Türkiye, 29 Mart’ta Fırat Operasyonu’nun tamamladığını ilan ettiğinde;
Askeri kaynaklar,Türk ordusunun üç temel hedefini atladığını bildirdi.
1-Operasyon 5 bin km.karelik bir alanda güvenli bölge oluşturmayı hedeflerken sadece 2 bin 200 km.karelik bir alan kontrol altına alınmıştı.
2-Suriye’nin Menbiç kenti, Kürtlerin kontrolündeki Suriye Demokratik Güçlerinin elindeydi.
3-Türkiye sınırları boyunca uzanan YPG güçleri de atılamamıştı…
*
Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizi Suriye’de sıkıştıracaklardı. Fırat Kalkanı’yla oyunu bozduk. Irak’ta Sincar,Telafer ve Kerkük’üyle yeni tezgâhlar kuruyorlar. Onları da başlarına geçireceğiz” diyordu.
Nitekim 25 Nisan’da TSK, Irak’ın kuzeyinde Şengal ile Suriye’nin kuzeydoğusunda Karaçok Dağı bölgelerinde PKK’ya ait hedeflere hava harekâtı düzenledi.
*
Türkiye, Rojava’ya hava harekâtının bilgisini 2 saat önceden Genelkurmay’a çağrılan ABD’li ve Rus askeri ataşelere bildirdi.
ABD tepkilidir “Hava saldırılarının gerçekleşmesinden bir saatten daha kısa süre önce bilgi verildi. IŞİD’e karşı savaşta bir ortaktan ve müteffikten bekleyebileceğiniz türden bir koordinasyon değildi ” dedi.
Rusya, “Türkiye’nin IŞİD’e karada karşı koyan Kürt güçlerine saldırdığı, yürütülen bu operasyonun kabul edilemez olduğunu” açıkladı.
İran ise “Hangi hedef ve gerekçeyle olursa olsun ülkelerin ulusal egemenliği ihlali, uluslararası kurallar ve hukuk normlarına aykırıdır.
Bölgede istikrarsızlığın sürmesi ve güçlenmesine zemin sağlar” dedi…
*
TSK’nın harekâtı, 16 Nisan Referandumu’nun şaibeleri çerçevesinde,
1980 darbesinden bu yana ilk kez Türk demokrasisinin uluslararası boyutta meşruiyetinin ciddi şekilde tartışıldığı sırada gerçekleşti.
Önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, muhtemelen ABD veya AB ile ilişkilerde iyi sonuç vermeyen dış politikayı araçsallaştırmaya devam ettiği,
Dikkatleri referandum sonuçlarından uzaklaştırmak için Şengal ile Karaçok Dağı bölgelerine saldırmak gibi tavsiye edilmemiş sınır ötesi maceralara atıldığı biçiminde algılandı…
*
Halbuki PKK ve uzantısı örgütler, Suriye operasyonlarını Afrin- Rojava bölgesi-Irak arasında mal dolaşımını kolaylaştırma öngörüsüyle yapmaktaydı.
Çünkü Rojava bölgesi Kürtleri, Cezire kantonunda ürettikleri tahılı, pamuk, buğday, yağı ve yakıtı Batı Suriye’ye ve Afrin kantonuna göndermek,
Irak’ın Peshkhabur kentine yapılan kuzeydoğu geçidiyle de uluslararası piyasalara ulaşmak zorundadır.
Bu yüzden Şengal, Rojavalı PKK ve uzantısı örgütler için Kuzey Irak Kürt Yönetimi’nden bağımsız hareket etmek ve Irak- İran’a ticaret koridorunda olması nedeniyle stratejik önemdedir.
*
Bu noktada, Suriye Kürtleri daha fazla bağımsızlık isteğine rağmen yakın vadede ekonomik çıkarlarını güvence altına almak için Esad rejimiyle anlaşmalar yapmak konusunda isteklidir.
Nitekim Kürtlerin bu operasyonları yapabilmesi de hâlâ Esad rejiminin iyi niyeti gerekiyor.
Ama Kürtlerin aynı istekliliği;
Bir yanı devletçiliğe, diğer yanı dini mitolojilere ve dini ideolojiye dayanan karmaşık bir yapı olan,
Üstelik bir devlet ya da bir ideoloji olarak nasıl davranacağı bilinmeyen İran’a da gösterme hali;
İsrail ve ABD emperyalizminin tüylerini diken diken ediyor…
*
Çünkü İsrail ve ABD; İran’la karşı karşıya kalırlarsa Orta Doğu’yu herkese kaybedeceklerini,
Tahran’a Irak, Suriye ve Lübnan’da yerleşim vermek zorunda kalacaklarını,
Halbuki ideolojik rejimlere yerleşme imkanı verilirse, onların daha fazla şey kazanmak için iddialarını savunmaya devam edeceklerini,
Sonuçta bölgede onlarca yıldır devam eden çatışmalar ve savaşlara yeni bir yol daha açılacağını düşünüyor.
*
O yüzden İsrail ve ABD emperyalizmi, Orta Doğu’da sürdürülebilir istikrarlı bir statükonun oluşturulmasında;
İran ve Suudi Arabistan’ın siyasi alanda yaşadıklarından,
Sünni Araplar ile Şiiler arasında bölgesel bir anlaşmaya varmanın çok uzağında olunduğu gerçeğinden hareket ediyor.
*
Bu bakımdan,
1-İsrail’in kumandasında ve Arap Ligi himayesinde NATO uzantısı ortak bir Arap Savunma Ordusu,
2-Terörle mücadeleye yönelik Suudi Arabistan merkezli ve nüfusunun çoğunluğu Sünni Müslüman ülkeler arasında savunma paktı benzeri bir koalisyon oluşturulmuştur.
Bu suretle;
1-İsrail’in çıkarlarına hizmet eden Sünni Arap ülkelerinin tutum ve politikalarında ortaklık sağlanmıştır.
2-Suudi Arabistan’ın, İran’ın Şii hilâliyle yayılma stratejisine karşı Şiiliğin bulunduğu her yerde etki alanını arttırması ve Şiiliğin yayılmasına karşı kalkan oluşturmasının önü açılmıştır.
3-Ortadoğu’daki güç merkezi Suudi Arabistan ve İran arasında dağıtılırken, bölgede Sünni Arap ülkeleri ordusunun gerektiğinde doğrudan doğruya Şii İran ordusuyla karşı karşıya kalması öngörülmüştür.
*
Şimdi ABD Başkanı D.Trump, Rojava ile ilişkileri yeniden şekillendiriyor.
ABD, mevcut Rakka operasyonu ve devamında Kürtlerle birlikte İŞİD’e karşı savaşmayı taktik açıdan mantıklı bulsa da,
Bir süre sonra Kürtlerin sırtından İran’ın bölgede yerleşmesi olasılığının dahi stratejik açıdan zararlı olacağını düşünüyor.
İŞİD’e karşı tek etkili güç olan PKK uzantısı YPG/PYD’ye alternatif olarak, ABD askerleriyle güçlendirilecek Sünni Arap güçlerinin öne sürülmesi öngörülüyor.
*
Nitekim Türkiye ki; NATO uzantısı kurulan ortak Arap Savunma Ordusu’nun bir üyesidir.
Tahran’ın “Şii Hilali”yle Rojava’da olası yayılma stratejine karşı,
Irak’ta Şengal ve Suriye’de Karaçok Dağı bölgelerinde PKK’ya ait hedeflere hava harekâtı düzenlemiştir.
Bu suretle Washington, İŞİD’le mücadelede öncelik verdiği YPG/PYD ile birliktelik sürecinde Ankara ile ilişkilerin gergin kalması taktiğine son vermiştir.
Türkiye ise PKK ve YPG/PYD ile mücadelede ABD’ye yük getirmeyeceğinin mesajını vermiş bulunuyor.
*
Sonsöz;
1-İsrail’in askeri stratejisi gereği, İsrail’in çevresinde güvenli bir bölgenin oluşturulmasında; Türkiye vasıtasıyla İran’a bir güç gösterisi yapılmıştır.
2-İsrail’e en uzak mesafedeki füzelerin bertaraf edilmesi için düşman devletler sınırları ötesinde koruma daireleri oluşturulması esasına yönelik olarak da;
İşte Kuzey Irak’ta Bağımsız bir Kürt Devleti’nin yolu açıktır.
3-Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, İslamcı Cihadizm’in önderi değil bir demokrat olmasını düşünmek boştur.
4-PKK ve uzantısı terör örgütlerinin sonu görünüyor.
5-Rusya, şu dakikada İslamcı Cihadizm ideolojisi ve bu ideolojiden neşet eden terör örgütlerinin yok edilmesinde ABD ile stratejik ortaktır.
6-ABD Temsilciler Meclisi ve Senato’da kabul edilen “İran Yaptırımlar Yasası”nın 10 yıl daha uzatılması kararı doğrultusunda İran’ın tecridi güçlenerek sürüyor.
28.4.2017