Merakla beklenen Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump arasındaki görüşme hafta başında gerçekleşmiştir. Görüşme sonrasında ABD’nin Türkiye’nin önemle üzerinde durduğu iki önemli isteği Trump tarafından karşılanmamış, özellikle Türkiye’nin terör örgütü olarak tanımladığı YPG’ye ağır silah verilmemesi konusundaki talebi dikkate alınmamıştır. Bu durum acaba yeni bir Sykes Picot mu gündeme geliyor sorusunu akla getirmektedir.
Sykes-Picot, 29 Nisan 1916 tarihinde Kut’ül Ammare Kuşatması sonrasında İngiliz kuvvetlerinin Osmanlı Devleti’nin 6’ncı Ordusu karşısında yenilmesinden 17 gün sonra, 16 Mayıs 1916 tarihinde İngiltere ve Fransa arasında yapılan ve aynı yılın Ekim ayında Rusya tarafından onaylanan, Osmanlı Devleti’nin Orta Doğu’daki topraklarının paylaşılmasını öngören gizli anlaşmadır. Gerçekleşmemiştir ama 10 Ağustos 1920 Sevr (Sevres) Anlaşması’nın temelini oluşturmuştur. Çünkü Sevr’de büyük Kürdistan vardır. Aşağıdaki ilk harita Skyes Picot, ikincisi ise Sevr paylaşımını göstermektedir.
Sevr Anlaşması’nda Kürt bölgesi 62-64’ncü maddelerde yer almıştır. İngiliz, Fransız ve İtalyanlardan oluşan bir komisyon Fırat’ın doğusundaki Kürt vilayetlerinde bir yerel yönetim düzeni kuracak, bir yıl sonra Kürtler dilerlerse Milletler Cemiyeti’ne bağımsızlık için başvurabilecekti.
Anlaşmaya göre; Rusya’ya Trabzon, Erzurum, Van ve Bitlis ile Güneydoğu Anadolu’nun bir kısmı, Fransa’ya Doğu Akdeniz bölgesi, Adana, Antep, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Musul ile Suriye kıyıları, İngiltere’ye Hayfa ve Akra limanları ile Bağdat, Basra ve Güney Mezopotamya verilecekti.
Fransa ile İngiltere’ye bırakılan topraklarda Arap devletleri konfederasyonu veya Fransız ve İngiliz denetiminde tek bir Arap devleti kurulacaktı. İskenderun serbest liman olacak, Filistin’de kutsal yerleşim yeri olduğundan bir uluslararası yönetim kurulacaktı. 1917 Devriminden sonra Rusya paylaşımdan vazgeçmiş, Lev Trocki gizli olan bu anlaşmanın bir kopyasını 24 Kasım 1917‘de İzvestiya gazetesinde yayınlamıştı.
ABD Başkanı Trump ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında yapılan görüşme sonucunda Sykes-Picot’daki haritaları gönüllerinden geçirenlerin acaba hayalleri suya düşmüş müdür? Bunu zaman gösterecektir.
Görüşmede taraflar birbirlerine görüşlerini doğrudan aktarma fırsatını yakaladılar ama görüşlerinden de geri adım atmadılar. Başkan Trump Cumhurbaşkanımızı kapıda karşılamıştır ama rahmetli Cumhurbaşkanımız Celal Bayar bu ülkeyi ziyaret ettiğinde, çok farklı bir karşılama yapmıştır ABD. Merak edenler için ilgili link: .
ABD tarafı, Türkiye’nin ısrarına rağmen FETÖ elebaşının Türkiye’ye iadesi ve YPG terör örgütüne ağır silahlar verilmemesini kabul etmemiştir. ABD’nin NATO müttefiki olan Türkiye’nin ısrarına rağmen YPG’ye ağır silahlar vermekte ısrar etmesi kabul edilemez. Başbakan Yıldırım “Amerika ile savaşacak halimiz yok” derken, dost ve müttefikimiz ABD, Türkiye’nin terörist ilan ettiği YPG’yi terör örgütü olarak tanımlamamıştır.
Belki bu tanımlamamada çeviri hatası da rol oynamış olabilir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD’nin DSG ve Kürt güçlerle arasına mesafe koymasını şöyle vurgulamıştır: “Biz yeni ABD yönetiminin bu umutları boşa çıkarmayacağını inanıyoruz. Bilhassa Suriye rejiminin son kimyasal saldırısı sonrası takınılan kararlı tutumu oldukça yerinde buluyoruz. Terör örgütleriyle ilkeli ve kararlı mücadele konusunda geçmişte yaşanan hataları telafi edecek adımların devamının geleceğini umut ediyoruz. Bölgesel istikrar ve güvenliğin temininde Türkiye ABD işbirliği çok önemlidir.”
Erdoğan Türkçe olarak “Terör örgütleriyle ilkeli ve kararlı mücadele konusunda geçmişte yaşanan hataları telafi edecek adımların devamının geleceğini umut ediyoruz” diyerek, Suriye konusunda Trump’tan, eski başkan Obama döneminden farklı bir duruş beklediği mesajı vermek istemiştir. Fakat bu önemli vurgu İngilizce’ye farklı bir anlama çıkacak şekilde çevrilmiştir: “Biliyoruz ki dünyanın her yerinde terör örgütlerine karşı ilkeli ve adanmış mücadeleyi sürdürme açısından, geçmişte yaşanan hataları tekrar etmeyeceğiz ve bu yolda beraber çalışmaya devam edeceğiz.”
Erdoğan’ın bir hatayı kabul ettiği ve tekrarlanmayacağına ilişkin güvence verdiği anlamı çıkan cümleyi duyan Başkan Trump, gülümseyerek başını sallamıştır. Cumhurbaşkanımız Trump’la yapacağı görüşmede “nokta koyacağını” söylemesine rağmen, nokta konuldu mu, kırmızı çizgilerimiz silindi mi (YPG’nin terör örgütü olarak tanınması) sorusu netlik kazanmamıştır.
Masada önemli konular varken Trump’un Cumhurbaşkanımıza 22 dakika ayırmasını ben yadırgadım. Basın açıklamasının kısa olması da dikkatimi çekmiştir. Soru cevap kısmında Trump “Türkiye ile ilişkilerimizi kimse yenemeyecektir” demiştir. Fakat birkaç gün önce ABD’nin YPG terör örgütüne ağır silahlar vermesini unutmuş, nedense terör örgütleri olan YPG ve PKK’den söz etmemiştir.
Türk askeri için “Onların muhteşem cesaretlerini gördük. Kore’deki savaştaki cesaretleri, bizim askerlerimizin unutmadığı şeylerdendir. McCarthy, Türk askerlerinin şerefini ve cesaretini takdir etmişti ve dünyanın en iyi askerlerden olduğunu söylemişti” demiştir ama PKK uzantısı YPG’ ye ağır silahlar vermemeyi kabul etmemiş, üstelik McCarthy gibi 1950’li yıllarda ABD’de cadı avı yapan bir siyasetçiye de atıfta bulunmuştur.
YPG üzerinden BOP kapsamında yürütülen böl, parçala, devletçiklere ayır girişimleri acaba Sykes Picot’un 21’nci yüzyılda versiyonu gündeme mi geliyor sorusunu gündeme getirmektedir. Bu kapsamda Peşmerge Bakanlığının yeniden düzenlenmesi ve tüm silahlı güçlerin tek bir çatı altında toplanma girişimleri önemlidir.
IKBY’ye bağlı peşmergeler ve bağlı olmayan diğer peşmerge gruplar düzenli ordu çatısı altında toplanacaktır. IKBY Peşmerge Bakanlığı Genel Sekreteri Cabbar Yaver, “Yabancı ülkelerin ortak girişimi sonucu kurulmaya çalışılan güçlü ve birleşik ordunun IKBY’nin bağımsızlık referandumundan ayrı düşünülmesi doğru olmaz” diyerek esas amacı açıklamıştır.
Irak Parlamentosu Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) milletvekili Erdelan Nureddin Bağdat’ta hükümet yetkilileriyle yaptığı görüşmelerde, bağımsızlık referandumunun ne zaman yapılacağını şöyle açıklamıştır: “Referandumun, IKBY’deki milletvekili ve başkanlık seçimleriyle birlikte Eylül ayında yapılması planlanıyor. Heyet, referandum tarihini Bağdat’taki üst düzey yetkililere iletti.”
IKBY Başkanı Mesut Barzani de Mart ayında Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres ile yaptığı görüşmede IKBY’nin bağımsızlık referandumunun kısa süre içinde yapılacağını bildirmişti.
Tüm bu gelişmeler, Güney sınırlarımızda yeni komşularımız mı oluyor sorusunu gündeme getirmektedir.
Prof. Dr. S. Rıdvan Karluk
AKEV Üniversitesi
Antalya
Bir yanıt yazın