Referandum öncesi, Almanya ve Hollanda başta olmak üzere, AB üyesi ülkelerle ilişkilerimiz son derece gerilmişti. Referandum sonrası ilişkilerin yumuşaması bekleniyordu. Ancak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın referandum sonrası yaptığı sert açıklamalar AB ile olan ilişkilerimizin kolaylıkla düzelemeyeceğini gösteriyor.
Cumhurbaşkanı konuyu daha da ileriye götürüp “AB’ye üye olup olmayacağımız konusunu da referanduma götürürüz olur biter. Halkımız neye karar verirse o yolda yürürüz” diyerek bu konudaki görüşlerini ortaya koymuştur.
Hükümet kanadı ekonomi kurmayları ise açıklamalarında “AB ile olan ilişkilerimizi güçlendirmek gerekiyor” diyor.
AB üyesi ülkeler de Türkiye’ye karşı tutumlarını değiştirmiyor. Bu da sıkıntıların katlanarak artmasına neden oluyor.
Batı’dan kopacak mıyız?
AB ile ilişkilerimiz, siyasetten ekonomiye, çalışma hayatından turizme kadar bizim için hayati önem taşıyor. Özellikle, Batı yıllardır ülkemize turist göndermiyor. Türkiye’yi güvenli olmayan bir ülke olarak gösteriyor. Dayanışmayı da kendi birlikleri içinde yapıyor.
Hemen her konuda olduğu gibi AB ile olan ilişkilerimizin giderek gerginleşmesi turizmimizi de vuruyor.
Güney Ege Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (GETOB) Turizm Güncel’i kaynak göstererek İspanya ile ilgili bir yazı yayınladı. Yılın ilk 3 ayında İspanya’ya 15 milyon turistin geldiği bildirilen bu haberin içeriğine birlikte göz atalım:
Açıklanan verilere göre, mart ayında İspanya’ya giden ziyaretçi sayısı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 3.9 oranında artarak 5 milyon 821 bin olarak gerçekleşti. Bu ayda İspanya’ya en çok ziyaretçi gönderen ülke 1 milyon 421 binle İngiltere olurken, onu 910 binle Almanya, 469 binle İtalya ve 428 binle Fransa takip etti. Mart ayında İspanya’nın Almanya’dan aldığı ziyaretçi sayısında ise yüzde 9.2’lik düşüş yaşaması dikkat çekti.
Ocak-mart arasındaki 3 aylık dönemde ise hava yolu ile İspanya’ya giden ziyaretçi sayısı geçen yılın aynı dönemine göre ortalama yüzde 7.6 oranında artarak 15 milyon 236 bine yükseldi. Bu dönemde İspanya’ya gidenlerin 7 milyon 562 bini bütçeli, 7 milyon 673 bin ise geleneksel hava yollarını tercih etti.
Üç aylık dönemde İspanya’ya en çok ziyaretçi gönderen ülke 3 milyon 514 binle İngiltere olurken, onu 2 milyon 281 binle Almanya, 1 milyon 290 binle İtalya ve 1 milyon 143 binle Fransa izledi.
Batı’da Türkiye’nin görüntüsü de imajı da giderek yara alıyor. Terör, çevremizdeki savaş ve siyasi gerilim Avrupalı turistleri endişelendiriyor ve korkutuyor. Bir de buna Batı medyasına yansıyan olumsuz Türkiye yazıları ve görüntüleri eklenince işin şekli daha da değişiyor.
Biz, bu imajı nasıl silebiliriz? Turizmde eskiye nasıl dönebiliriz, bunların da hesabını yapmak durumundayız.
Dikkat edilecek olursa artık daha önce Türkiye’ye çok sayıda turist gönderen İngiltere, Almanya gibi ülkeler artık vatandaşlarını başka ülkelere yönlendiriyor. Yunanistan ve İspanya bu açıdan önemseniyor..
AB ülkeleri aynı zamanda Türkiye aleyhine de çalışıyor. PKK teröristlerine kucak açan, bizi ekonomik açıdan köşeye sıkıştırmak isteyen adı geçen ülkelerin de kendilerine çeki-düzen vermesi gerekiyor.
Ancak, her zaman söylediğimiz gibi sorunların çözümü meydan okumalarla gerçekleşmiyor. Daha yumuşak dil, daha olumlu yaklaşım ve akılcı politikalarla da hedeflere ulaşmak mümkündür.
Şimdi AB ile daha da sıkıntı yaşayabileceğimiz gündemde iki önemli konu var:
Birincisi AGİT’in referandum ile ilgili sonuç için hazırladığı raporda Türkiye aleyhinde cümleler kullanmış olmasıdır. Bu rapora başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere, bizi yönetenler büyük tepki gösterdiler.
İkinci konu ise idamların yeniden gündeme gelmesidir. Türkiye, AB ile ilişkilerinde idamı kaldırdığına dair belge imzalamış ve bunu da yürürlüğe koymuştu. Şimdi, AB’ye ve imzalanan belgeye rağmen idamın gündeme gelmesi de ilişkilerimizi daha da germektedir.
Bizi yönetenler haklı olarak “Bugüne kadar AB üyesi ülkeler bize verdikleri sözlerin hiç birini tutmadı. Bunları yeniden ele alacağız. Sözlerini tutarlarsa ne ala, yoksa kendileri bilir herkes yolunda gider” diyor.
Öyle görünüyor ki AB ile ilişkilerimiz konusundaki süreç daha sıkıntılarla sürdürülecektir.
Bunları niçin yazıyoruz ona gelelim:
Turizm sektörü hala Batı’dan umutlu görünüyor. Yapılan bazı toplantılarda içi boş sözler ediliyor, boş vaatlerde bulunuluyor. Bize yararı olmayan fuarlara katılmakla, anı fotoğrafları çektirip yayınlamakla da sektörü içinde bulunduğu sıkıntılardan kurtarmak mümkün değildir.
Bu koşullar içinde böylesine umutlu olmak, hayal kırıklığına neden olur. Bu anlayışla da AB ile olan ilişkilerimizi rayına oturtturamayız. Bu nedenle hesabı kitabı iyi yapıp, sektörü ayakta tutabilecek yeni önlemleri almak gerekiyor.
Bu konuda nasıl ve hangi önlemleri almak gerekiyor,bir başka yazımızda.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın