1.. Mirrorspectator.com’ yer alan habere göre Almanya, <sözde> soykırımı tanıdıktan sonraki ilk anmayı gerçekleştirdi. Haberde şu hususlar yer alıyor : “ Artık <sözde> soykırımın tanınması dışındaki konulara odaklanılıyor… Bir taraftan <sözde> soykırımda Almanya’ nın rolü üzerinde çalışmalar yapılmakta, diğer taraftan konuyu Alman okullarında nasıl takdim edileceğine dair gayretler devam ediyor…. Konuya odaklanmadaki bu değişiklik 24 Nisan’ da Berlin’ de yapılan anma etkinliğinde konuşmacılar tarafından dile getirildi….
- Armedia.am’ de yer alan haberde, ABD Başkanı Trump’ ın başkanlık konusunda daha kolay olacağını düşünmüştüm dediği bildiriliyor…. Reuters ile yaptığı söyleşide Trump, başkanlık görevinin tahmin ettiğinden daha zor olduğunu kabul ettiğini söyledi…Ayrıca, şunları da ifade etti; ‘ Önceki hayatımı seviyordum. Devam eden pek çok şey vardı. Önceki hayatımdan daha çok yapılacak iş var….. Araba kullanmayı severim, şimdi kullanamıyorum…..’ ( Not: Son derece sistematik bir düzenle işlerin yürüdüğü ABD’ de Başkan böyle söylüyorsa vay Erdoğan’ ın başına geleceklere. Araba kullanmak konusunda rahmetli Özal demek ki daha serbestmiş…,o.t.)
- Tert.am’ de bildirildiğine göre, Fransa başkanlık seçimi yarışında yer alan Emanuel Macron’ u yalnız politikacılar ve halk değil, aynı zamanda Fransız Ermenileri de destekliyor….
- Armenpress’ te yer alan habere göre, İspanya şehri Villena Ermeni <sözde> soykırımını tanıdı ve kınadı. Villena şehir konseyi’ nin kabul ettiği açıklamada 1915 olayları <sözde> soykırım ve insanlığa karşı suçtur….Konsey kararı alırken Yeşiller Partisi 11 kabul oyu, Halk Partisi 7 red oyu, Sosyalist Parti ise 3 çekimser oy verdi….
- Aina.org, California 18 inci Bölgesini temsil eden Kongre üyesi Anna Eshoo’ nun Ermeni <sözde> soykırımı bildirisinde Süryani ve Pontus Rumlarından söz etmemesi nedeniyle ağır biçimde tenkit edildiğini bildiriyor… 18 inci Bölgede 12.000 Süryani yaşamakta… Haberde, 1915 -1918 yıllarında 750.000 Süryani, 1 milyon Pontus Rum’ u ve 1,5 milyon Ermeni’nin hayatlarını kaybettiği iddia ediliyor….
- Ermeni Radyosu web sitesi, Taner Akçam’ ın son olarak bulduğu belgeler nedeniyle Türkiye’ nin Ermeni <sözde> soykırımını inkar için yeni yollar aradığını bildiriyor. ( Not : Bu konudaki ilk habere 23 Nisan tarihli yazımızda yer vermiş, dünkü mesajımızda ise aynı haberi Agos Gazetesine atfen duyurmuştuk. Bugünkü yazımızın son paragrafında Avim Bülteninde yer alan yorumu okuyacaksınız. Ermeni Radyosu web sitesi yorumlarımızı yayımlıyor…, o.t.)
- Ermeni Radyosu web sitesi, Uruguay parlamenterleri, Yasama Sarayı’ nda 25 Nisan günü öğleden sonra Ermeni <sözde> soykırımının 102 nci yılını andılar…. Etkinlik, Uruguay Temsilciler Meclisi tarafından organize edildi ve Meclis Başkanı Jose Carlos Mahia, yaptığı konuşmada : “ BM’ in soykırım tanımlamasına göre 1915 yılındaki olayları soykırım olarak tanımlamak ve tanımak için yeterli gerekçe bulmak mümkün değil… Başkan Yardımcısı Gloria Rodriguez ise :’ Ermeni <sözde> soykırımının inkarının bedeli bütün insanlık için çok yüksek… Politik akademisyen ve tarihçi Gerardo Caetano da yaptığı konuşmada: “ Türkiye’ nin inkarcı politika uygulaması suçun devam ettirilmesi demektir” dedi…. Uruguay Cumhurbaşkanı Dr. Tabare Vazquez, 24 Nisan’ daki Bakanlar Kurulu’ nun açılışında şunları söyledi : “ Bugün, insanlığın yaşadığı en kötü olaylardan biri olan Ermeni <sözde> soykırımını üzüntü ile anıyoruz.”
- Ermeni Radyosu ve Asbarez.com’ da yer alan habere göre, Senatör Anthony Portantino’ nun “Interstate 210’ un Pasadena Fair Oaks Avenue çıkışına, Pasadena Ermeni <sözde> soykırımı anıtına yol gösteren panonun konulması önerisi Senato Ulaştırma Komitesi tarafından oy birliği ile kabul edildi. Senatör Anthony Portantino, çeşitli ilçelerde yaşayan yaklaşık 930.000 kişiyi temsil etmektedir….( Not : Her gün söz konusu otoyolu kullanan on binlerce kişi bir reklamdan farksız panoyu her gün okuyacaklar.., o.t.)
- Panarmenian.net, AB Dışişleri Bakanlarının üye adayı son günlerde en düşük seviyeye inen Türkiye ile ilişkileri değerlendirdiklerini bildiriyor…Toplantı, bazı ülkelere Nazi göndermesi yapan Erdoğan’ ın kendisine daha çok güç veren bölücü referandumun hemen akabinde yapılıyor.….. Bazı Bakanlar, NATO İttifakının temel direği olan zor ortak ile geliştirilen ilişkilerin devamını isterken, diğerleri değişiklik yapılmasını öneriyorlar…. Slovak DİB Miroslav Lajcak, Türkiye’ nin AB’ ne girişi için ehliyetini sorgulayarak ‘ değerler sağlam adımlarla desteklenmelidir, başka bir yönde ilerlerken diğer bir şeyi söylememelisiniz’ dedi….
- Avim Bülteni’ nde Turgut Kerem Tuncel’ in “Taner Akçam ve Agos artık bizi şaşırtmıyor” başlıklı yorumu yer alıyor. Yorumdan bazı alıntılar şöyle : “ 27 Nisan 2017 tarihinde AGOS gazetesinde Taner Akçam imzasıyla “Soykırımın şifresi çözüldü” başlıklı bir yazı yayınlandı. AGOS, Taner Akçam’ın bu yazısını “Tarihçi Taner Akçam, Teşkilatı (SIC!) Mahsusa ve İttihat Terakki yöneticisi Bahaettin Şakir’in 4 Temmuz 1915 tarihli Ermenilerin sürgün ve imhalarını koordine etmek amaçlı telgrafının şifresini çözdü. Telgrafı içeren belgenin üstündeki antet ise telgrafın orijinal olduğunu hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde kanıtlıyor” açıklamasıyla okuyucuya sundu. Akçam’ın yazısı ve AGOS’un bu yazıyı sunuş şekli, Akçam ve benzeri kişilerle AGOS ve benzeri yayın organları ve kuruluşların soykırım iddialarını ne şekilde savundukları ve bunların propagandasını nasıl yürüttüklerine dair çarpıcı birer örnek oluşturmaktadır…..Akçam’ın yazısının ağırlık noktasını, iddiasını üzerine kurduğu telgrafın içeriği değil, bu telgrafın orijinalliği iddiası ve Bahaettin Şakir’in kimliği teşkil etmektedir. Öyle ki, özellikle telgrafın orijinalliği hakkında yaptığı laf kalabalığı ile Akçam’ın telgrafın içeriğini okuyucunun dikkatinden kaçırmak yönünde bir çaba sarf ettiği görülmektedir. Bu, Akçam’ın yapmaya çalıştığı şey için gerekli bir çabadır. …… Akçam, “belgenin [telgrafın] ve içeriğinin doğru anlaşılabilmesi için, Bahaettin Şakir’in kişiliği, onun görev ve yetkileri konusunda bazı temel bilgileri aktarmakta” fayda olduğunu söylemektedir. Bunu takiben, yine bir laf kalabalığı içerisinde, Şakir’in Teşkilat-ı Mahsusa’nın önemli isimlerinden biri olduğunu, Osmanlı ordusunun Kafkas cephesinde yaşadığı hezimetlerden sonra “tüm enerjisini Ermenilerin imha edilmesine” yoğunlaştırdığını, 1919-1921 İstanbul yargılamaları neticesinde gıyabında idam cezasına çarptırıldığını anlatmaktadır. …..Ne var ki bunu yaparken, ne 1919-1921 yargılamalarının işgal güçleri tarafından işgal altındaki İstanbul’da gerçekleştirildiğinden, ne yargılamaların hukuki prosedürlere uygun olmadığından, ne de Şakir’in hangi suçtan dolayı idam cezasına çarptırıldığından bahsetmektedir. Bu gayet bilinçli bir şekilde kurgulanmış bir anlatıdır. Akçam, Şakir’in aleyhinde bir algı yaratmaya ve Şakir’in kişiliği üzerinden iddiasına zemin oluşturmaya çalışmaktadır. …. Akçam’ın özenle okuyucunun dikkatinden kaçırmaya çalıştığı ve AGOS’un “Ermenilerin sürgün ve imhalarını koordine etmek amaçlı telgraf” olarak yansıttığı telgraf, Akçam’ın çevirisine güvenirsek, şu şekildedir: <Oradan sevk olunan Ermeniler tasfiye olunuyor mu? Nefy ü tagrîb [sürgün ederek uzaklaştırma] olduğunu bildirdiğiniz eşhas-ı muzırra [zararlı unsurlar] imha ediliyor mu yoksa yalnızca sevk ve i’zâm mı [gönderilme] olunuyor muvazzahan [açık olarak] bildiriniz kardeşim > Akçam ve AGOS, zekamızla alay ederek, bu içeriğin Ermenilerin “sürgün ve imhasının” kanıtı olduğunu iddia etmektedirler…….İlk olarak Şakir, durumun ne olduğunu öğrenmek için bir soru sormaktadır. “Zararlı unsurların” öldürüldüğünü mü yoksa gönderildiklerini mi öğrenmek istemektedir. Herhangi bir talimat, emir vb. söz konusu değildir. Emir veya talimat söz konusu olsaydı, bunun açıkça ve emir kipi kullanılarak belirtilmesi gerekirdi…..Akçam’ın bu telgrafın “İttihatçı yöneticilerin Ermenileri sistemli olarak imhaya tabi tuttuklarının” kanıtı olduğu iddiası ancak bir yorum olabilir. Ne var ki, Akçam bunu böyle ifade etmemekte, bu telgrafın “açık bir kanıt” olduğunu söylemektedir. Bu, alenen bir çarpıtmadır. ……Kısacası, anlaşılmaktadır ki, önümüzdeki süreçte Akçam ve diğer “projeler” çabalarını “namlusu tüten silahı” buldukları propagandasına yoğunlaşacaklardır. Bunun için, ne yazık ki, Türkiye’deki Ermeni vatandaşların sesi olması beklenen AGOS gibi kanalları da ele geçirdikleri görülmektedir…….”