NECDET BULUZ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beyaz Saray’da Başkan Trump ile görüşüp “Bölgemizde hiçbir terör örgütüne yer yok. “YPG-PYD terör örgütünün hangi ülke tarafından olursa olsun muhatap olarak alınması, bu konuda küresel düzeyde varılan mutabakata kesinlikle uygun değildir” diyordu.
Diyordu ama, Amerika’nın sanki ortada hiçbir şey yokmuş ve biz PYD’den rahatsızlık duymuyormuşuz gibi bir hareket içine girmiş olmasını da doğrusunu söylemek gerekirse içimize sindiremedik.
Nedeni şu:
Bu görüşme yapılırken Trump’un özel temsilcisi Brett McGurk ve beraberindeki heyet sözde Kobani kantonunda PKK’lı teröristlerle birlikteydi. Bu da yetmezmiş gibi teröristlerin arasında olduğu fotoğraflar da servis edildi. Brett McGurk ve heyeti ile Türkiye’nin başına 4 milyon lira ödül koyduğu ve kırmızı bülten ile arandığı PKK’lı (Şahin Cilo) kod adlı Ferhad Şahin’in oturması ve çemberdeki PKK’lıların poz vermeleri fotoğrafın rahatsızlığını ortaya koyması bakımından önemsenmelidir.
Bunun anlamı şudur:
TSK’dan rahatsız olan ve korkan PYD/YPG unsurları ile onların arasındaki PKK kalıntıları “Bir gece ansızın gelebiliriz” açıklamaları karşısında Amerika’dan yardım istediler. Amerika’da özle temsilcileri bu çapulcuların arasına göndererek “Yanınızdayız, korkmayın” mesajı vermek istediler.
Konu bu kadarla da sınırlı değil:
ABD Başkanı “PKK ile mücadelede yanınızdayız” diyor. Bu sözleri söylediği saatlerde Özel Temsilcisi ve heyeti PKK’lılarla Suriye’de bir araya geliyor, strateji belirliyor.
Şimdi bunların hangi sözlerine inanacağız?
Obama PYD’yi kara gücü ilan etmiş, görevi bitinceye kadar da her türlü desteği sağlamıştı. Trump, vites yükseltip, hem de Erdoğan ile görüşenin arifesinde PYD’ye ağır silahlar verilmesi kararnamesini imzalamıştı.
Stratejik ittifak içinde olduğumuz dost ve müttefikimiz Amerika’nın Suriye’de “Koridor Projesi”nde ısrarlı olduğu ve bu konuda geri adım atmayacağı da bu görüşme sonrası ortaya konulan gelişmelerle bir kez daha görülmüş oldu.
Yazımızın başlığını “İnanılması güç ama…”şeklinde bunun için attık.
Bu kadar dostluğumuza, bu kadar işbirliği içinde olmamıza, karşılıklı çıkarlarımızın var olduğu Amerika’nın Türkiye’yi bir kenara bırakarak bir terör örgütünü tercih etmesi karşısında başka ne söylenebilir ki?
PYD konusu bizim için öylesine önemli ki, daha sırada olan diğer konuları bile ön plana çıkarmakta sıkıntı yaşıyoruz.
Unutulmaması gereken konuyu da anımsayalım:
Trump’un dış politikasını şu anda emekli askerler yönlendiriyor. Bunların çoğu da Türkiye’nin güçlenmesini istemeyen takımdan.
El Bap Operasyonundaki TSK’nın başarısı kıskanılıyor. Aynı zamanda bu başarı Amerika’nın kantonları tamamlayıp koridoru birleştirmesinin de önünü kesti. Kantonları dağıtması da gündemdeydi ama bunun önü kesildi. Amerika işte bunu hala hazmedemedi. Bir de Kuzey Irak ve Suriye’deki PYD’lilerin aniden uçaklarımızla vurulması da karın ağrılarını artırınca iş bu şekilde inada binmiş oldu.
Bir üst düzey Amerikalı yetkilinin “Türkiye’nin desteğindeki Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) daha önce de IŞİD ile mücadele edilecek dendi ama, IŞİD ile mücadele yerine Suriye’de başka işlerle uğraştılar. Bu nedenle biz ÖSO’ya tam güven içinde değiliz. PYD/ YPG unsurları doğrudan IŞİD ile mücadele ediyor ve bunu takdir ediyoruz. Bu nedenle bizim kara gücümüz PYD/YPG unsurlarıdır” açıklaması ile PYD’den vaz geçmeyeceklerini bir kez daha yinelemiş oldu.
Demek ki ilişkilerde bazı noktalarda kırılmalar olmuş gibi görünüyor. Bunları da bundan sonra dikkate almak gerektiğini düşünüyoruz.
Özetle, bundan önce olduğu gibi bundan sonra da bizim en büyük baş ağrımız terör örgütü PYD ve onun silahlı gücü YPG olacaktır. Çünkü bu terörist gruplar hem PKK ile iç içeler, hem de Amerika’dan elde edilen ağır silahları PKK ile paylaşıyorlar. Böyle bir anlayış içinde terörle mücadele başarı elde edilebilir mi? Bunlar bizimle alay mı ediyor?
İnanılması güç ama…
[email protected]
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın