Referandumla ilgili AGİT’in raporunun içeriğine baktığımızda bu raporun başımızı çok ağrıtabileceği ortaya çıkıyor. Raporda çok ağır suçlamalar var. Her ne kadar AGİT raporu için Cumhurbaşkanı çok sert açıklamalarda bulunduysa da, Batı ile olan ilişkilerimi açısından bunun önemli olduğu görüşündeyiz.
Öncelikle söylemek istediklerimize gelince:
AGİT heyetini referandum için biz çağırdık. AGİT’in kurucu üyesiyiz. Bugüne kadar yapılan seçim ve referandumlarda da AGİT raporlar hazırladı. Ancak, heyetin bu referandumdaki raporunun çok farklı olduğunu da görmekteyiz.
“Hayır” cephesinin itirazları var. Bu itirazlar YSK tarafından reddedildi. Hukuki süreç de başlatılacak. Biz, hesaplaşmanın hukuk kuralları içinde olmasından yanayız. Hak arama yeri sokaklar, meydanlar olmamalıdır. Zaten AGİT’in raporu, “hayır” cephesinin itirazlarına hak verir nitelikler taşıyor.
AGİT heyeti içinde PKK ve PYD yandaşlarının olduğu da iddia ediliyor. Gelen heyetten bir tanesine bile itiraz edilmedi. Rapor sonrası yapılan itirazlar ne değiştirir bunu bilemiyoruz.
Ancak, raporun ana hatlarına baktığımızda ortaya çıkan tablonun yanlış olmadığını da görmekteyiz. Dilerseniz bu raporun ana hatlarına birlikte göz atalım:
* Medyada tek bir tarafın baskın şekilde yer alması ve medyaya yönelik kısıtlamalar seçmenlerin çoğulcu fikirlere erişimini azaltmıştır.
* Yüksek Seçim Kurulu (YSK) sürecin bazı yönlerine yönelik düzenlemeler yapmış ve talimatlar vermiş olsa da yasal çerçeve gerçekten demokratik bir referandum gerçekleştirmek için yetersiz kalmıştır.
* Anayasanın 72 maddesini etkileyen 18 maddelik anayasa değişikliği teklifi, referandumla ilgili uluslararası iyi uygulamalara aykırı şekilde tek bir paket halinde oylanmıştır.
* Sandık Kurullarında siyasi partilerin temsili tümüyle dengeli olmamıştır.
* Kampanya çerçevesi kısıtlayıcıydı ve çok sayıda mahalli yetkilinin yanı sıra cumhurbaşkanı ve birtakım ileri gelen devlet yetkililerinin “Evet” kampanyasına etkin katılımı nedeniyle kampanya dengesiz olmuştur. AGİT/DKİHB SRGH kamu kaynaklarının kötüye kullanımının yanı sıra, birtakım partilerin ve sivil toplum örgütlerinin “Hayır” kampanyasını destekleyen çabalarının engellendiği de gözlemlemiştir. Kampanya dili birtakım üst düzey yetkililerin “Hayır” destekçilerini terörist destekçileri ile bir tutması ile lekelenmiştir. “Hayır” destekçileri kampanya faaliyetleri sırasında çok sayıda durumda polis müdahaleleri ve şiddet içeren saldırılar ile karşı karşıya kalmışlardır. Bu ihlaller kampanyalarda özgürlük ve eşitlikle ilgili AGİT taahhütlerine, Avrupa Konseyi standartlarına ve diğer uluslararası yükümlülüklere aykırıdır.
* YSK günün geç saatlerinde oy pusulalarının geçerliliği kriterlerini ciddi şekilde etkileyen talimatlar yayınlamış ve yasaya aykırı biçimde önemli bir güvenlik tedbirini ortadan kaldırmıştır.
* Referandum yasal çerçevesi demokratik bir referandum gerçekleştirmek için yeterli değildir.
* Seçimle ilgili kanunlarda kalıcı değişiklik yapan iki olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesinin kabulü olağanüstü halin gereklerinin ötesine geçmiştir. Konu hakkında anayasa hükmü bulunmasına rağmen, YSK bu yasa değişikliklerinin derhal uygulanabilir olmasına karar vermiştir. Buna ek olarak, Meclis’in CHP’li üyeleri tarafından yapılan başvurularla ilgili olarak, Anayasa Mahkemesi olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerine karşı yapılan başvurular konusunda yargılama yetkisi olmadığına karar vermiştir, böylelikle referandumla ilgili kanun hükmünde kararnamelere yönelik itirazları etkili bir şekilde engellemiştir.
* Anayasa ve ilgili mevzuat tarafından gereğinden fazla sınırlandırılan ifade, toplanma ve örgütlenme temel özgürlükleri olağanüstü hal altında olağandışı yetkilerin kullanımı ile demokratik bir referandum yapılmasını engelleyecek şekilde daha da kısıtlanmıştır. Buna il valilerinin olağanüstü hal kapsamında kendilerine sağlanan yetkileri seyahat, örgütlenme, toplanma ve ifade özgürlüklerini kısıtlamak için kullanması da dahildir.
* Mevzuat, uluslararası iyi uygulamalar tarafından tavsiye edildiği şekilde, önerilen anayasa değişikliklerinin taraftarları ve aleyhtarlarının referandum idaresinde dengeli temsilinin imkanını öngörmemektedir.
* Kampanya eşit şartlarda faaliyet alanının yokluğu ile karakterize olmuştur. Belirgin şekilde daha görünür olan “Evet” kampanyası iktidar partisi AKP ve belirli bir noktaya kadar MHP tarafından yönetilmiş, Başbakan ve anayasal olarak partilerden bağımsız olması ve görevini tarafsız şekilde yerine getirmesi gereken Cumhurbaşkanı da dahil olmak üzere bazı ileri gelen ulusal düzeyde kamu görevlileri ve çok sayıda daha alt kademedeki kamu görevlileri tarafından desteklenmiştir. Bu durumlar, AGİT 1990 Kopenhag Belgesi’nin 5.4 sayılı paragrafına aykırı şekilde, parti ve devlet arasındaki çizginin belirsizleşmesine sebep olmuştur. AGİT/DKİHB SRGH tarafından kamu kaynaklarının kötüye kullanımına dair durumlar ülke çapında gözlemlenmiş ve medyada geniş şekilde yer almıştır
* “Hayır” kampanyası destekçileri kampanya yapma özgürlükleri ile ilgili birtakım usulsüz kısıtlamalarla karşı karşıya kalmışlardır.
* Anayasa ifade özgürlüğü hakkı tanımakta, fakat aşırı sınırlandırmalar da içermektedir ve Terörle Mücadele Kanunu’nda, Ceza Kanunu’nda, Basın Kanunu’nda ve diğer mevzuatta yer alan daha öte kısıtlamalara da izin vermektedir. Hükümlerdeki belirsizlikler sıklıkla gazeteciler aleyhindeki adli kovuşturmalar ve hapsedilmeleri için gerekçe olarak kullanılmaktadır.
* Medya ortamı genellikle kamu ihalelerine bel bağlayan ticari şirket gruplarının sahip olduğu kuruluşların hâkimiyetindedir.
* Yasal çerçeve kampanyanın ‘Evet’ ve ‘Hayır’ tarafları için eşit erişim sağlamamaktadır; ne seçimlere katılma yeterliliğine sahip siyasi partilerin medyaya eşit erişimlerini güvence altına almakta, ne de tarafsız yayıncılık sağlamaktadır. Yasa kampanya süresince bedelli siyasi reklam olanağı sağlamaktadır ama kampanya masraflarına ilişkin sınırlandırmaların yokluğu, partilerin seçmenlere ulaşmada eşit olmayan fırsatlara sahip olmalarına sebep olmaktadır.
* YSK referandum günü sandık kurulu tarafından uygun bir şekilde mühürlenmeyen oy pusulalarının geçerli ve sandık kurulu tarafından mühürlenmeyen oy pusulalarının geçerli kabul edileceği yönünde iki talimat yayınlamıştır, ikinci talimat bazı sandık kurulları tarafından oyların sayımı başladıktan sonra yayınlanmıştır. Bu talimatlar önemli bir güvenlik tedbirini ortadan kaldırmıştır ve bu türdeki oy pusulalarının açık bir şekilde geçersiz kabul edileceğini öngören yasaya aykırıdır. YSK bu talimattan etkilenen oy pusulası sayısı sağlayamamıştır ve partiler tarafından atanan sandık kuruları üyeleri sandık sonuç tutanaklarını imzaladığı için konunun kapandığını belirtmiştir; YSK kararını temyiz olanağı mevcut değildir.”
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
Yazıları posta kutunda oku