Eğitim Sen Ankara Şubesi’nin, 72 akademisyenin ihraç edildiği Ankara Üniversitesi’nde “Büyük Buluşma” çağrısına “hocama dokunma” demek için birçok akademisyen katıldı.
Gerçek Gündem.com olayları hem resimlemiş hem de ufak bir video koymuş.
Ankara Üniversitesi Cebeci Kampusu’nda yapılanları görünce inanın gözyaşlarımı tutamadım.
Okula girmek isteyenler polis engeline takıldı.
Önce akademisyenlerin okula girişine izin verilmedi.
Alınan emir gereği polis çok sert davrandı.
Neler mi oldu?
Olanlar resmen bir fecaatti.
Hocalar, kapıdan yola kadar sürüklenerek engellendi.
Cüppeler yerlerdeydi.
Ve akademisyenlere destek için oraya giden CHP li milletvekillerini de tartakladılar ne var ki milletvekilleri polis bariyerini devirerek içeri girdiler.
Polis köpekleri bir yandan, gazlar bir yandan ve plastik mermiler bir yandan…
Sanırsınız ki teröristlerle mücadele ediyorlar.
Bu kadar acımasızca müdahale olamaz ya…
Bir adamı iki polis yerlerde sürüklediler sonra üçüncü,dördüncü polisin de onlara katıldığı görüldü..
Hani kurbanlık koyun kesilmemek için çırpınır ya işte öylesine adamcağız yerde çırpınıp duruyordu.
Bedenine iki polis dizlerini dayamış bastırıyorlardı.
Bir yandan da ellerini kollarını tutuyorlardı.
Adamın canı yanıyordu ki feryat ediyordu.
Öylesine üzüldüm ki anlatamam…
Yahu adamı zaten yere yapıştırmışsınız daha ne uğraşıyorsunuz?
Kaldırın yerden, kelepçe mi takacaksınız, araca mı götüreceksiniz ne yapacaksanız yapın.
Neredeyse üzerine çıkıp tepinecekler…
Bu görüntü Türk polisine hiç yakışmadı.
***
Dünyanın demokratik tüm ülkelerinde toplumun tüm kesimleri başta bireysel hak ve özgürlükleri adına kitlesel eylemlere başvurabilirler.
Bu demokratik hakkını kullanmak demektir.
Hangi görüşte olursa olsun yurttaşların istediklerini söylemeleri ve taleplerini kitlesel olarak iletmeleri demokrasinin gereğidir.
Dünkü olayda gördük ki bu ülkede demokrasi diye bir şey kalmamış.
Korkarım ki bu daha başlangıçtır.
Böyle düşünmeliyiz…
Devlet elbette halkın huzuru için önlem alacaktır ama masum bir protesto gösterisinde polisi halkın üzerine teröriste müdahale eder gibi saldırtmamalıdır.
Antidemokratik olan bu durumlarda halk hem hükümetten uzaklaşır hem de istikrar bozulur.
Devletin başbakanı “hayır” diyenleri terörist ilan edince polisi suçlamamak gerek tabi ki…
Onlar emir kulları ama vur deyince de öldürmemelidirler.
***
Gelelim bir başka konuya.
MHP de genel başkan adayı olan, delegelerin tümünün desteklediği, bundan ötürü Devlet Bahçeli tarafından, “iktidarın katkıları ile” partiden atılan Meral Akşener’e.
Referandum için “hayır “çalışmalarına Çanakkale’de bir otelde yasal olarak izin alınmış toplantıda konuşamasın diye elektrikler kesilerek engellemeye çalışıldı.
Türkiye olarak bunu gördük.
Meral hanımı yıldıramadılar ama.
O megafon ile kendisini destekleyenlere zor şartlar altında olsa da yine seslenmesini bildi.
Helal olsun…
Şimdi iktidardan hiç kimse elektrik kesiminden haberimiz yok masalları anlatmasın bize.
Veya benim külahıma anlatsınlar.
AKP böyle engelledikçe, KHK’meler ile birçok insanı anlamadan dinlemeden işinden gücünden atarsa bu durum ileride aleyhine dönebilir.
Erdoğan şimdi “Bu sistem var ya, bizim bileklerimizde prangaydı” diyor.
Oysa cumhuriyet halkın egemenliğine dayanan bir halk rejimidir.
AKP çok partili sistem yerine tek adamlı rejime gitmek istiyor.
Her şey bir adamın iki dudağı arasında olacak.
Ve bu tek adam ne isterse yapacak.
İşte esas o zaman özgürlükçülerin hem ayaklarına hem de bedenlerine pranga takılacaktır.
Bunu aklı başında, her aklı başında AKP li de düşünmelidir.
Kim tek adama kul olmak ister?
Kim özgürlüğüne pranga vurulsun ister?
Anlaşılan elindeki tüm imkânlara rağmen AKP yasaklar getiriyorsa demek ki kendisine güvenmiyor ve halktan korkuyor.
Ben böyle anlıyorum…
Tünay Süer
11 Şubat 2017