Dikkat edilecek olursa iç ve dış düşmanlar, Türkiye’nin en sıkıntılı olduğu dönemlerde ortaya çıkıyor ve eteklerindeki taşları dökmeye başlıyor. Suriye ve içinde bulunduğumuz coğrafyada ortaya çıkan olaylar Türkiye açısından sıkıntılarla dolu. Hava puslu ve bulanık. İşte, Türkiye’yi iyice köşeye sıkıştırmak isteyenlerin beklediği bir konumdayız.
Bunu neden mi yazıyoruz?
Özellikle Kuzey Irak’taki Peşmergebaşı Barzani, bölgede kurmayı planladığı Bağımsız Kürt Devleti için Türkiye’nin böyle sıkıntılı dönemlerini hep beklemiştir. Kerkük’ü bir oldu-bitti ile Kürt kenti yapıp, Kuzey Irak’ta bağımsızlık için bir referanduma gideceğini açıklayan Barzani bugünlerde düğmeye basmak için gün sayıyor.
Irak’ın işgalinden sonra bölgede palazlanan, İsrail’in de desteğini alan Barzani, yıllardır “Bağımsızlık” ateşi içinde yanıyor. Fırsat buldukça da “Bağımsızlığımız ilen etmek için sabırsızlanıyorum” diyor. Kuzey ırak’ın yapısını değiştiren, Türkmen nüfusunu ortadan kaldırmak için yıllardır çalışma gösteren Barzani, bu konuda son adımlarını da atmaya çalışıyor.
Gelişen haberin içeriğine birlikte göz atalım:
ABD-İsrail destekli Peşmerge lideri Mesut Barzani, Irak’ın kuzeyinde bağımsızlık ilan etmek için artık gün sayıyor. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani, ABD’de yayın yapan bir medya kuruluşuna verdiği röportajda Irak’ta yaşayan Kürtlerin bağımsızlık için referanduma gideceğini, referandumun da 2017 yılı içerisinde kesinlikle yapılacağını söyledi.
Referandumdan bağımsızlık sonucunun çıkması halinde hemen bağımsızlık ilan etmek zorunda olmadıklarını ifade eden Neçirvan Barzani, birleşik Irak diye bir şeyden söz etmenin artık mümkün olmadığını belirtti. Peşmerge lideri Mesut Barzani de Irak eski Başbakanı Nuri el Maliki’nin yeniden başbakan olması durumunda bağımsızlık ilan edeceklerini açıklamıştı.
“Maliki hükümetinin yönettiği bir Irak’ın içinde kalmayacaklarını” belirten Mesut Barzani, “Iraklılar ortaklık kurmakta başarısız oldular, en iyisi iki iyi komşu olmaktır” demişti.
Bağımsızlık ilanı için uygun zamanı kollayan Yahudi asıllı olduğu bilinen Mesut Barzani, bir yandan da bölgede topraklarını genişletme çabası içerisinde. Terör örgütü DEAŞ’ın Musul işgali en çok Barzani’ye yaradı. Terör örgütü DEAŞ’tan alınan yerler Barzani kontrolüne bırakıldı. Böylece DEAŞ ile mücadele bahanesiyle Peşmerge toprakları yaklaşık yüzde 30 oranında arttı.
Peşmerge liderinin son zamanlardaki en kritik hamlesi ise Türkmen kenti Kerkük üzerine oldu. Merkezi Irak hükümetinin kontrolünde olması gereken Kerkük’e Peşmerge bayrağı çekildi. Uzun süredir kentin kontrolünü fiilen elinde tutan Barzani böylece işgalini resmileştirme yönünde adım atmış oldu.
Kentte dikkat çekici bir gelişme de Kerkük Valisi Necmeddin Kerim’den geldi. Kamu binalarına Peşmerge bayrağı asılması talimatı veren Vali Kerim, Kürtçeyi de zorunlu hale getirdi. Kerim, “Kentteki tüm resmi yazışmaların bundan sonra Arapça ve Kürtçe olarak yapılması kararı aldık. Bu karar Irak anayasasına göre alınmıştır” açıklamasında bulundu.
Irak Türkmen Cephesi (ITC) Başkanı Erşet Salihi ise Kerkük Valisi Necmeddin Kerim’in kamu binalarına Kürdistan bayrağının asılması talimatına tepki göstererek, “Kerkük Valisi, Türkmenlerin göz bebeği ve Türk şehri olan Kerkük’e Kürdistan bayrağını diktirerek ateşle oynuyor ve kentte kardeş kavgası çıkarmak istiyor” şeklinde tepkilerini dile getirmişti.
Şu anda tüm bu oldu-bittiler karşısında sesimizi çıkaramıyoruz. Kerkük Türkmenlerinin çığlıklarını duymuyoruz. Türk ve Türkiye düşmanı Barzani, bölgede istediği gibi at oynatabiliyor.
Irak’ın kuzeyinde son aşamaya gelen bağımsız bir Peşmerge devleti oluşturma çabasını bir benzeri de Suriye’nin kuzeyinde başlatıldı. Suriye’nin kuzeyinde de tıpkı Irak’ın kuzeyinde olduğu gibi terör örgütü PYD-YPG kontrolünde bir terör devletçiği oluşturulmak isteniyor. Bu yöndeki çabaların başını da ABD, Rusya ve Almanya çekiyor.
Zaten uygulanmaya konulan plan içinde Kuzey Irak ve Kuzey Suriye bulunuyor. Amerika ve Rusya’nın Suriye’de de Kuzey Irak modeli bir kanton oluşturmak için PYD’yi boşuna mı korumaya aldı? Açıkça görünüyor ki, dış güçler bölgede eninde sonunda Bağımsız bir Kürt Devleti’ni kurduracaklar.
ABD, terör örgütü PYD’nin askeri kolu olan YPG güçlerini; taktik zırhlı araçların yanı sıra lazer güdümlü anti tank füzesi javelin ve yerden havaya atış yapan Stinger füzesi ile donattı. Bu ağır silahların ileride Türkiye’ye karşı kullanılması potansiyeli taşıması, Ankara’da ciddi bir rahatsızlığa neden oldu.
El Bab operasyonunda Türkiye ile askeri ittifak görüntüsü veren Rusya da Münbiç ve Afrin’de PYD ile askerlerine YPG arması taktıracak yakın bir ilişki içine girdi. Alman Hükümeti de, El Bab operasyonu sırasında hasar gören tanklar için gereken savunma sistemlerinin Türkiye’ye satışına yasak getirdi.
Bu tür yazılarımızın sonunda hep söylediğimiz şu olmaktadır:
Müttefiklik ve dostluklar, çıkar ilişkileri ortaya geldiğinde buhar oluyor. Her ülke kendi çıkarı doğrultusunda adım atmaktan kaçınmıyor. Bu nedenle hiç kimseye güvenmemek gerekiyor. Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur. Son gelişen olaylara baktığımızda bunu daha açık ve net görebilmekteyiz.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın