Amerika’nın PKK’ya destek verdiği ve bugün bu konuma gelmesinde de etkin rol oynadığı çok açık biçimde görülüyor.
Obama yönetimi son gününe kadar Suriye’deki PKK’nın uzantısı PYD ve onun silahlı gücü YPG’ye silah ve mühimmat yardımında bulunduğunu biliyoruz. Daha açık ifade ile, müttefikimiz PKK ile olan ilişkilerini PYD kanalı ile gerçekleştiriyor. PYD’nin elindeki silahların PKK’ya gitmesi bunun açık bir göstergesidir.
Bizi yakından ilgilendiren ve kafalarımızdaki soru şuydu:
“Trump, görevi devraldığında PYD ile aynı ilişkileri sürdürecek mi? Yoksa frene basıp, Türkiye’nin önceliklerini mi dikkate alacak?”
Şimdi görüyoruz ki değişen bir şey yok.
Trump ve yönetimi de Obama’nın izinden gidiyor. PYD’ye ard arda gönderilen zırhlı araçlar, modern ve geliştirilmiş silahlar Trump’un da PYD’ye destek vereceğini gösteriyor.
Öyle görünüyor ki Suriye’de bundan sonra işlerimiz daha da zorlaşacak.
Geçmişe bir göz atalım:
İncirlik Üssü’nü “Çekiç Güç” için yıllardır kullanan Amerika, Kuzey Irakta oluşturduğu “güvenli bölge” ile Barzani’yi ödüllendirmişti. PKK’nın da Kuzey Irak’ta hem askeri hem siyasi açıdan güçlenmesi bu döneme denk geliyor.
Şimdi aynı durum Suriye’de sahneye konuluyor. Deyim yerindeyse 2.Kuzey Irak oluşturuluyor. Kuzeyimizde PYD unsurlarının güçlenmesi ve bu bölgenin de Kuzey Irak’taki gibi özerk bir bölgeye dönülmesine çalışılıyor. Yapılanlardan bunu anlamaktayız.
Trump’un açıkladığı “Suriye’de güvenli bölge”nin PYD’nin korunmasına yönelik adım olabileceğinden kuşkulanmıştık. Yapılan çalışmalar, ard arda gelen açıklamalar bu kuşkularımız daha da artırıyor. Kaldı ki, yeni Başkan Turump’un sağı solu da hiç belli olmuyor ve verdiği bir karardan sonra da arkasına dönüp bakmıyor.
Aslına bakılacak olursa Trump’un sözünü ettiği “güvenli bölgenin” şu an için neyi kapsayıp, neyi kapsamayacağını bilemiyoruz. Bu konuda ortada netlik de yok. Belki de Türkiye’nin istediği bir bölge oluşumuna adım atılacaktır. Bu konuda da Türkiye şu an için beklemeyi daha uygun görüyor.
Amerika’nın ve Batı’nın kafasında “Büyük Birleşik Kürdistan” var. Yıllardır bunun için çalışılıyor. Kuzey Irak tamamlandı. Sıra Suriye’de. Ardından Türkiye’nin Güneydoğusu geliyor. Hazırlanan haritalarda da bu sergileniyor.
Bu hiç kuşkusuz PKK eli ile yapılacak. PKK’nın şu anda Suriye’de Kuzey Irak’takinden çok daha rahat hareket ettiğine de dikkat edelim.
Eğer PKK/PYD işbirliği ile Suriye’de bir devletçik kurulursa, Kuzey Irak’da da Barzani’yi devirip, orayı da tam egemenliği altına alıp gözünü Türkiye’deki topraklara dikecektir. Böylece 3 parçanın birleştirilip Konfederal Kürdistan planı da yürürlüğe girmiş olacaktır.
Şu noktaya da dikkat:
Daha önce Barzani PKK’ya destek veriyordu. Bugün öyle bir noktaya gelindi ki, PKK’yı Barzani’de artık kendisi için bir düşman olarak görüyor. Barzani, gelecekte başına nelerin gelebileceğini görmeye başlamıştır.
Zaten, PKK’nın Kuzey Irak’ta bazı kritik noktalara yerleşmiş olması Barzani’yi çok rahatsız etmeye başladı. Bunun için de Türkiye ile PKK’nın bulunduğu bölgelerden atılması konusunda işbirliğine bile “evet” demek durumunda kaldı.
Amerika ve Batı’nın da desteği bunun için yeter mi?
Türkiye’nin bugünkü tutumu çok daha değişik, sert ve ilerisi için kararlıdır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konu ile ilgili yaptığı her açıklamada “Böyle bir gelişmeye kesinlikle izin vermeyeceğiz” diyor. Kararlılığı da ortaya koyuyor. TSK’nın da Suriye’de başlattığı “Fırat Kalkanı”nın PYD’yi de gelecekte hedef alacağı düşünülüyor.
Ortada Türkiye, Rusya ve İran’ın ortaya koyduğu siyasi ve askeri irade var. Her ne kadar Amerika, bölgede kendi çıkarları doğrultusunda hareket edip, adım atıyorsa da karşısındaki bu blok caydırıcı olabilir.
Zaten son günlerde Amerika ile hem Rusya’nın, hem İran’ın arası oldukça gerginleşti. Türkiye-Amerika ilişkileri de uzun zamandır gergin durumda bulunuyor. Bölgede böylesine bir blok karşısında Amerika ne kadar ileri adımlar atabilir bu da düşündürücüdür?
[email protected]
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın