Sandıktan “Evet” Çıkarsa Türkiye’de Neler Olur?

Şimdiden çevremizi AK TROLLER sardı… Üstümüze üstümüze geliyorlar…

Toplantılarımızı yasaklıyorlar… Konuşmalarımızı engelliyorlar… Stantlarımıza, masalarımıza saldırıyorlar…

Işıklarımızı söndürüyorlar… Gündüzümüzü geceye dönüştürmeye uğraşıyorlar…

Korkuyla, baskıyla, tehditle, şantajla özgürlük ve demokrasi mücadelemizi durdurmaya, yollarımıza engeller çıkarmaya çalışıyorlar…

Daha olmadı, gidip, sudan sebeplerle insanlarımızı savcılığa şikâyet ediyorlar… Savcılar da dava açıyor… Bu nedenle, bir ayağımız emniyette, bir ayağımız yargıda…

Almanyalı Hitler, İtalyan Mussolini, İspanyol Franco, Filipinli Marcos döneminde faşizme giden yolda nasıl bir yöntem izlendi ise aynı yöntem bugün ülkemizde de izleniyor… Ve işin daha garip olanı, koyu bir Katolik olan Franco durmadan, halktan çok çocuk yapmasını istemişti bir zamanlar… Benzerliğe bakın…

Peki, korkutabiliyorlar mı bizi? Sindirebiliyorlar mı?

Yolumuzdan döndürebiliyorlar mı? Ya da Döndürebilirler mi?

Vahdettinler, Damat Feritler, Derviş Mehmetler Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü yolundan çevirebildiler mi?

  1. Filo’yu kıble bilip, ona secde edenler Deniz’leri, Mahir’leri engelleyebildiler mi? Vatanseverlik duygularını yok edebildiler mi?

Onlar, “Tam bağımsız ve gerçekten demokratik bir Türkiye uğruna” darağacında can vermeyi bile göze aldılar… Nice fidanlar bu yolda yaşamını yitirdi…

Bunlar boş, nafile çabalardır… Ama bir gerçek var… Şunu vurgulamamız gerekiyor şimdi:

Şu günlerde, Parlamento halen işlevini yitirmemişken, milletvekilleri görevlerini sürdürüyorken, sayıları çok az da olsa yurtsever savcılar, yargıçlar, emniyet çalışanları “TEK ADAM YÖNETİ”MİNE bağlanmamışken, bugün bu saldırılar, engellemeler oluyorsa, yarın sandıktan “Evet” çıkarsa neler yapmaz bu yandaş güruhu…

Sizce sevgili vatanımızı nasıl bir gelecek beklemektedir? Ne dersiniz? Hiç düşündünüz mü? Ayrıntıya hiç girmeden, bu soruya yalın bir dille hemen yanıt vereyim:

Öyle bir döneme gireceğiz ki…

Bir kişi senden hoşlanmıyor mu, senden gıcık mı kapıyor, gidecek savcıya “Bu adam büyüklerimize, Cumhurbaşkanımıza hakaret etti” diye şikâyet edecektir…

İşte o zaman, “Yandı gülüm keten helva…”

Komşu komşudan, arkadaş arkadaştan, kardeş kardeşten korkar, duruma gelecek, adım atmaya çekinecektir…

İşte o zaman, yasama, yürütme, yargı tek elde toplanacak, Atamıza verilmeyen yetkiler, tek adama verilecek, Türkiye’de ne laiklik kalacak, ne parlamenter sistem, ne ulus, ne üniter devlet, ne Başbakan, ne hükümet, ne yasama, ne yürütme…

Oysa demokrasinin bir ülkede yaşaması yasama, yürütme, yargı organlarının ayrı ayrı görev yapmasına bağlıdır. Bunlar bağımsızlıklarını yitirdikleri anda demokrasinin yerini otokrasi, dikta rejimi alır…

Bunlar işlevlerini yitirdikleri anda, ne basın kalır, ne medya… Konuşanları, yazanları, eleştirenleri alıp, dört duvar arasına atarlar…

Bugün tutuklu gazeteci sayısı 156 ise, o zaman bu sayı 356 olur, 456 olur…

İşte o zaman, Türkiye Libya’ya, Irak’a, Suriye’ye benzeyecek, Yugoslavya’ya, Afganistan’a dönecektir…

Din, mezhep, ırk ve köken temelinde kavgalar çıkacak, ülke eyaletlere bölünecektir…

İran’da olduğu gibi bir sabah kalkıp bakacağız ki, tek bir kararnameyle tüm kadınlar, kara, kapkara çarşaflara bürünmüş, peçeler takmış, başı türbansız kimse kalmamış…

Bir sabah kalkıp bakacağız ki, sanki hiç işsizimiz, yoksulumuz yokmuş gibi, her yer güllük gülistanlıkmış gibi, bir günde, 4 milyon Suriyeli, tek kararnameyle vatandaşımız olmuş…

Ve sonunda olaylar çıkacak… “Olayların üstesinden daha iyi gelmek bahanesiyle” de ülkeyi eyaletlere bölüp, oralara bağımsız yöneticiler atayacaklardır…

Daha sonra da yandaş gazeteci Abdurrahman Dilipak’ın yazdığı gibi, RTE önce Cumhurbaşkanı, sonra da halifeliğini ilan edecektir…

Yani özetin özeti, bu sistemle Türkiye’nin sonu felaket olacaktır…

Bir yanda mülteciler, bir yanda Kürtler, bir yanda Türkler, bir yanda Aleviler, Sünniler… Suriyeli vatandaşlar da zamanla tıpkı PKK’lılar gibi toprak ve hak talebinde bulunacaklardır.

Tıpkı Ortadoğu’daki gibi kan gövdeyi götürecek, canlı – cansız bombalar, kendilerini patlatacaklardır…

Biz bütün bu Cumhuriyet, Atatürk düşmanı kalkışmanın “HAYIR” oyları ile sandıktan döneceğine inanıyoruz… Tabii işin içine ayak oyunları, bilgisayar hileleri girmezse… Bu konuda herkesi uyanık ve dikkatli olmaya davet ediyoruz…

Ama… Sandıktan “Evet” çıkarsa, daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, bu, dünyanın sonu demek değildir…

Halkımız, bir 1923 şahlanışı yaşamıştır… Dört devrim görmüştür… Nice faşist iktidarları tarihin mezarlığına gömmesini bilmiştir… Hepsinden önemlisi laik, çağdaş, uygar bir hayat deneyimi ve kazanımları vardır… Bu hayat tarzını kolay kolay terk etmek istemez… Onu Arap ülkelerinden ayıran en büyük özelliği budur… Halkın bir kesimi, (yüzde 25 – 30 civarında) bir koyun sürüsü görümü gösterse de büyük çoğunluğu rejime ve Atatürk’e bağlıdır…

ONUN İÇİN SANDIKTAN “Evet” DE ÇIKSA MÜCADELEMİZ DEVAM EDECEKTİR…

(alieralp37@gmail.com)

Mustafa Kemal Atatürk

Yorumlar

  1. COSKUN avatarı
    COSKUN

    KARSILIK VERIP KENDINIZI SAVUNMAZSANIZ..EZILIRSINIZ HER ZAMAN. ATIN TOKADI GEREGINCE…

  2. Gamze Okur avatarı
    Gamze Okur

    Kalemine yüreğine sağlık Sevgili Ali Eralp…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir