Şu 15 yıllık AKP iktidarı döneminde görmediğimizi gördük, duymadığımızı duyduk, yaşamadığımızı yaşadık…
Ayakkabı kutularına paraları bunlar koydular.
Konutlarda para makineleri ile dolarları bunlar saydılar…
Deniz Feneri vurguncularını serbest bırakıp, onları kovuşturan savcıları hapishanelere bunlar doldurdular…
Tüm kamu mallarını yok pahasına satarak, altından girip, üstünden çıktılar… Üretim durdu, işsizlik tavan yaptı. Fuhuş, kadın cinayetleri, tacizler, tecavüzler başını aldı gitti…
Habur sınır kapısında PKK teröristlerini davullarla, zurnalarla bunlar karşıladılar…
Bunların zamanında Türk askerinin başına çuval geçirildi…
Bunların zamanında bebek katiline “Sayın” denildi…
Bunların zamanında ordunun kolu kanadı kırıldı… Koca koca komutanlar şafak vaktinde, evlerinden alınıp, enselerinden tutularak dört duvar arasına atıldı…
Kötü hapishane koşullarında hastalananlar, canından olanlar, intihar edenler ise işin cabasıydı…
Yargılama, mahkeme safhası yıllarca sürdü…
Bunların zamanında ordunun kozmik odalarına girildi, gizli savaş planlarına ulaşıldı…
Sonunda “Yanıltıldık, aldatıldık…” dediler… “PARDON” dediler…
“Peki ya ölenler, hastalananlar, çile çekenler, intihar edenler ne olacak? Onların güneşlerini, baharlarını, yaşamlarını çaldınız, yıllarca onları çoluğundan, çocuğundan ayırdınız…” Dedik…
Bizi duymadılar bile.
Bir taraftan da gariban halkı kazanmak için, seçimden seçime, sadaka paketleri, makarnalar, şekerler, pirinçler dağıttılar… Ve bütün bunları gözümüzün içine baka baka yaptılar…
Milli Eğitimi, yargıyı, meclisi, emniyeti, televizyonları, gazeteleri, muhalefeti ellerine geçirdiler…
KORKU İMPARATORLUĞU KURDULAR…
Yolsuzluk üstüne yolsuzluk yaptılar, hırsızlık üstüne hırsızlık yaptılar, su gibi yalan söylediler, gençlerimizin, kınalı fidanlarımızın ölümlerine sebep oldular…
Ne yasa tanıdılar, ne anayasa… Kanunları tüm dünyanın gözü önünde paspas gibi çiğnediler…
Referandumları, seçim sonuçlarını bile diledikleri gibi değiştirdiler…
Yıllardan beri uygulanan, kesinleşmiş kanunları görmezden geldiler… Bir anda mühürsüz zarfları ve oy pusulalarını geçerli saydılar…
Sonra da çıkıp, balkon konuşmaları yaptılar… Hem de daha oy sayımı devam ederken…
Ve bütün bu olup bitenleri şimdi koca koca PROF’lar, savcılar, yargıçlar, üniversiteler seyrediyorlar sadece…
Ne bir ses, ne bir nefes… Ne bir itiraz, ne bir tepki… Korku dağları bekliyor çünkü… Enselerinde iktidar… Demokles’in Kılıcı gibi tepelerinde sallanıyor…
Bu yasa dışı uygulamalar, manzaralar karşısında bazı dürüst vatandaşlarımızı ise bir karamsarlık, umutsuzluk sarmaya başladı, şöyle konuşuyorlar şimdi:
“Bu halk, bu iktidar, bu adamlar tepemizde olduğu sürece, biz ne seçim kazanırız, ne bu belalardan, soygunculardan, talancılardan kurtuluruz, ne de aydınlığa ulaşırız… Boşuna bu çabalar… Bu çırpınmalar… Boşuna bu mücadeleler…”
Ben de diyorum ki bu vatandaşlara: Bu düşünce biçimi zordan kaçıp, kolaya sığınmaktır… Vatan mücadelesini hafife almaktır…
Her gün egemen güçlerin baskısı altında kalan ve dizilerle, eğlence, izdivaç programları ile beyni uyuşturulan; “Referandum” demesini bile bilmeyen, beyni aç, karnı aç bu halkın verdiği “HAYIR” oyları aslında bir başarı sayılmalıdır…
Üstelik yerli, yabancı anket kuruluşlarının araştırmalarına göre gerçek rakamlar, bu sonuçların çok üstündedir…
Bu karamsar, umutsuz vatandaşlarımıza söyleyeceğim bir çift sözüm var:
Hiçbir koşul, Mustafa Kemal Atatürk’ün bulunduğu koşullardan daha ağır olamaz… Üstelik o, bu mücadeleyi sürdürürken, sırtında bir de “İdam Fermanı” taşıyordu…
O asla biz “Başaramayacağız, bu halkla hiçbir iş yapılmaz, yapılamaz” demedi… Sadece bir tek söz söyledi: “GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER…”
Evet, biz de aynen böyle diyoruz… Bugünküler de geldikleri gibi gidecekler…
Ama bir koşulla:
Her şeyden önce, 15 yıldır AKP’nin iktidarda kalmasını sağlayanları, yandaş muhalefeti, koltuk değneklerini temizlemek gerekiyor…
İşe Soros’un adamlarından, seçim üstüne seçim kaybedenlerden başlamak gerekiyor…
Ondan sonra arkası çorap söküğü gibi gelecektir…
KORKU İMPARATORLUĞUNUN YERİNE SEVGİ İMPARATORLUĞUNU KURANA DEK MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ…
YANİ, DİRENE, DİRENE KAZANACAĞIZ…