Hiç düşündümüz mü,neden kadınlar günü var da erkekler günü yok!Neden hep hakki yenen kadınlar,korunmasi gereken kadınlar,itilip kakılan,kocalarından dayak yiyen,üç kuruş başlık parasına istemediği adamla zorla evlendirilen kadınlar…
Boşanma hakkı kanunen kadının da var ama sadece görünüşte.Niye mi!Kadınlarımız okutulmadığı için çocuklarının bakımını sağlayacağı bir işi yok,varsa da ancak kendi geçimini sağlayacağı kadar.
Hele bir boşanmaya kalksın!Erkek hemen tehdit eder”Beş kuruş nafaka vermem,alırım çocuklarını da elinden yüzlerini göremezsin!”Zavallı kadınlarımız…
Çaresiz erkeğin istediği gibi yaşamini sürdürür ,yaşamak denirse…Okumuştur,elinde bir mesleği vardır;Eğer bir devlet kapısında iş bulabilmişse şansli sayılır ,eğer bulamamışsa özel sektörde iş arar.
İş başvurusunda ilk önce yetenekleri ve başarıları sorgulanmaz.Önce tepeden tırnağa süzülür.Bu nasıl aşağılayıcı bir duygudur bilemezsiniz!
Seçim zamanı yaklaşınca;Kapı kapı kadınlar gezer,oyları kadınlar toplar.Kim için! Bir erkek için!Bakın meclise kaç tane kadın milletvekili var!Kaç tane kadın belediye başkanı var!
Erkeklerin işlerine geldiği zaman;
“cennet analarin ayağı altındadır”
”kadınlarımız baş tacımızdır”
”Eli öpüesi kadınlarımız”…
Seçilenler hep erkek olduğu için,kanunları kendi çıkarlarına uygun yaparlar.İş kadın haklarına gelince,sadece laf üretirler…
Yalnız bu konuda,biz kadınlar hep erkekleri suçlarız da ,şöyle bir dönüp kendimize bakmayız!
O erkeği doğuran kim;Kadın…
Büyüten kim;Kadın…
Her türlü kahrını çeken kim;Kadın…
İş hamurunu yoğurup yön vermeye gelince baba görünür ortada;
”Benim oğlum erkek gibi yetişecek,kadın kadınlığını,erkek erkekliğini bilecek!”Bu da ne demekse…
Kadın olarak dik durup,oğullarımızı önce insan olarak yetiştirmeyi başardığımız gün bu sorunların üstesinden geleceğiz ancak.
Bizim en büyük sorunumuz;sen-ben,kadın-erkek,güzel-çirkin,zengin-fakir… gibi gereksiz kavramlar üzerinde durmak.
Bunların hepsini sıfırlayacak tek sihirli sözcük;BİZ…Tüm ayrımlardan vaz geçerek biz diyebildiğimiz zaman,önce insan olduğumuzun farkına varacağız…
8 Mart 1857 de ABD ‘nin New York şehrinde 40.000 dokuma işçisi insanca yaşamak isteyerek greve başladi. Polisler işçileri fabrikaya kilitledi ve fabrikanın önüne barikatlar kurdu. Bu arada çıkan bir yangından kaçamayan iiçilerden çoğu kadın olmak üzere 129 kişi can verdi.Cenazelerine 10.000 den fazla insan katıldı.
26-27 Agustos 1910 da Danimarka’nin Kopenhang şehrinde Uluslararası Sosyalist Kadınlar konferansı’nda Alman Demokrat Partisi’nden Clara Zetkin, yangında ölen kadınların anısına 8 Mart’in Dünya Kadınlar Günü olarak anılması önerisini getirdi ve Kabul edildi.
1921 de Moskova’da gerçekleştirilen 3.Uluslararasiı Kadınlar Konferansı’nda 8 Mart olarak Kabul edildi. Dünya Kadınlar Günü Birinci ve ikinci Dünya savaşı yıllarında pek çok ülkede anılması yasaklandı. Amerika Birleşik Devletleri’nde, 1960 lı yılların sonunda anılmaya başlandı.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1977 de 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak anılmasını Kabul etti ama asla New York’da ölen işçilerden bahsetmedi.
Türkiye”de ise 8 mart Dünya Kadınlar Günü ilk defa 1921 yilinda “Emekçi Kadınlar Günü “ olarak kutlanmaya başlandı. 1975 Yılında “Türkiye 1975 Kadın Yılı” Kongresi yapıldı. 12 Eylül 1980 darbesine kadar devam etti. 4 Yıl aradan sonra 1984 ten itibaren her yıl “Dünya Kadınlar Günü” kutlanmaya devam ediliyor.
Emin olduğum bir şey var;Dünya kadınlar tarafından yönetilseydi bugünkünden çok daha yaşanır halde olurdu.
Bırakalım kadın -erkek didişmesini hep bir olalım,dünyayı yaşanası yapalım,kimseye kalmayacak sonuçta…
Dünya Kadınlar Günü’nüz kutlu olsun….