Bizi takip eden okurlarımız anımsayacaklardır. Kuzey Irak’taki Peşmergebaşı Barzani ile yazdığımız yazılarda bu adama güvenilmeyeceğini, Barzani’nin tam bir Türk ve Türkiye düşmanı olduğunu söylemiştik.
Özellikle de PKK’ya verdiği destek ve Kerkük’te Türkmenlere karşı uyguladıklarını biliyoruz. Kerkük’ün yapısını değiştiren, nüfusu ile oynayan ve “Kerkük bir Kürt kentidir” diyen Barzani’den başkası mıydı?
Nitekim bugün Kuzey Irak’taki nüfus yapısını değiştirdikten sonra “Bağımsızlık için referandum” diyen Barzani’nin bölgede bağımsız Kürt devletini kurmak için gün saydığı da biliniyor. Bunu defalarca kendisi de yinelemiş ve Amerika ile İsrail’i de arkasına alarak zaman zaman Türkiye’ye bile meydan okumaktan geri kalmamıştı. Bunlar unutulabilir mi?
Bugün gelinen noktaya baktığımızda Barzani’nin Kuzey Irak’ta sinsice Bağımsız Kürt Devleti için düğmeye basmakta olduğunu görüyoruz.
Nasıl mı? Gelişen şu haberlere göz attığımızda yanı başımızda neler olduğunu,gelecekte de neler olabileceğini daha net görebiliriz:
ABD Başkanı Donald Trump’a rapor sunmak üzere Irak’ın kuzeyinde faaliyetlerde bulunan ABD’li araştırma heyeti Başkanı Michael Naisten, ABD’nin Kürtlerin bağımsızlık hakkına saygı göstereceğini belirtip “Bağımsızlık çıkarsa ABD de bu seçimi destekleyecek ve Irak merkezi yönetimiyle diyaloga geçecektir” dedi.
“Kürtlerin kendi kaderlerini tayin hakkı doğal olarak vardır. Washington yönetimi bunu kendi arasında da sık sık tartışıyor ve destekliyor. Washington, Kürtlerin devletlerini kurduktan sonra bölgede askeri anlamda uzun süre kalabileceği kanısında. Washington bu meselede yapıcı rol üstlenecektir. ABD ileride kurulacak olası bir bağımsız Kürt devletinin ne kadar başarılı olabileceğini kestirmek istiyor. Kurulacak yeni devletin komşularıyla nasıl sıkıntılar yaşayacağı ve bu sıkıntıları nasıl atlatabileceğini bilmek istiyor”
Onlarca yıldır özellikle Ortadoğu coğrafyasına yönelik “Büyük Ortadoğu Projesi “(BOP) ve “Arap Baharı” gibi planlarla müdahalede bulunan ABD liderliğindeki Batılı ülkeler, bölgede yüzlerce yıldır ayakta kalmış ülkeleri parçalamayı amaçlarken Kürtleri birleştirip, sözde bağımsız bir Kürt devleti kurmak istiyor.
Bu çelişkiye dikkat çeken uzmanlara göre; ABD’nin öncülük yaptığı güçler için bağımsız bir Kürt devleti amaç değil, bir araç. Nil’den Fırat’a kadar uzanan coğrafyayı ifade eden Yahudilere göre “vaat edilmiş topraklarda” kurulması planlanan Büyük İsrail devleti bu güçler için nihai hedef olarak gösteriliyor.
Bu hedef olaşabilmek için, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu Irak, İran ve Suriye gibi güçlü ordulara sahip bölgenin devletlerini parçalamaya çalışırlarken, diğer taraftansa kendi emellerine hizmet eden Mesut Barzani gibi politikacıların kontrolünde yeni devletler kurmak istiyorlar.
Irak’ın Amerika tarafından işgal edilmesinden sonra Kuzey Irak’ta faaliyetlerini artıran Barzani’nin o dönemde İsrail ile işbirliği içinde olduğu da belgelenmişti. “İnsani yardım” adı altında çalışan gruplara sızan İsrailli uzmanlar ve askerlerin Kuzey Irak’ta Barzani ile çalıştıkları ve Peşmergelerin eğitimlerine katkı sağladıkları da çeşitli kanallardan açıklanmıştı.
Görünüşte ABD, perde arkasında ise İsrail’in koordine ettiği planlar hedefine ulaşırsa, İslam coğrafyasında Suriye ve Afganistan’ın kaderini yaşayamayan devlet kalmayacak gibi görünüyor.
Şimdi gözlerimizi Suriye’ye çevirelim:
Suriye’de PYD’nin Amerika ve Rusya tarafından desteklendiği ve silahlandırıldığı daha net ortaya çıkacak. PYD, şu anda Suriye’deki petrolün çok önemli bir bölümünü kontrol ediyor. Yapılan açıklamalarda da elde edilen petrol Suriye’deki rejime aktarılıyor.
Kuzey Irak’taki petrolün kontrolü de Barzani’de.
Bunları alt alta koyup topladığımızda ortaya çıkan tablo, Ortadoğu’da petrol savaşından başka bir şey değil.
Bu enerji savaşında dış güçlerin etkilerini artırmak amacı ile kıyasıya bir mücadele sergileniyor. Bölgede kurulmak istenilen Bağımsız Kürt Devleti “kukla” olacak, petrol bekçiliği yapacak. Hedef böyle belirlenmiş. Buna da adım adım yaklaşılıyor.
Ortada olanlardan, yapılan çalışmalardan ve açıklamalardan biz bunları çıkarıyoruz. Barzani “Bağımsızlığımızı ilan etmek için sabırsızlanıyorum” demiyor mu? Amerikalılar buna sıcak bakmıyor mu? Rusya bunun arkasında değil mi? Bütün bu gelişmeleri başka türlü okumak mümkün mü?
Kaldı ki, bağımsız Kürt Devleti’nin kurulmasını hızlandırmak için Irak’ın Kuzey’ine üst düzey heyeti gönderen de bugünkü Amerika’nın yeni Başkanı Trump ve yönetimidir.
Söylemek istediğimiz şudur:
Trump ve yönetimi de geçmiş dönemlerdeki Amerikan politikalarını bugün hızlandırarak uygulamakta hem kararlı hem de çok istekli görünüyor. Trump ve yönetiminden değişik politikalar beklemek hayal kırıklığına yol açar.
Geçenlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan-Putin görüşmesi yapıldı. Görüşmede “Teröre karşı ortak mücadele” anlaşmasına varıldı.
Ancak, Menbiç’te Rusya askerlerinin terör örgütü PYD’nin armalarını kollarına takmış olması ve bu örgütle birlikte hareket etmesi bu görüşe ters düşmüyor mu? Bunu da sorgulamak gerekir diye düşünüyoruz.
Sadece terörle mücadele sözle olmuyor. Bunun uygulamasını da görmemiz gerekiyor.
[email protected]
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın