Hollanda, 1600’lerin başında, Doğu Hindistan ticaretinin patlaması ile altın çağını yaşıyordu. Hindistan’a yapılan, ticari bir yolculuk, tüccarlara %400 yakın, kar elde etme imkânı sağlıyordu. Yeni varlık sahibi olan bu tüccar sınıfı, zenginliklerini çiçek bahçeleri ile çevrelenmiş lüks malikâneler inşa ederek gösteriyorlardı. O zamanın en önemli itibar göstergesi de lale bahçeleri olmuştur.
Lale soğanlarına olan ilgili ve talep de çok hızlı bir şekilde artmıştır. Fiyatları, renklerine göre değişiklik göstermiş ve en değerli soğanlar, “parçalı virüs” ile enfekte olanlar olmuştur. Bu virüs sayesinde lale yaprakları birden çok renk sergileme özelliği kazanmıştır.
1634 senesinde, Fransız spekülatörlerin de katılımı ile fiyat artışı hızla artmaya devam etmiştir. O kadar popüler hale gelmiştir ki, üretici ve alıcılar arasında, henüz yetişmemiş lale soğanları için birçok kontratlar imzalanmıştır. Ve bu kontratlar da, daha yüksek fiyatlarla borsalarda elde değiştirmeye başlamıştır.
Spekülatif lale çılgınlığı 1636-37 senelerinde doruğa ulaşmıştır. Balonun en üst seviyelerinde, bir lale soğanı karşılığı, Amsterdam kanalında bir ev satın alabilmek mümkün olmuştur.
1637 yılında, spekülatif lale çılgınlığı balonu, en sonunda patlamıştır. Lale kontratları ile spekülatif kazanç elde etmeyi hedefleyen bir çok kişi yatırımlarının hepsini kaybetmiştir. Balon patladıktan sonra lale tohumları sadece birkaç kuruş değerine düşmüştür.
Lale tohumu satan birçok kişi bu spekülatif hareketten muazzam şekilde zenginleşmiştir. Fakat lale tohumu fiyatlarının, daha da artması beklentisi ile arsa ve evlerini satıp, lale tohumuna yatıranların zararları, tarihin en büyük kayıpları arasında yer almaktadır.