Bilmeyenler için söyleyelim; Ankara’nın Çankaya ilçesi sınırları içinde kalan Dikmen semtinde 29 Mayıs Devlet Hastanesi diye bir hastane vardır.
Oldukça modern bir hastanedir.
Türkiye’de belki de hiçbir hastanede olmayan tıbbi cihaz ve ekipmanlar bu hastanede bulunmaktadır.
Sanırım 100 civarında yatak kapasitesi bulunuyor.
Açıkça söylüyorum ki; bu hastanenin fikri temeli bendenize aittir!
Anlatalım hikâyesini:
Hastane 2000’li yılların başında Türkiye Diyanet Vakfı tarafından yapılarak aynı isimle ve özel hastane statüsünde bir süre işletildikten sonra, geçtiğimiz yıllarda devlete devredilmiştir.
Hastane binasının inşaatı, başlangıçta süpermarket ve AVM olarak projelendirilip o amaçla inşaatına başlanmıştır.
Yanlış bilmiyorsam, inşaat alanı olan taşınmaz, asker kökenli bir kişi olan Remzi Balkanlı isimli bir hayırsever tarafından bağışlanmıştı bidayette.
2000’li yılların başında ben Türkiye Diyanet Vakfı’nı temsilen yapımcı firma olan KOMAŞ AŞ’nin yönetim kuruluna girdiğimde, süpermarket inşaatı epeyce bir ilerlemişti.
Şirketin yönetim kurulunda benden başka Ş.Y., A.İ.S., D.D. ve M. S. isimli vakıf çalışanları da vardı.
Zaten adı geçen şirket, sermayesinin neredeyse tamamına yakını TDV’ye ait bir firmadır.
O sebeple de yönetim kurulu, adı geçen vakıf tarafından atanma yoluyla oluşturulmaktadır.
Ş.Y., aynı zamanda Vakfın Mütevelli Heyeti üyesiydi ve dönemin Diyanet İşleri Başkanı ve TDV Mütevelli Heyeti Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz’ın vakıftaki gözü kulağı gibiydi.
Diğer üyelerin pek bir ağırlığı ve söz hakları da bulunmuyordu.
Gerek Sayın Mehmet Nuri Yılmaz’ın, gerekse Ş.Y.nin şahsıma karşı olumlu bir tavır içinde olduklarını, bende bilgi ve kabiliyet bakımından bir şeyler bulunduğuna inandıklarını ve bu sebeple sözlerime itibar ettiklerini az çok biliyordum.
Bu sebeple zaman zaman yapmış olduğum itirazlara fazla direnmedikleri, hatta birçok önerimi kabul ettikleri de vakidir.
Neyse uzatmayalım; bir gün aklıma şöyle bir düşünce geldi; inşaatı devam etmekte olan süpermarketin yapımına son verip acaba burasını hastane yapabilir miydik?
Ben, şahsen bana saygı duyan Ş. Y.yi ikna edersem, o da Mehmet Nuri Yılmaz’ı ikna ederse bu iş olabilir gibime geliyordu.
Üstelik o bölgede irili ufaklı bir sürü market vardı ve bu durumda yeni bir süpermarket, Diyanet çalışanlarının yakınlarına istihdam imkanı sağlamanın ötesinde fazla getirisi olmayacak bir faaliyet olacaktı.
İşte bu düşüncelerle; bir gün şirket yönetim kurulu toplantısında, bu binanın süpermarket ve AVM değil, hastane olmasının çok daha faydalı olacağını, Diyanet’in, bisküvi, sigara, peynir, deterjan, hıyar, patlıcan vs. satmasının kurumun itibarına yakışmayacağını, ayrıca aynı bölgedeki 19 Mayıs Hastanesi’nin durumunu filan gerekçe göstererek bu inşaatın yeniden projelendirilip hastane olarak yapılmasını gündeme getirdim.
Yönetim Kurulu üyelerinin tereddüt etmeleri üzerine, Ş.Y.ye, Diyanet İşleri Başkanı’nı ikna etmesi durumunda bu işin kotarılmasının mümkün olduğunu söyledim.
Bunun üzerine konunun, resmi bir yazı ile işin sahibi olan Türkiye Diyanet Vakfı’na iletilmesine karar verdik.
Arkasından Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz ve onun yönlendirmesindeki TDV Mütevelli Heyeti ikna edildi ve proje değişikliğine gidilerek bahse konu süpermarket inşaatı hastaneye tahvil edildi.
ODTÜ hocalarından oluşan bir ekibe teknik hesaplamalar yaptırılarak, kolon ve kirişler tıbbi cihazları taşıyacak şekilde güçlendirildi vs.
Sonunda bugünkü 29 Mayıs Ankara Hastanesi vücuda getirilmiş oldu.
2009 yılında sözleşmem feshedilip adı geçen kurumdan ayrılınca, söz konusu hastaneden indirimli tarife üzerinden sağlık hizmeti alma imkanını da yitirdim
Dikkat edin lütfen; adı geçen hastanenin fikri temelini atan bir kişi olarak, hastane binasının önüne heykeli dikilecek bir adam iken, birden bu hastaneye giremez oldum!
Doğrusu çok üzülmüştüm!
Geçen yıl hastanenin devlete devredildiğini duyunca, çocuklar gibi sevindiğimi hatırlıyorum.
Zira SSK emeklisi bir vatandaş olarak bu hastaneden ben de hizmet alacaktım artık.
Geçenlerde, kalktım bazı tahliller yaptırmak için hastaneme gittim, doğrusu çok da memnun kaldım.
Bu konuda galiba muhatap olduğum, doktor hanımın da etkisi var.
Öyle cana yakındı ve öyle nezaketli idi ki; sanki evimdeymişim gibi hissettim kendimi.
29 Mayıs Hastanesi’nin vücuda getirilmesinde önemli bir payı olan dönemin Diyanet İşleri Başkanı M.Nuri Yılmaz’a da selam olsun.
Kendisinden öncekilere ve sonrakilere bakıyorum da, Sayın Yılmaz gerçekten de önemli bir din ve devlet adamı imiş.
Üstelik merhamet duygusu çok yüksek bir adamdı Sayın Yılmaz.
Vakfın kriz üstüne kriz yaşadığı dönemlerde bile personel çıkarma yoluna gitmedi, onların aç açık kalmasına izin vermedi.
Hatta çok iyi biliyorum; kendi kusurları sebebiyle çalıştıkları kuruma zarar verenleri bile sonuna kadar koruma gayretinde oldu Mehmet Nuri Bey.
Eğer günün birinde, Ankara 29 Mayıs Devlet Hastanesi’nin banileri kimdir diye araştırılacak olunursa, Mehmet Nuri Yılmaz, Şemsettin Yazırlı ve bendeniz buradayız, henüz ölmedik efendim…
Bir yanıt yazın