 ile hayata geçireceksiniz, apar topar diğer kanunlarda bu kadar açık aykırılıklar varken gelip bunları ‘ben cumhurbaşkanı oldum, başbakanı muavin koltuğuna koydum’ bunu yapamazsınız. Burada gördüğümüz iş kanun tanımazlık, hukuk tanımazlıktır.”
“O zaman hiçbir kanunda uyum çalışması yapmayın. CHP olarak bu konuda itirazlarımız olacak.”dedi.
Şaka gibi…
Düşündüm, itiraz olsa ne olacak, edilmese ne olacak?
Meclisteki çoğunluğu ile 15 yıldır her istediklerini yapmadılar mı?
Türkiye’de itirazları kabul edecek bir merci bıraktılar mı?
Birisi çıkmış,”kanun benim, anayasa baba yasa anlamam”. Anayasaya uyulmuyorsa anayasa bana uyacak demiş…
15 senedir iktidarda olan AKP, sihirli bir değnekle hop diye bu yıllara gelmedi değil mi?
Sabırla, akılla, yolunda adım, adım yürüdü.
Ve Erdoğan tek partili dönemde kesintisiz olarak 12 yılı aşkın süreyle başbakanlık yapan İnönü’den sonra çok partili siyasi hayatta, 11 yıl 17 günlük sürede 3 defa hükümet kuran tek isim olmuştur.
Peki, bunca yıl muhalefet partileri ne yapabilmiş?
Neden bir muhalefet partisi iktidar olamamış?
Demekki yeterli olamamışlar.
Gerçeklerden kaçmamalı, korkmamalıyız.
***
3 Kasım 2002’de yapılan Genel Seçimlerde AKP’nin halka vaatlerini hatırlayalım.
Aslında kökü dünyanın en önemli propaganda uzmanlarından biri olan Göbelsin ünlü sloganına dayanan , “Her şey Almanya için” sloganını “Her şey Türkiye için” diye değiştirerek işe başladılar.
“Yakın ışıkları, Yolsuzluklar bitsin”, “Yakın ışıkları, Herkesin işi olsun”, “Yakın Işıkları, Yasaklar kalksın”, en sonda da “Yakın ışıkları, Türkiye Aydınlansın” sözleri ile halka tabir caizse damardan girdiler.
Gömlek değiştirdik dediler…
Halk inandı bu sözlere.
Aradan geçen yıllar zarfında değişen gömleği gördük…
Günümüze baktığımızda dediklerinin tam tersinin olduğunu görüyor, yaşıyoruz.
Demokrasi, İnsan hakları, ifade ve basın özgürlüğü, yargı bağımsızlığı, kuvvetler ayrılığının kalmadığı, yanlış politikalar yüzünden dışta ve içte tehlikeli karanlık günler yaşayan bir Türkiye’ye dönüştük.
İşin acı tarafı kendimiz ettik kendimiz bulduk…
Ha… Bu böyle devam edecek mi diye düşünürsek bu da bizlerin elindedir.
Yeterki isteyelim…
Tünay Süer
23 Mayıs 2017
Bir yanıt yazın