Karanlık bir dönemden geçiyoruz…
Karanlık bir iktidar… Karanlık yöntemlerle yeniden bir seçim kazandı… Seçimde ne ararsan var, demokrasiden gayrı… Hırsızlık, sahtekârlık, kan, kavga, baskı, hile – hurda…
AKP, sandıktan çıkabilmek için her yola başvurdu… Hem de başvurmak zorunda… O, kaybederse sonunun nereye varacağının bilincinde çünkü.
İktidarını sürdürme, iktidarda kalma uğruna tüm dünyanın gözü önünde yasaları çiğnedi… Hem de pas pas gibi… Buldozer gibi ezip geçti…
Ama Şunu biliyoruz artık: Halkımızın yarısından çoğu Cumhuriyetine, vatanına sahip çıktı… Atatürk’üne sahip çıktı… Her çeşit engele, baskıya tehdide rağmen “HAYIR” dedi.
Ortaçağ kalıntısı, çağ dışı yaratıklara “Ayağını denk al, artık bu ülkede dilediğin gibi at koşturamazsın, bundan sonra karşında bizi bulacaksın” dedi…
Bazen düşünüyorum: Geçmişte Bir tek mühürsüz oy çıktı diye seçimi iptal eden AKP iktidarı, böyle bir kanunsuzluk, YSK Başkanı tarafından kendisine yapılsaydı, kanun açık açık çiğnenseydi, ne olurdu acaba?
Ortaya çıkacak yaptırımları, olayları, olguları, tutuklamaları hayal bile edemiyorum… Şimdi oturmuş, pişkin pişkin , olup bitenleri seyrediyorlar…
Bu konuda hiçbir önlem alınmayacağı “Atı alan Üsküdar’ı geçti”, “Sür eşeğini Niğde’ye” sözleriyle ortaya kondu zaten…
Ama bir kez daha üstüne basa basa, altını çize çize, şu gerçeği yineleyelim:
BİZ KAYBETMEDİK… BİZ YENİLMEDİK…
Kendileri kaybettiler… Vee bundan böyle rahat hareket edemeyecekler, dilediklerini yapamayacaklar…
ÇÜNKÜ DİKEN ÜSTÜNE OTURDULAR…
Çünkü eski kanunsuzluklarına, kocaman, bir yeni kanunsuzluk daha eklediler… Bu bataklıktan kurtulmak için çok çırpınacaklar, çok çaba gösterecekler, belki de çok kişinin canını yakacaklar…
Ama nafile… Ama boşuna çabalar bunlar…
Yabancı anket şirketleri, “EVET” oylarının gerçekte yüzde 44’ler civarında olduğunu söylüyor… Yani yüzde 57 civarında “HAYIR” diyen bir vatandaş topluluğunun gözü artık üzerinizde…
Bu çoğunluk rüyalarınıza girecek… Rahat nefes alamayacaksınız… Yüce divan kâbusları göreceksiniz…
Ne demiş atalarımız? “Keser döner, sap döner, gün gelir hesap döner…”
Vatanseverlere bundan böyle büyük görevler düşüyor… Geçmişte yapılan hatalardan dersler çıkarıp, yeni önlemler almak…
Nedir bu önlemler?
Her şeyden önce muhalefet cephesi içindeki yandaş kadroların, gizli Atatürk ve 1923 Devrimi düşmanlarının temizlenmesi…
Bu saatten sonra artık, sapına kadar Atatürkçü, “Tam bağımsızlıkçı”, gerçek demokrasi yanlısı vatanseverler iş başına getirilmelidir…
Bu millet bugüne değin ne çektiyse, “Sol gösterip, sağ vuran” yüzde 10’luk hainler çetesinden çekti…
Son zamanlarda siz, hiç, bir işçi hareketi, bir direniş, bir grev gördünüz mü?
Hayır, görmedik… Neden?
Çünkü onlar da araziye uydular… Onlar da yandaşlığı seçtiler ve kuzu kuzu, kendilerine verilen emirlere kayıtsız şartsız itaat ediyorlar…
Şimdi, yurtsever, halktan yana, işçiden yana, kanunsuzlukların karşısında dimdik duran gerçek Vatansever sendikacılara sesleniyorum:
“Sendikalarınıza sahip çıkın… Renk değiştirin… Kabuk değiştirin… “SARI”YI silip, atın kuruluşlarınızdan… Sarı sendikacılığa son verin…”
Türkiye’nin meslek odaları, Hukuk fakülteleri, bilim kurumları, namuslu profesörleri, bilim adamları, çıkarlarınız için susmayı, başınızı öne eğmeyi, kula kulluk etmeyi bırakın artık…
Haksızlıklar, hukuksuzluklar, kanunsuzluklar karşısında sesinizi yükseltin… Örneğin, şu son YSK harekâtı karşısında neden “Dut yemiş bülbüllere” döndünüz? Neden sesiniz, soluğunuz kesildi?
Kişiliğinizi ayaklar altına almayın… Halkınıza gerçekleri, doğruları söyleyin…
ADAM OLUN…
Hoca olun, kılavuz olun, aydınlanma savaşçısı olun… Ne demiş büyük şair Nazım Hikmet?
“Alçaklığın, hainliğin, ikiyüzlülüğün, puştluğun, kısacası cümle kokuşmuşluğun at oynattığı bir dönemde yaşamdan zevk alabilmek ancak zayıfların bahtiyarlığıdır.
Esas olan sadece yaşamak değil, insana yakışır şekilde ve onurlu yaşamaktır. Teslim olmadan, boyun eğmeden, sürünmeden, el etek öpmeden yaşamaktır…”
Bir kez daha vurguluyorum: Biz, siz olsanız da olmasanız da Atatürk’ün izinde, aydınlık bir Türkiye’yi inşa etmek için, daha bilenmiş olarak, daha güçlü yolumuza devam edeceğiz..
İstiyoruz ki çorbada sizin de tuzunuz bulunsun… Gelecekte, çocuklarınızın, torunlarınızın yüzüne utanmadan bakabilmenizin tek çözümü, tek koşulu budur çünkü…
Bir yanıt yazın