Referandumda “Anayasa değişikliğine” “EVET” diyenlerin oy dağılımına hiç baktınız mı?
Ben baktım…
Ve şu gerçeği gördüm:
İlkokul mezunu, ya da hiç eğitim almamış olanlarda “EVET” yüzde 70, “HAYIR” yüzde 30;
Ortaokul mezunlarında “EVET” yüzde 57, “HAYIR” yüzde 43;
Lise mezunlarında “EVET” yüzde 42, “HAYIR” yüzde 58;
Üniversite mezunlarında “EVET” yüzde 39, “HAYIR” yüzde 61…
“Evet” oyları, genellikle, kırsal kesimlerde ve eğitim – öğretim düzeyinin düşük olduğu bölgelerde artış gösteriyor…
15 yıldan beri bu böyle gelmiş, böyle gidiyor…
Çünkü onlar AKP için oy deposu, ekmek teknesi, geçim kaynağı…
Buralar, tarikat liderlerinin yönlendirmeleri ile yaşamlarını sürdüren vatandaşlarımızın çoğunlukta olduğu bölgelerdir…
2002 yılında AKP’nin iktidara gelmesi ile birlikte, ulusal konular ve tam bağımsızlık kavramı yavaş yavaş unutturulmaya başlandı… Bunun yerini neoliberal ideoloji, etnik ve dinsel temele dayanan politik uygulamalar aldı.
Eğitim, öğretim, uygarlaşma, medeni olma konuları bir tarafa atıldı…
Çünkü yobaz kesim, bilimden hiç hoşlanmaz. Bilimi, fenni sevmez. Örneğin Darvin’e inanmaz. Doğa yasalarını tanımaz. Depremleri bir takım gizli güçlerle açıklamaya çalışır…
Yobazlar, geçmişte neden Köy Enstitülerini kapatıp, köylünün eğitim ve öğretimini engellediler? Neden halkımızın okumasını istemediler? Neden onun bilinçlenmesine karşı çıktılar?
Ve günümüzde, çağdaş eğitim kurumları yerine neden durmadan Kuran kursları açıyorlar? Ve neden Milli Eğitimden, sağlıktan önce, en büyük bütçeyi diyanet işlerine ayırıyorlar? Binlerce öğretmen işsiz güçsüz gezerken…
Çünkü onlar yığınları ancak bir takım hurafelerle, boş inançlarla kendilerine bağlamakta, öteki dünya vaatleri ile üzerlerinde egemenlik kurarak, sömürebilmektedirler.
AKP, cahili cühelayı neden bu kadar çok seviyor, şimdi anladınız mı?
AKP’nin elinde üç güçlü saldırı silahı var bugün:
1-Büyük medya gücü 2-Din sömürüsü 3-Uçsuz bucaksız sermaye, para…
Sen halka ne anlatırsan anlat, ne dersen de, o, “Bu adam, Müslüman adam… Hırsızlık, yolsuzluk yapmaz…” diyor. Bir de üstüne üstlük evine bedava kömür, pirinç, nohut girince sevgisi, hayranlığı bir kat daha artıyor… Adamın adı “Hayırsever Müslüman”a çıkıyor…
Bu yöntemle yedi bin yıllık Türk geleneklerini, Türk kültürünü, Türk tarihini ARAPLAŞTIRMAK için ellerinden geleni artlarına koymuyorlar…
Ortada ne Cumhuriyet kaldı, ne Atatürk, ne Kurtuluş Savaşı, ne laiklik, ne demokrasi…
Çünkü uygarlığa, bilime karşı çıkmak ve yabancılarla ülkesi aleyhine işbirliği yapmak onların genel yapısında, mayasında vardır… İsrail ve ABD ile kurulan sıcak ilişkileri burada anlatmaya gerek yok…
Şeriatçı çeteler, her dönemde emperyalizmi dost, Kemalizm’i düşman bildiler…
Osmanlının son dönemlerinden bu yana, şeriatçı çeteler tarafından bu görev aksatılmadan günümüze değin eksiksiz yerine getirilmiştir.
Atatürk’ün kapıdan kovduğu Derviş Mehmet’ler, Derviş Vahdeti’iler, Vahdettin’ler, Sait Nursi’ler, Damat Ferit’ler bugün ülkemize bu kez de bacadan girdiler.
Şu anda yürürlükte olan demokrasi ise “İmamın demokrasisi”dir.
“Namı diğer”, yani öteki adıyla “ileri demokrasi“, daha açık söylersek, “İslamcı faşizm…”
İmamın demokrasisinde muhalefet yoktur. Eleştiri, hak arama yoktur. Hele hele grev, boykot, yürüyüş hiç yoktur. Peki, ne vardır?
Biat vardır. Kulluk, kölelik vardır. İtaat vardır. Yalakalık vardır.
Adama diyoruz ki:
Seçim kanunun 101. ve 98. Maddelerindeki hükmü ayaklar altına aldınız, paspas gibi çiğnediniz… Mühürsüz zarfları ve oyları, sayım yapılırken geçerli saydınız… Bu suçtur…
2017 Referandum seçiminde büyük bir haksızlık, hukuksuzluk vardır… Ve bunu sadece biz değil, tüm dünya söylüyor… Düzeltin…
Ama onlar bizi “kös dinler gibi” dinliyorlar… Gündeme bile almıyorlar… Çünkü işlerine böyle geliyor…
Biz de diyoruz ki onlara:
Gerekirse yeniden Samsun’a çıkarız. Gerekirse Erzurum, Sivas kongrelerini yeniden yaparız. Amasya Genelgesi’ni yeniden yazarız.
Ne demişti o genelgede Mustafa Kemal Atatürk:
“1.Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir.
2.İstanbul hükümeti aldığı sorumluluğun gereğini yerine getirememektedir. Bu durum milletimizi yok olmuş gösteriyor.
3.Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır…”
BİR KEZ DAHA YİNELEYELİM: MİLLETİN BAĞIMSIZLIĞINI, YİNE MİLLETİN AZİM VE KARARI KURTARACAKTIR…”
BİLMEM, ANLATABİLDİK Mİ?
Bir yanıt yazın