Uğur Dündar’ın sunduğu Halk Arenası programına katılan CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş neden HAYIR denilmesi gerektiğini çok güzel akıcı bir dille anlattı.
Yeni Anayasanın yürürlüğe sokulmak istenmesinin iki temel nedeni olduğunu söyleyen Yarkadaş,
“Bunun birincisi bütün yetkiyi bir kişiye vermek, ikincisi de hiçbir zaman yargılanmayacakları bir düzen inşa etme hayalidir.” dedi.
Bunu nasıl yapacaklarını şu sözlerle anlattı.
Tek adama yani başkana bakanlar kurulunu atama yetkisi, Cumhurbaşkanı yardımcılarını atama yetkisi veriyorlar.
Atanan bakanların da dokunulmazlık kazanmasını sağlıyorlar.
Şimdi düşünün seçilmemiş bazı bakanlar olacak, seçilmemiş Cumhurbaşkanı yardımcıları olacak, bunlar başkanın keyfine göre atanacaklar.
Hiçbir liyakata bakılmayacak ve bunlar dokunulmazlık zırhına da kavuşacaklar.
Yani bunun amacı 15 yılda o kadar suç işlediler ki 16 Nisan’da sandıklardan “Evet” oyu çıkartarak bunların hepsinin üstüne sünger çekmek istiyorlar. Aslında meselenin özeti de budur. ” dedi.
Başkanlık sistemi ile Milletvekillerinin hiçbir etkisinin kalmayacağını ve vekillerin kendisini seçen halkın haklarını koruyamaz hale geleceğine değinen Yarkadaş,
“Milletvekilleri artık gensoru veremeyecek.
Bir bakan suç işlediğinde milletvekilleri bunun için soru bile soramayacak.
Soru önergesi diye bir şey olmayacak.
Ancak lütfederlerse cevap verecekler.
Kimse suç işleyen bakanı sorgulayamayacak.
Bu bir felakettir.” dedi.
***
Ülkemizin, çocuklarımızın geleceklerini ilgilendiren bu çok önemli konuyu ben de duayen hukukçularımızdan dikkatle dinlemekteyim.
Başkanlık veya Cumhur Başkanlığı Hükümet Sistemi denilen değişiklikte seçilen başkan, Kamu Tüzel Kişilerini belirleyebilecek.
Kısacası Türkiye’yi bir şirket gibi padişahlarda bile olmayan yetkilerle yönetecek.
Bir ülkeyi kayıtsız şartsız tek kişinin iradesine teslim etmenin adı diktatörlüktür.
Partisinin mutlak lideri, ordunun başkomutanı, başbakan olacak velhasıl, hâkim, savcı her şey kendisine bağlı olacak.
Çünkü atamaları kendisi yapacak.
Yani bir çeşit her birey onun tebası olacak.
Erdoğan’ın yapmak istediği de budur.
Bu durumda demokrasiden asla söz edilemez.
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan “ başkanlık anayasası”nda Cumhurbaşkanının Meclisi fesih yetkisi olmadığını savunarak, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğluna seslendi.
Ey Kılıçdaroğlu, sen bunu ispat edersen ben cumhurbaşkanlığından istifa edeceğim.”
“Cumhurbaşkanı’nın Meclis’i fesih yetkisi yok, tamamen yalan.
“Biz rabbimize hamdolsun, yalandan her zaman kaçındık.”
“Çünkü yalanın üstünde daha büyük vebal yoktur” dedi.
Şeytan bu derler ya, işte bu sözlerinden sonra aklıma hemen GEZİ olayları geldi.
O zamanlar Kabataş’ta benim hamile gelinime saldırdılar.
Üzerine işediler demişti.
Sonra Gezi olaylarında polisin gazından camiye sığınan gençler için “camide içki içtiler ”demişti.
Bu olayları tüm mitinglerde ballandıra, ballandıra üzerine hayali sözler ekleyerek anlatmıştı.
Sonra ne oldu?
Kocaman bir fos çıktı.
Ha, pardon ben sayın cumhurbaşkanına yalancı filan demek istemedim, yanlış anlaşılmasın…
Cumhurbaşkanımızı kandırmışlardı (!)
Sanıyorum bu anayasayı hazırlayanlar da kandırmaya çalışıyorlar.
Çünkü AKP’nin referandum kitapçığındaki 18. bölümde yer alan “Cumhurbaşkanı veya Meclis birbirlerini fesh edebilirler mi” başlığı altında şu ifadeler yer alıyor:
“Fesih yetkisi, yeni sistemde seçimlerin karşılıklı olarak yenilenmesi yoluyla gerçekleşebilecektir. TBMM 3/5 çoğunlukla, Cumhurbaşkanı da dilediği zaman bu yetkiyi tek başına kullanabilir.”
Tünay Süer
28 Mart 2017
Bir yanıt yazın