NECDET BULUZ
Ortada şöyle bir tablo ve kafalarda şu sorular var:
Referandumdan çıkan “hayır” bir başarı mı, değil mi? Başarı ise, bunu nasıl devam ettirmek gerekiyor? “Hayır” cephesini sürükleyen parti CHP’deki durum nasıl şekillenecek? Çıkan sonuçlar güçlendirilerek 2019’daki seçimlere yansıtılabilecek mi?
Kısaca değinelim:
“Hayır”lar başarı olarak kabul ediliyor. Eğer CHP’de toparlanma olur, Erdoğan’ın karşısına da tüm “hayır” cephesini kucaklayabilecek bir aday çıkarılabilirse 2019 seçimleri Türkiye’de çok şeyleri de değiştirebilir.
İşte bunun için şimdiden düğmeye basılması gerektiği, çıkarılabilecek aday konusunda hazırlıkların hemen yapılması gerektiği vurgulanıyor.
Muhafazakâr kesimin aykırı sesi olarak da görülen Gazeteci Levent Gültekin’in referandumdan çıkan sonuçları değerlendirirken söylediği şu sözlerin altını çizelim:
“Ortada iki türlü başarı var. Birincisini, sonuca bakarak söyleyebiliriz. Buradaki başarı kuşkusuz “Hayır” cephesinin. Şöyle düşün; 100 kiloluk sıklette bir rakibin karşısına 20 kiloluk sıkletteki bir rakip çıktı ve hileli de olsa berabere kaldılar. Bir tarafın elinde devlet var. Devletin kasası var. Devletin imkanları var, oluk oluk para akıttılar. Buna rağmen toplumun yarısı boyun eğmedi tüm bunlara. Görülmemiş adaletsizlikte yapılan bir seçimle ‘Evet’ hattının aldığı sonuç bu. İkinci başarı da toplumun. Erdoğan’ın bütün ülkenin tapusunu ele geçirme hırsı, hepimize toplum olarak birbirimizle konuşmayı öğretti. Alevi, Sünni, Kürt, Ülkücü, Atatürkçü, solcu, dindar, başı açık, başı kapalı el ele vererek bir mücadele sürdürdük Hayır cephesinde… Özgürlük mücadelesi verdik. Bu ülke bir kişinin, bir kesimin değil hepimizin” demeyi öğrendik. “Farklılıklarımız olmazsa buranın tadı tuzu olmaz” dedik. Bu anlayışla yeni dostluklar, yeni birliktelikler kurduk. Hepimiz geçmişte hatalar yaptık bu hataların farkına vardık. Konuşmalarımızı buna göre ayarlıyoruz artık. Demokrasinin kıymetini anladık. Özgürlüğün ne demek olduğunu fark ettik. Mücadele etmeyi, direnmeyi el ele vermeyi öğrendik. Az şey mi bunlar! Bir ülke için bundan daha büyük kazanım ne olabilir ki… Bundan sonra da bu birlikteliği sürdürmeli ve hatta daha da güçlendirmeliyiz.”
Burada özellikle dikkat edilmesi gereken bir başka noktaya da değinelim:
CHP, ana muhalefet partisi olarak toparlanmak, “hayır” cephesinde önderlik yapmak durumundadır. Referandumdan çıkan sonuçlar da CHP’ye verilmiş oylar değildir. Bu sonucu da iyi okumak gerekiyor.
Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan da partisine üye olduğu gün yaptığı konuşmada referandum sonunda çıkan “evet” ve “hayır” oylarının iyi analiz edilmesi gerektiğine dikkat çekmiş ve “Çıkan sonuçlarda verilen oylar herhangi bir partiye yazılmamalıdır” demişti.
Bu konuyu da yine Levent Gültekin’in şu açıklamalarından değerlendirelim:
“Hayırcılar bir iktidar mücadelesi vermiyor ki, bir demokrasi mücadelesi veriyor. Bu ülkede hep birlikte ağız tadı ile insan gibi yaşama mücadelesi veriyor. Dünyanın gelişmiş ülkeleri arasında saygın yerimizi almak için sahici işlerle ilgilenen aklını bu işlere yoran ülke olma mücadelesi veriyor. O nedenle bu mücadele bir referandum ile bitecek mücadele değil. Toplumun bütün kesimlerine ulaşıp demokrasinin, eşitliğin, özgürlüğün olduğu ülkelerin nasıl bir ülke olduğunu anlatmamız gerek. İçimize ekilen düşmanlıklardan kurtulmamız, farklı kesimden insanlarla diyalogumuzu geliştirmemiz gerek. Bunun için konferanslara, seminerlere, ziyaretlere devam etmeliyiz. Yani Hayır kampanyası sürecinde ne yaptıysak ona aynen devam etmeliyiz… Toplum bu ortaçağdan kalma siyaset anlayışından bıkmış artık… Alevilerin sömürülmesinden de, Atatürkçülüğün istismar edilmesinden de, inancın siyaset malzemesi yapılmasından da bıkmış usanmış. O yüzden “inancımızı, mezhebimizi, ideolojimizi kalbimize gömüp bu ülkenin evladı olma ortak paydasında bir araya gelebiliriz” diyorum.
Görünen şu ki, referandum yapıldı ama, tartışmaları sürüyor. Mücadelenin de daha bitmediği, hatta yeni başladığına da dikkat çekiliyor.
“Hayır”ın bir gücünün olduğu çıkan % 49 oyla görüldü. Şimdi hedef, bu oyların dağılmasını önlemek, hatta üzerine birkaç puan koyabilmeye geldi.
“Evet” cephesi de hiç kuşkusuz çıkan sonuçları değerlendirecek, “Nerede hata yaptık?” sorusuna yanıt arayacak, yara tedavi edilmeye çalışılacaktır.
Bundan sonra işlerin o kadar kolay olmayacağı, kazanmanın büyük vaatler, ikna, umutlar ve mücadele gerektirdiği gerçeği de referandumda ortaya çıkmış bulunuyor. 2019 yılında her iki cepheyi de çok ve kıran kırana bir mücadele bekliyor.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın