Eski Cumhuriyet savcılarından Avukat Yazar Güner Yiğitbaşı Haber Güncel’de Kılıçdaroğlu Yanılıyor başlıklı yazısında;
“ KILIÇDAROĞLU aceleci davrandı ve Anayasa Mahkemesi Başkanının AYM’nin 55.kuruluş yıl dönümünde yaptığı konuşmasında dile getirdiği; ”Anayasa koyucunun lafzı, anlamı ve amacı bakımından açık bir şekilde düzenlediği kuralları yorum yoluyla değiştirmek esasen mahkeme eliyle anayasa değişikliği yapmak anlamına gelir. “sözlerini yanlış yorumlayarak, Anayasa Mahkemesi Başkanının Referandumda YSK tarafından mühürsüz oylarla ilgili olarak alınan kararı eleştirerek referandumun meşruiyetini tartışma konusu yaptığı şeklindeki tespitine asla katılmıyoruz.”demiş ve nedenlerini anlatmış.
Şahsen ben de yanıldığım için üzgünüm.
Sn.Güner yazısının sonuna doğru “Kılıçdaroğlu’nun ;AYM Başkanının bu beyanlarından, referandum ile ilgili bir sonuç çıkarması, YSK’ya bir eleştiri getirildiğini savunması,yanlış ve iyimser bir yorumdur.
Sayın Kılıçdaroğlu şunu çok iyi bilmelidir ki; konu Anayasa Mahkemesine taşınırsa, Anayasa Mahkemesinin bugünkü yapısıyla vereceği karar çok açık ve nettir,”demiş…
Evet, şimdi düşünüyorum da, Yiğitbaşı’nın dediği gibi Anayasa Mahkemesi Başkanı (AYM) Zühtü Arslan sanki brifing verir gibiydi.
Yumuşak bir üslupla konuşması ve sıkça tekrarladığı “Sayın Cumhurbaşkanım” hitapları dikkatimi çekmişti.
Oysa Arslan’ın;
“Anayasamıza göre Türkiye Cumhuriyeti devletimizin bölünmez bütünlüğü ve insan haklarına dayanan demokratik, laik ve sosyal bir devlettir.
Demokratik cumhuriyeti, onun kurucusu olan Mustafa Kemal’in gösterdiği “muasır medeniyet seviyesine” taşımak hepimizin görevidir. Hiç şüphesiz ki bunun yolu adaleti sağlamaktan geçmektedir” sözleri güzeldi.
Sonra Sultan Abdülhamid’ten Meclis-i Mebusan’dan bahsetmesi hoşuma gitmemişti.
Sn. Güner’in yazısını okuyunca aklıma Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2016 da Rize Ziraat Çay Bahçesinde çay topladığında yanında olan Sayıştay Başkanı Recai Akyel, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit’in olduğu görüntüler geldi.
O zaman bu olay epey tartışılmıştı.
AKP kadrolaşmaya çoktan başlamıştı demekki.
CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, Adalet Bakanlığının 1500 hâkim açığı var diyerek “Avukatlıktan Hâkimliğe Geçiş Sınavı”yaptığını ve mülakatla 900 hakimin alındığını bunların 800 nün AKP üyesi ve yöneticileri olduğu iddiasında bulundu.
Barış Yarkadaş araştırmacı bir gazetecidir ve boş konuşmaz.
Bu arada CHP’li Avukat yazar Cemil Can 24 Nisan 2017 tarihli “Atı “Ç”Alan getirir mi başlıklı yazısında
AYM’nden sonuç alınamamış olması halinde, 6 ayı geçirmeden AİHM’ne başvuru önünde bir engel yoktur.
AİHM’nde; Birleşmiş Milletler Kişisel ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin 14. maddesinde tanınan “Adil yargılanma hakkı” ile 25/b maddesinde ifade edilen “Siyasi haklar”ın ihlal edildiği ileri sürülmelidir.
AİHM, sadece hukuka aykırılığı saptayıp hüküm altına alacağı için, halkoylaması Türk makamları tarafından iptal edilene kadar geçerliliğini sürdürecektir.
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin, AİHM’nin verdiği karara uymaması söz konusu olabilir mi?
Elbette olabilir…
Bunun ise bir müeyyidesi yoktur!
Belki, Avrupa Birliği’ne (AB) tam üyelik başvurumuzu askıya alabilirler.
Hepsi o kadar.
AKP hükümetleri de zaten AB’yi çoktan gözden çıkarttılar…
Dilin kemiği yok; “Halkoylamasını tanımıyorum” demek kolay…
Önemli olan, bundan sonra ne yapılacağını söylemek ve onun çözüm olup olmadığıdır.
Çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceğini birkaç yıllık milletvekili maaşı alabilmek için satanlara, yazıklar olsun!..
Cumhuriyete ihanet edenlere lanet olsun!..
Halkın inandığı değerleri tekrar ederek, halkı aldatanlar kahrolsun!..Demiş.
Ben bu yazıyı yazarken Yüksek Seçim Kurulu CHP’nin ve Vatan Partisi’nin itiraz başvurusuna 36 sayfalık ret gerekçesini açıkladı. YSK, “Tam kanunsuzluk (!) koşulları oluşmamıştır” denildi.
Hukukun guguk yapıldığı bir ülkeye döndük.
Ve umudumuz AİHM ye kalmış.
Böyle bir durum insanı kahrediyor…
Tünay Süer
27 Nisan 2017