NECDET BULUZ
Dost ve müttefikimiz Amerika ile ilişkilerimizin yeniden eskiye dönmesi için atılan adımların hedefine ulaşması gerekiyor. Trump’un Suriye ve Ortadoğu’daki politikalarda değişikliğe gitmesi ile böyle bir adım atılabilir. Böyle bir adım atılır mı, şimdi bu sorunun yanıtı aranıyor.
Bu nedenle de 16 Mayıs’ta Beyaz Saray’da yapılması beklenen Trump-Erdoğan görüşmesi büyük önem taşıyor. Bu görüşme ilişkilerin düzelmesi yönünde bir olumlu adım olabilir mi? Temennimiz ilişkilerimizin olumlu yöne kaymasıdır, ama zor görünüyor.
Nedenine bakalım:
Cumhurbaşkanı Erdoğan Hindistan ziyareti dönüşü uçakta Amerika ile ilişkilerimiz konusunda şu açıklamayı yapmıştı, anımsayalım:
“ABD ziyareti sırasında Başkan Trump ile yapacağım görüşmeyi çok önemsiyorum. NATO’da beraber olduğumuz ve stratejik müttefikimiz olan ABD’nin düşmanımız olan terör örgütleriyle beraber hareket etmesinin doğru olmayacağı kanaatindeyiz. Suriye’de yapılanları, adeta Obama döneminin bir kalıntısı, o dönemdeki komuta heyetinin aynı şeyleri devam ettirmesi olarak görüyorum. Bu şekilde devam edecek olursa Amerika ile uzlaşma içinde olmamız mümkün değil. Sanıyorum ki Sayın Trump da bizim bu düşüncelerimize olumlu yaklaşacaktır. Tüm bunları Sayın Başkanla görüşeceğiz, resimleriyle kendilerine aktaracağız. Bunların bizi ne kadar rahatsız ettiğini ifade edeceğiz.”
Bu sözlerdeki “Obama dönemindeki komuta heyeti” cümlesine dikkatleriniz çekelim.
Trump, göreve başlayalı 100 gün oldu ama, dikkat edilecek olursa hala kadrosunu oluşturamadı. Bugün, stratejik konularda karar verenler, Obana dönemindeki komuta heyetidir. Kaldı ki hem Beyaz Saray, hem Pentegon’daki alt kadrolar da Obama döneminin kadrolarıdır. Bu komuta heyetinin Suriye’deki politikalarda şu anda bir değişikliğe gitmesi de beklenmemelidir.
Trump’ın Suriye stratejisini değiştirme ihtimalini daha da zayıflatan ise Suriye’deki muhaliflere bakışıdır. ABD Başkanı için Ankara’nın desteklediği Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) gibi “ılımlı” gruplarla, DEAŞ ve Nusra gibi radikal örgütlerin bir farkının olmadığı biliniyor. Bu nedenle Türkiye’nin “DEAŞ’a karşı YPG yerine ÖSO savaşsın” önerisini kabul etmesi neredeyse imkansız görünüyor.
Görebildiğimiz kadarı ile sıkıntı çok büyük. İşte bu sıkıntı aşılamazsa o zaman içinde bulunduğumuz sıkıntının büyüklüğü daha da belirginleşecektir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’da açıklamalarında Trump’un kararlarını alt kadroların belirlediğini bildiği için “Obama döneminin komuta heyeti” cümlesini kullanmıştır.
İşte bu nedenle Erdoğan kendisinden önce ABD’ye gönderdiği isimler görüşmelerini gerçekleştirdi. Bu görüşmelerde ABD’nin Türkiye’nin hassasiyetlerini dikkate almayan tavrını sürdürdüğü gözlemlendi. İlk görüşme ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford ile yapıldı.
Daha önce de Türkiye’de Orgeneral Hulusi Akar’ın ev sahipliğinde Amerikalı ve Rus Genelkurmayları bir araya gelmiş, Suriye’deki PYD/YPG konusu masaya yatırılmıştı. Türkiye’nin tüm bilgi ve belgeleri ortaya koymasına rağmen PYD/YPG konusunda beklenen gelişmeler olmamış, adımlar atılmamıştı.
Bu görüşmeye Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın katıldı. Akar, Fidan ve Kalın Amerikalı muhataplarından terör örgütü PKK uzantısı PYD/YPG’ye verilen desteğin kesilmesini istedi ancak bu talep karşılık görmediği de gelen haberler arasında yer alıyor.
Akar, Fidan ve Kalın; Dunford’a Türk istihbaratının elde ettiği ABD askerlerinin PYD/YPG militanları ile birlikte çekilen fotoğrafları da paylaştı. Gelen bilgilere göre ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford, söz konusu fotoğrafları “Onlar DEAŞ ile mücadele ediyor” ifadeleriyle savunduğu da söyleniyor.
Sorunlar bu kadarla da sınırlı değil.
FETÖ terör örgütü Gülen’in Türkiye’ye iadesi konusu da iki ülke arasındaki ilişkilerin sarsılmasına neden olan konulardan biridir. Gülen’in iadesi ile ilgili en üst düzeyde temaslar yapılıyor, bavullar dolusu bilgi ve belgeler gönderiliyor ama, bugüne kadar bu konuda da olumlu bir adımın atılmış olmadığını görüyoruz.
Kuzey Irak’taki PKK ve Barzani konusunda da sıkıntıların büyümeye başladığını görmekteyiz. Yanı başımızda Bağımsız bir Kürt Devleti’nin temelleri atılıyor ve Amerika’nın buna ses çıkarmadığı gibi destek verdiği de biliniyor.
Her şey bir yana, biz yine de Trump-Erdoğan görüşmesinde ilişkilerimizde bir iyileşme temenni ediyoruz.
[email protected]
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın