Ermeniler tarafından sözde Ermeni soykırımının yıldönümü olarak anılan 24 Nisan tarihi bu yıl da skandal görüntülere sahne oldu. Ermenistan’ın başkenti Erivan’ın merkezindeki Özgürlük Meydanı’nda başlayan gösterilerde, aşırı milliyetçi Ermeniler, Türkiye ve Azerbaycan bayraklarını ateşe verdi. Dünyaca ünlü aktör George Clooney Erivan’daki ’24 Nisan’ törenlerine katılması ise dikkat çekti. ABD tarafından yapılan açıklamada Trump yönetimi tarafından bu sene 1915’te yaşanan olayları “büyük felaket” olarak değerlendirildi. Dünya Azerbaycanlı Gençler Birliği Yönetim Kurulu Üyesi, Türkiye Azerbaycan Derneği (TÜRKAZDER) Genel Başkan Yardımcısı ve TÜRKSAM Analisti A. Gencehan Babiş, 2017 yılında 24 Nisan nasıl geçti TÜRKSAM Haber Analiz için değerlendirdi. Bir 24 Nisan tarihinde de daha sözde Ermeni soykırımı iddiaları her yıl olduğu gibi bu yıl da Ermenistan’da alışılmış saygısızlıklarla anılmıştır. Türk bayrağının yakılması dahil olmak üzere, sözde soykırım iddialarının yıldönümü skandal sayılabilecek görüntülere sahne olmuştur. Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın geçtiğimiz günlerde seçimlerden birinci çıkan partisi Cumhuriyetçi Parti’ye bağlı gençler, Türk düşmanlığıyla ün salmış Taşnaksütyun Partisi’nin gençlik kolları olarak bilinen “Yerkir Tsirani”nin de katıldığı protestolarda Türkiye ve Azerbaycan bayraklarının yakılması kabul edilmesi imkansız bir durumdur. Türkiye tarafında ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Birinci Dünya Savaşı’nın zor şartlarında hayatını kaybeden Osmanlı Ermenilerini bu yıl da saygıyla anıyor, torunlarına taziyelerimi sunuyorum” ifadelerini barındıran bir mesajı Ermeni Patrikhanesi’ndeki dini törene gönderirken, Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın ise “Bir ortak acı ve adil hafıza’ perspektifi” vurgusunda bulunmuştur. Dışişleri Bakanlığı’nın açıklaması da ABD’ye yüksek tonda olmayan bir tepki olarak okunabilir. Ne var ki, benzer söylemler daha önce ikili ilişkilerde gündeme gelmiş; ama “Ermeni açılımı” defteri Türkiye’ye zarardan başka bir şey vermeyerek kapanmış, Zürih’te imzalanan protokoller Ermeni tarafının isteksizliği başta olmak üzere birçok sebepten ötürü rafa kaldırılmıştır. Geçmiş bize göstermiştir ki. açıklama gelecek için somut bir etki doğurmayacaktır çünkü ikili ilişkilerin iyileştirilmesinin temel şartı Ermenistan’ın önce işgal ettiği topraklardan çekilmesiyle olacaktır. Bu yıl yine birçok kesim ABD’den gelecek açıklamaya dikkat kesilmişken, buradan gelen açıklamada bir sürpriz yaşanmamıştır. Obama döneminde ABD yönetimi, sözde soykırım iddiaları konusunda Ermenilerle hep istişareyi geniş tabanlı olarak yürütmüş; ama 24 Nisan açıklamalarda Ermeniler için “Büyük Felaket” anlamına gelen “Meds Yeghern” ifadesini kullanmıştır. Benzer politika ABD’nin yeni başkanı Donald J. Trump tarafından da devam ettirilmiştir. ABD’nin “soykırım” demeyerek Türklerle arasına büyük mesafe koyma niyetinde olmadığını göstermek isterken “büyük felaket” diyerek özellikle ABD’deki diaspora Ermenilerini dışlamadığını göz önüne sermek istemiştir. Obama döneminde sözde soykırım iddialarının 100. yılında dahi “soykırım” olarak nitelenmeyen bu olayların Trump’ın kampanya dönemi sırasında Obama’ya oranla çok daha az gündeme gelmesi sebebiyle taraflı ibareler barındırmakla birlikte bu yıl beklenen asılsız soykırım iddialarını doğrular nitelikte bir açıklama değildi. “Trump Yönetimi de Önceki Yönetimlere Benzer…” Açıklamaya bir diğer yandan bakıldığında Türkiye’nin bölgedeki rolünün farkında olan ABD yönetimi açısından bölgede istikrarsızlık kaynağı olan Ermenistan ile karşılaştırılmayacak kadar kritik bir ülke özelliği taşıyan Türkiye ile ikili ilişkiler belirleyici rol oynamıştır. Diğer taraftan, ABD içerisinde uzun senelerdir etkili olan Ermeni lobisinin faaliyetleri Trump yönetimini de önceki yönetimlere benzer şekilde bir mesaj yayınlamaya yöneltmiştir. Özellikle, ABD içerisindeki Ermenilerin çatı örgütü olarak görülen Armenian National Committee of America (ANCA) tarafından yapılan açıklamalara bakıldığında Ermenilerin açıklamayı hafif bulduğu görülmekte ve ABD yönetimi “sessiz kalmakla” eleştirilmektedir. “Katliamlar Ne Kadar Ahlak Dışıysa Bayrağın Yakılması O Denli Sorumsuzca” Türkiye’de son süreçte en fazla gündeme gelen açıklamalardan birisi de Ermenistan’ın ABD’deki büyükelçisinin yaptığı açıklama olmuştur. Ermenistan’ın Washington Büyükelçisi Grigor Hovhannissian Türkiye Cumhuriyeti’nin Osmanlı İmparatorluğu’nun halefi olması sebebiyle “ahlaki sorumluluk” taşıdığına ilişkin açıklaması olmuştur. Ne var ki, “ahlaki sorumluluktan” bahseden bir ülkenin diplomatik temsilcisi kendi tarihlerinde 1. Dünya Savaşı süresince Ermeniler tarafından Müslümanlara yapılan katliamların sorumluluğunu nasıl alacaktır, merak konusudur. Tarihi bir konu olan ve tarihçiler tarafından ele alınması elzem olan sözde soykırım iddialarının ötesinde günümüz dünyasının bir gerçeği olan Ermenilerin Azerbaycan’da gerçekleştirdiği yediden yetmişe işkence yaptığı Hocalı Soykırımı acaba hangi ahlaka sığmaktadır? “Ahlaki sorumluluk” ifadesi ile Türkiye’ye had bildirmeye çalışan büyükelçi Ermenistan’ın Dağlık Karabağ konusunda uymadığı Birleşmiş Milletler kararlarını acaba nereye koymaktadır ki, “hukuki sorumluluktan” kaçmaktadır? Ermenistan tarihinde Türklere yönelik yapılan hamileleri, bebekleri, yaşlıları hedef alan katliamlar ne kadar ahlak dışıysa bugün Ermenistan’da Türk bayraklarının yakılması da o denli sorumsuzcadır. Bunlardan başka, cephe hattında Ermenistan son birkaç günde ateşkesi yüzlerce defa ihlal etmiş, uluslararası hukuka saygısının ne seviyede olduğunu göstermiştir. “Milli Anlayışla Bir Eylem Planı Hazırlamanın Vakti Gelmiştir” Bütün bunların yanında Ermenilerin etkin lobi faaliyetleriyle mücadele göstermiştir ki, son olarak Türkiye’nin yurt dışında 15 Temmuz sonrası Türkiye’nin yurtdışındaki diaspora teşkilatlarının ve lobicilik faaliyetlerinin daha dikkatli yapılması gerektiğidir. Yurt dışında yeri geldiğinde devlet imkanlarını devletin kendinden fazla kullanmış yapılardan devlet kurumlarının arındırılmasından sonra dünya çapında milli bir anlayışla bir eylem planı hazırlamanın vakti gelmiştir. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa’da asılsız Ermeni iddialarının yanı sıra PKK ve FETÖ gibi terör gruplarının faaliyetleriyle de artık etkili şekilde mücadele edilmesi gereği değerlendirilmeye mutlaka alınmalıdır. Bunun ikinci aşaması da daha önce de birçok ortamda belirttiğimiz üzere ortak bir Türk dünyası diasporası kurulması ve bu bünyede koordineli çalışmalar acil şekilde başlatılmalıdır. |