Alın size bir garip durum daha!
Ama önce babası ile ilgili son versiyon Tayyip’i övme kitabında yazılanlara bir göz atalım:
1918’lerde daha on beş yaşındayken Rize’den ayrılıp, Zonguldak’taki akrabalarının yanına yerleşmiş. Burada çalışarak geçirdiği dört yılın ardından da İstanbul’a göçmüş.
Şimdi alalım elimize kâğıdı kalemi ve başlayalım hesap yapmaya:
Ahmet Efendi, 1918’lerde daha on beş yaşındayken Rize’den ayrılmış.
Sonra?
Dört yıl Zonguldak da çalışmış.
Olmuş on dokuz yaşında!
Sonra?
Aynı yıl, Havuli ile evlenmiş!
Güzel… Güzel de yine aynı yıl Deniz yollarına girmiş ve 1965 yılına kadar kesintisiz kaptan olarak görev yapmış.
Ben değil; Tayyip’in anlatımları ile AKP İstanbul Milletvekili ve Tayyip’in basın danışmanı Hüseyin Besli böyle diyor:
O halde soralım?
Tayyip’in babası kaç yılında asker oldu?
Askerliğini nerede yaptı?
Rütbesi ve görevi neydi?
Kaç sene askerlik yaptı?
Hiç.
Zira; Tayyip’i parlatma kitabındaki anlatımlardan ortaya çıkan çok net bir sonuç; Tayyip’in babasının askerlik yapmadığı şeklindeydi.
Öyle ya; Her memleket evladı askerlik yaparken, Tayyip’in babası neden askerlik yapmamıştı.
Sahi neden?
1919-1924 arası vatan evlatları memleketi düşmanlardan kurtarma uğruna kollarını bacaklarını, kısacası bütün uzuvlarını, canlarını feda ederken Tayyip’in babası ne yapıyordu?
Zonguldak’ta, gününü gün ediyordu.
Ben değil, bizzat Tayyip ve Tayyip’i parlatma kitabı söylüyor.
İnanmayan, devlet ve millet kesesinden yazılan “R. Tayyip Erdoğan, Bir Liderin Doğuşu” adlı kitaba baksın.
Evet, Tayyip’in babası askerlik yapmamıştı.
Dolayısıyla; hemen, neden yapmamıştı?
Sorusu akla geliyor.
Ancak bu sorunun yanıtı da oldukça basit.
Çünkü o günlerde azınlıklar, vatani görevini yapmak istemediklerinde askere alınmıyorlardı.
Bence; Tayyip’in babası o sebeple askere gitmemişti.
Şimdi zurnanın zırt dediği yere gelelim. Kitapta yazıldığı gibi Tayyip’in babası gerçekten o günlerde Zonguldak’a çalışmaya mı gitmişti, yoksa Pontus çetecilerine katılmaya mı?
Bilemem ki (!)
Onu Tayyip için “İne dikomas pedi”, “Bizim Çocuk” diyen Rumlara sormalı.
Yada Fener Rum papazlarının “Onu bize tanrı gönderdi” sözlerine bakmalı.
Veya; üç saat Rumca konuştuğu Yunan başbakanının “İlk defa Atilla olmayan bir Türkiye Başbakanı ile karşılaştım” sözlerine bakmalı.
Şimdi; Teyyup’un torunu, Ahmet’in oğlu,
Bu ülkenin Atatürkçü-vatansever insanlarını, Yunan’ı Kardak kayalıklarında denize döken ve PKK karşısında üstün hizmet veren kahraman askerlerini başta Silivri olmak üzere zindanlara tıkarak görevinin gereğini yapan Tayyip,
Senden bu millet yanıt bekliyor.
Oğlunu anladık da, kaptan olduğu yalanını da söylediğin baban neden askerlik yapmadı?
Ergün Poyraz
Bir yanıt yazın