Turizmciler içinde bulunduğumuz 2017 sezonundan umutluydu. Ancak, bugün bu umutlar yerini karamsarlığa bıraktı. Turizm Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye’ye Ocak 2017’de, 2016 Ocak ayına göre yüzde 9.81 oranında daha az turist geldi. Bu rakam önemseniyor. Kaldı ki, ilerleyen aylar içinde bu oranda daha da açık bekleniyor.
Bunun anlamı da turizm sektöründeki “kara deliğin” büyümekte olmasıdır.
Turizm 2017’ye 114 bin 859 yabancı turist kaybı ile başladı. Bu rakamlar çok belirleyici olmasa da özellikle Avrupa’dan kayıpların sürdüğü işareti var. Önemli pazarlar olan Almanya’dan yüzde 31, Avusturya’dan yüzde 24, İngiltere’den yüzde 24 kayıp var. Rusya’da bir toparlanma var, 22 binden 40 bine yükselmiş.
Almanya gibi bir pazarın giderek kaybedilmesi Türk turizmini daha da sıkıntıya sokacak gibi görünüyor.
Türkiye’nin rakibi olarak görülen Yunanistan, İspanya, İtalya, Fransa gibi ülkelere giden turist sayısındaki artışa bakılacak olursa, adı geçen ülkelere giden turistlerin çoğunun Türkiye’nin elinden kaçırdığı turistler olduğu ifade ediliyor.
Aynı şekilde Mısır’ı, Fas ve Tunus’u tercih eden Avrupalı turistlerin de yüzlerini Türkiye’ye döndüklerini görmekteyiz.
Her zaman söylediğimiz ve vurgulamaya çalıştığımız gibi turist gideceği ülkede can ve mal güvenliği arıyor. Huzur ortamını ön planda tutuyor. Türkiye, yıllardır terör ve savaşın ortasında bir Ortadoğu ülkesi olarak tanıtılıyor. BU algıyı bugüne kadar silemedik. Sektördeki en büyük kaybımızın başında ne acıdır ki bu algı geliyor.
Antalya’nın 2016 yılında yüzde 43’lük (4.7 milyon) turist kaybı yaşadığı belirtiliyor. Ocak-Şubat 2017 rakamlarının da kaybın devam ettiği görülüyor. Ocak ayında Antalya’ya 2016’nın Ocak ayına göre yüzde 8 daha az turist geldi. Şubat ayında kaybın daha da arttığı görülüyor. Şubat ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 18’lik bir kayıp ortaya çıkarken, iki aylık ortalama da gerileme yüzde 13 düzeyinde. 2015’e göre kayıp oranı yüzde olarak görülüyor. Geçen yıl turizm krizinin merkezi konumunda olan Antalya’dan 2017 için olumlu sinyallerin gelmemesi sektördeki endişeleri de artırıyor.
İstanbul gibi dünya kentine gelmekte olan turist sayısındaki azalma ve otellerdeki doluluk oranlarının düşmesi de yaşanmakta olan sıkıntının bir başka göstergesi olarak değerlendiriliyor.
Turizmde bu kadar sıkıntılı bir dönem geçirmemizin hiç kuşkusuz nedenleri var. Bunlardan en önemlisi Türkiye’deki can ve mal güvenliğinin olmadığı yolunda dışarıda oluşturulan havadır.
Bizi bu kadar sıkıntıya sokan nedenlerden bir an önce kurtulmamız, sektörü ayağa kaldıracak köklü önlemleri almak durumundayız. Sadece açıklamalarla, içi doldurulamayan boş laflarla sektörü ayağa kaldırmak mümkün değildir.
Alternatif turizm seçenekleri ortaya konuluyor. Ancak, Türkiye’de oluşan havanın değişmemesi nedeni ile bu alternatif seçeneklerinin de turizmimizi ayağa kaldıramayacağı görüşü içinde olanlar var. “Önce can ve mal güvenliğini ortaya konulacak konuma gelmemiz gerekiyor” deniliyor. “Tanıtım alanındaki eksikliklerimizin giderilmesi önemlidir” vurgusu yapılıyor.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Çetin Osman Budak, Türkiye’nin 2017’ye yaklaşık 115 bin yabancı turist kaybı ile başladığını ifade ederek, “Türkiye’nin yüzünü bir an önce demokrasiye, hukuka, huzura döndürmesi gerekiyor” diyor.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı’nın “2017 telafi yılı olacak” şeklinde açıklamalar yaptıklarını ancak bu hedefin gerçekleşmesine yönelik somut bir adım atılmadığını kaydeden Budak, konu ile ilgili olarak şunları vurguluyor:
“Hükümet rejim değişikliği dayatmasıyla meşgul. Lafla turizm gemisi yürümez ve yürümüyor. Turizmin neden gerilediği ortada. Bu nedenleri ortadan kaldırmadığınız sürece, Türkiye turizminin eski günlerine dönmesi zor. Turizm barış sektörüdür. OHAL altında bir Türkiye, rejim dayatmasıyla kutuplaşan bir Türkiye, şiddet dilinin hakim olduğu bir Türkiye, gazetecilerin hapiste olduğu, sanat evlerinin kundaklandığı bir Türkiye, barış mesajları vermiyor. ‘Komşunu da al gel’, ‘düğünü Türkiye’de yap’ gibi kampanyaların, turizmdeki kayıpları, telafi etmesi mümkün değil. Türkiye’nin yüzünü bir an önce demokrasiye, hukuka, huzura döndürmesi gerekiyor. Bu yönde güçlü bir mesaj verilmediği sürece, Türkiye’nin kayıp faturası büyüyecektir.”
Bazı sektör temsilcileri toplantılar yapıyor. Fuarlara katılımlar oluyor. Anı fotoğrafları paylaşılıyor. Günü kurtarmak için konuşmalara şahit oluyoruz. Uzun vadeli bir plandan söz eden yok. Devlet sektörü ise vaatlerde bulunuyor ama gemi bir türlü yürütülemiyor.
Turizm ciddi bir iştir. Bu işi ciddiye almadığımız süre içinde bir adım öteye gitmemiz de mümkün değildir. Günü kurtarmak için verilmeye çalışılan suni nefesler bile bizim bu işi ciddiye almadığımızı gösteriyor.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın