NECDET BULUZ
Suriye’de Amerika ve Rusya’nın PKK terör örgütünün uzantısı YPG ve onun silahlı gücü PYD’ ye verdiği destek ve silah konusunda gelişen olaylar “Bu işin sonu nereye varacak?” sorusunu da gündeme getiriyor. Çünkü Türkiye’nin bütün istekleri geri çevriliyor ya da göz ardı ediliyor. Sanki çocuk kandırır gibi yumuşak söylemlerle olaylar geçiştirilmeye çalışılıyor.
Buradaki ince ayrıntı şudur:
Türkiye, bütün çabalarına ve baskılarına rağmen Amerika ve Rusya’nın ısrarla PYD/YPG’yi koruma altına almaları ve silahlandırmaları bir başka planın ayak seslerdir. IŞID’a karşı silahlandırıldıkları söylenen terör örgütü ile bir başka terör örgütünü yok etmeye yönelik bu silahlandırma yarışından sonra verilen silahların geri alınmayacağını açıklanması kafalardaki soru işaretlerini daha da artırıyor.
Çünkü PYD’ ye verilen her silah PKK’nın da eline geçiyor.
Amerika “Biz kesinlikle PKK’ya silah vermiyoruz” diye açıklama yapıyor ama bunun inandırıcılığı olabilir mi? Zaten PYD’ ye verilen her silah dolaylı yollardan PKK’ya ulaşıyor. Bugün PYD’ye verilmeye başlanan çok ağır silahların gelecekte Türkiye’ye dönmeyeceğinin bir garantisi var mı?
Kaldı ki, bölgedeki PYD’lilerin arasında PKK’lılar ve yurt dışından katılan birçok ülkeden militanın bulunduğu da söyleniyor.
ABD Başkanı Donald Trump’ın terör örgütü PKK’nın Suriye’deki kolu olan PYD/YPG’ye ağır silah verme kararına imza atması Türkiye’de tepkiyle karşılanmış olsa da geri adım atılması pek olası görünmüyor.
Çünkü Trump’ın imzasının zaten uzun bir süredir devam eden ABD ile PYD/YPG arasındaki silah ve diğer destekleri kapsayan ilişkinin sadece resmiyete kavuşması olduğu ortaya çıktı.
Suriye’nin Kamışlı kentinde bir medya kuruluşuna açıklamalarda bulunan YPG’nin kadın militanlardan oluşan kolu olan YPG’nin sözde komutanı Nesrin Abdullah’ın geçenlerde yaptığı bir açıklama Amerika’nın ve Rusya’nın gerçek yüzlerini ortaya koyması açısından önemlidir:
“Her zaman koalisyon güçleri ile ilişkimiz oldu, işbirliği içindeydik. Yaklaşık 3 senedir havadan ve karadan bu mücadeleyi beraber yürütüyoruz. Koalisyon güçlerinin bize sağladığı bütün imkânlarda ABD’nin de payı vardı. ABD’nin ağır silah vermesi geç kalmış ama yerinde bir karardı. Bugüne kadar ABD ile beraber meydan savaşı verdik. Onlar da gördü ki, IŞİD’in iradesini kırabilecek tek güç, elini uzattığı her yeri alan yegane güç biziz.”
Çoğunluğunu PKK’ya bağlı PYD/YPG’li militanların oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Genel Komutanı Nasır Hacı Mansur da itiraf niteliğinde açıklamalar yaptı. “Ağır silah verilmesi Suriye’de yegane gücün, YPG ve YPJ olduğunu konusunda ABD ve Koalisyon güçlerinin kabul ettiğini gösteriyor. Hatta Rusya da bu kanaate varmıştır. Artık dünya güçleri bizim IŞİD ile savaşın öncülüğünü yaptığımızı gördü. ABD’nin SDG ve YPG ile ilişkisi resmileşecek, daha net ve açık bir dönem başlıyor. Eskiden her ne kadar ilişkiler olsaydı da, silah gönderiliyor olsaydı da resmi değildi. Böylece teknik ilişkilerimiz stratejik ilişkiye dönecek.” ifadesini kullandı.
Olaylar öylesine hızlı ve baş döndürücü şekilde gelişiyor ki, bölgede dost kim, düşman kim ayırt etmekte güçlük çekiyoruz.
Uçak krizinden sonra Rusya ile aramızda bir bahar havası esmeye başlamıştı. Ancak, Rusya’nın da Suriye’de ortaya koyduğu tavrın, bu ülke ile olan ilişkilerimizin de tartışılması gerektiğini ortaya koymaya başladı.
İşte yanı başımızda gelişen son olaylar:
Suriye’nin Halep kentine bağlı Afrin ilçesinde Türkiye sınırına sıfır noktada bulunan PYD kontrolündeki bölgeye, terör örgütü PKK’nın Suriye uzantısı YPG tarafından hem YPG hem de Rus bayrağı dikildi.
Türkiye’den çıplak gözle görülen Rus bayrağı nedeniyle sınır birlikleri alarma geçti. Sınır hattında geniş güvenlik önlemleri alınırken, PYD kontrolündeki sınır bölgelerine duvar örüldüğü gözlendi.
Sıkıntı şu:
PKK’nın uzantısı PYD ve onun silahlı gücü YPG hem korunuyor, hem silahlandırılıyor, hem de şımartılıyor. Daha açık bir ifade ile Türkiye’ye bu terör örgütü tercih ediliyor.
Demek ki bölgedeki gelişmelerde bizi devreden çıkarılıp, ortaya konulmak istenenler olacak. Bunu da aralarında anlaştıkları söylenen Amerika ile Rusya birlikte inşa ediyor. Batı da destek veriyor.
Söylemeye bir türlü dilimiz varmıyor ama yanı başımızda Bağımsız Kürt Devleti’nin göz göre göre temelleri atılıyor.
Ne mi yapmamız gerekecek? Bir başka yazımızda.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın