Biz kitaplardan Rumların yaptıklarını çıkardık, ya onlar?
Yurdagül ATUN
Rumlardaki Türk nefretinin bitmediğini, her alanda bunu ortaya koyduklarını, kitaplarda Türk düşmanlığı öğretildiğini, çocukları sürekli mezarlıklara götürerek bu nefretin taze kalmasını sağladıklarını söyleyenleri “barış karşıtı”, “statükocu”, “ganimetçi” olarak nitelendirenlere artık cevap vermeyi bırakmıştık ki Merkezi ABD’nin başkenti Washington’da bulunan ve demokrasi, siyasi özgürlükler ve insan hakları konularında çalışmalar yürüten “Freedom House” “siz neden siz bunları görüşmelerde/yazılarda/sohbetlerde/lobicilikte dile getirmiyorsunuz” diye dürttü adeta.
Biz 1957-1974 arasını kitaplardan çıkarınca, çocuklara Rumların yaptıklarını anlatmayınca, önlerine “barış” gibi çok cezbedici/moda-ilerici de duruyor- bir söylem koyunca çocuklar “ne olacak canım, bu devirde kim kime ne yapabilir ki! Hem AB garantisi var” demeye başladılar tarih okuma alışkanlıkları olmadığı için. Oysa AB’nin garantisinin garanti olmayacağını bu dünya daha yakın tarihte, Bosna’da görmüştü. Neyse lafı dolandırmayayım; Rum avukatları hoşlanmayacak ama Merkezi ABD’nin başkenti Washington’da bulunan ve demokrasi, siyasi özgürlükler, insan hakları konularında çalışmalar yürüten Freedom House, Güney Kıbrıs’taki okul kitaplarında Kıbrıslı Türkler ve Türkiye aleyhinde kullanılan ifadeleri, cinsiyet ayrımcılığını, kadına şiddet ve cinsel istismar rakamlarını, mültecilerin kötü idare edilişini ve insan ticaretinin arttığını anlatan bir rapor yayınlamış.
Güven yaratıcı önlemleri kusursuz uygulayan taraf olarak onlara “hala daha okul kitaplarını neden temizlemiyorsunuz” deme hakkımız var ama demiyoruz nedense. Ha birde bugün facebokta bir arkadaşımızın-sanırım Ahmet Tolgay ağabeydi- hatırlattığı gibi, onlar giriş çıkış kapılarına ölen Rumların resimlerini asarak Kıbrıs sorununun mağdur tarafını oynarken, biz neden Muratağa, Sandallar ve Atlılar’da hunharca katledilen şehitlerimizin fotoğraflarını koymuyoruz? Veya onlar kaldırırsa biz de kaldırırız demiyoruz? Niye eşitlik zemininde hareket etmek ve mütekabiliyet kurallarını işletmek yerine onların kurallarıyla oynuyor ve onların bu yaptıklarını gündeme getirmiyoruz? Neyse, sorular uzar gider, bu da köşe yazısına döner 🙂
YURDAGÜL ATUN
Bir yanıt yazın