Haksızlığa, Hukuksuzluğa Direnmek İnsanlıktır, Onurdur…

Türkiye AKP ile iktidar mücadelesini ne zaman kaybetti, biliyor musunuz?

Türkiye AKP’ye ne zaman yenildi, farkında mısınız?

Hiç düşündünüz mü?

Hiç kafa yordunuz mu? Hemen yanıtlayayım:

AKP’nin FETÖ ile birlik olup Türk Silahlı Kuvvetlerine kumpas kurduğu gün…

Atatürk’ün şanlı Türk Ordusunu hedef tahtasına yatırarak, koca koca komutanları ensesinden tutup, emniyet arabalarına doldurduğu gün…

Bir anda 70’in üzerinde subayın tutuklandığı, TSK’nın başına balyoz indirildiği gün…

Ama esas yenilgi, düzenlenen bu tertipler, kumpaslar karşısında, aydınların, yurtseverlerin, siyasal partilerin, sendikaların bu haksızlığa, hukuksuzluğa anında karşı çıkmayıp, boyunlarını bükerek, olaylara sessiz kaldığı, dut yemiş bülbüllere döndüğü gündür…

Türkiye insanı, zorbalığı, zulmü kabullendiği gün, iktidar mücadelesini yitirdi…

PKK’lı ve FETÖ’lü tanıkların ifadeleri ile sanıklara yüzlerce yıl cezalar istenirken, vatansever subaylar kendilerine yöneltilen ağır suçlamaları onurlarına yediremeyip, intiharlara giriştiği gün…

Muhalefet partilerinin ve liderlerinin demokratik haklarını kullanıp, bütün bu hukuksuzluklara karşı çıkmaları gerekirken, “Adalet gereğini yapar” dedikleri gün,  Türkiye, AKP ile iktidar mücadelesini yitirdi…

AKP’nin “Kürt Açılımı”nı başlattığı gün…

PKK’lı teröristlerin Habur sınır kapısında davullarla zurnalarla karşılanıp, sonra da otobüslerle şehir turu attığı gün…

Kemal Unakıtan’ın “Kâr edeni de zarar edeni de babalar gibi satacağız” dediği gün…

Yüce TBMM’sine ve resmi kurumlara muhalefetin de desteği ile türbanın girdiği gün…

Ayakkabı kutularından banknotlar, odalardan para sayma makinelerinin çıktığı gün…

TC simgelerinin devlet tabelalarından kaldırıldığı, Ulusal Kurtuluş bayramlarının, ANT’ın, Türk Bayrağının, Atatürk büstlerine çelenk koymanın yasaklandığı gün…

Ve nihayet son referandum kumpasının ve şaibesinin ardından olup biteni kabullenerek, TBMM salonunda Başbakanın, Millet Meclisi Başkanının ve muhalefet liderinin yan yana gelip, ağızlarının kulaklarına vardığı o fotoğrafın tarih yapraklarına kaydedildiği gün Türkiye, AKP ile iktidar mücadelesini yitirdi…

Haksızlığa direnmek yiğitliktir, insanlıktır, onurdur…

Sözün bittiği günleri yaşıyoruz artık. Sözün bittiği yerdeyiz. Bundan böyle, “Ben ABD’ye, AKP’ye, AB’ye karşıyım” demek de yetmez. Memurlar da görevliler de gerekirse bedel ödemeyi göze alarak, taşın altına ellerini koymalıdırlar. Hem de  “Evde evlad ü ayal (çoluk çocuk) bekliyor” demeden…

Şimdi direnme zamanıdır. Eylem zamanıdır. Tüm devrimcilerin, demokratların, yurdunu seven herkesin tribünleri terk edip sahaya inme, demokratik haklarını kullanma zamanıdır.

Direnmek yaşamak, boyun eğmek ölüm demektir…

Mustafa kemal Atatürk, “Bu bilinçsiz halkla bir şey yapılmaz, bir yere gidilmez” diye Anadolu İhtilalı”nı ertelemedi. Hem de karşısında yedi düvelle birleşip, ülkesine ihanet eden hainler sürüsü varken… Samsun’a çıktı. Ulusal Kurtuluş Savaşını başlattı. HALKA GİTTİ. HALKIN KENDİSİNE GELMESİNİ BEKLEMEDİ…

Haksızlığa, zulme, vatanın yabancılar tarafından işgaline direnme her zaman, her çağda geçerli bir hak olmuştur. Baskıya, işkenceye, sömürüye boyun eğmek, yaşarken ölümü kabullenmek demektir. Toplumların ilerlemesi, yücelmesi kötü koşulların değişimi ile olur. Değişim ise her çağda direnme ve devrimlerle gerçekleşir. Direnmek yaşamak demektir.

1789 Fransız Devrimi olmasaydı, bugün ne kardeşlikten ne özgürlükten ne de eşitlikten söz edebilirdik. Feodal zulüm sürüp giderdi. 1923 Devrimi ve Mustafa Kemal olmasaydı, Arabistan’dan, Katar’dan hiçbir farkımız kalmazdı. Aydınlanmayı yaşayamazdık.

Atatürk,  yaşamı boyunca direnmeyi ve mücadeleyi seçti. Baskılar, tehditler karşısında asla yılmadı. Subay olduktan sonra Şam’a sürüldü. Daha sonraları Sultan Vahdettin onu ölüme mahkûm etti. Yine vazgeçmedi.

Direnişin vakti saati yoktur. Yeri yoktur. Haksızlık ve zulme karşı mücadele vermek her ülke vatandaşının, her yurtseverin hakkı ve görevidir. Bu görevi yerine getirmeyenler, uzaktan seyredenler, ya da yalnızca gevezeliğini yapanlar da zulmedenler kadar suçludurlar. Suç ortağıdırlar.

Yurtseverlerin direnişi karşısında zalimler mutlaka kaybedecektir. zulüm mutlaka yok olacaktır. ortaçağ karanlığı, yerini tan vaktine bırakacak, tüm ulus özgürlüğüne ve bağımsızlığına kavuşacaktır.

Bu arada Emperyalizmin ve ortaklarının önünde secdeye yatan çıkarcılar için de bir çift sözümüz var:

Tarih boyunca haklı, doğru olan kazanmıştır hep.  Karanlığın temsilcileri, tüm çabalarına karşın tarih çarkına geriye çevirememişlerdir. Ülkemizde de bu gelenek bozulmayacaktır. Sömürüye, haksızlığa, baskıya direnen emekçiler mutlaka kazanacaktır. VE BİR GÜN MUTLAKA ihanetlerin hesabı sorulacaktır.

Sol olsun, sağ olsun, ABD’yi, AB’yi emperyalist kabul eden, tam bağımsızlığı savunan,  emperyalizmle hiçbir alanda uzlaşmayan partiler, gruplar, bireyler güç birliği temelinde bir araya gelip; antifaşist, antiemperyalist cephede, ulusal çizgide birleşmeli, vatanın kurtuluşu yolunda gerektiğinde bir sıra neferi gibi mücadele etmesini de bilmelidirler…

([email protected])

Türkiye AKP ile iktidar mücadelesini ne zaman kaybetti, biliyor musunuz? - akp 0

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir