Bu ülkede siyasal sistem 1999’da çöktü. Hâla parti pırtı kavgası edenler; neye hizmet ettiğinizi sanıyorsunuz Allah aşkına.
Şu anda 1924 Anayasasını ortaya çıkaran şartları yaşıyoruz. Şimdiki taslak da ondan farklı değil. Olan şey şu; Cumhuriyet rejimi kendini yeniliyor.
Geçen yıllar içinde başına bela olmuş emperyalist kuyruklarından kurtuluyor. Dikte ettiği birçok şey olmasına rağmen, Atatürk bir diktatör müydü. Hayır. Fakat her kafadan bir ses çıkan bir ortamda, bir şekilde otoriteyi elinde tutarak sistemi dizayn etti.
Bunu başaramasaydı, düşmanın da körüklemesiyle belki elli yıl sürecek bir iç savaşın içine girecektik. Irak örneği ortada. Yapılan işleri beğenirsin beğenmezsin ayrı konu. O günkü şartlarda, en azından, Anadolu gibi bir yurda sahip olup, devlet otoritesini temin etmek bir nimetti.
Şimdi ise o nimeti bile bize çok görüyorlar ve bölüp parçalamak istiyorlar. Emperyalizm bunun için her koldan projeler hazırlamış ve hayatımızın içine sokarak hepimizle bir şekilde eyitişim içine girmiş.
Ve şimdi o kuzu postuna bürünmüş çakallar içten dıştan bizi parçalamaya hazır, salyalı ağızlarıyla bekliyorlar.
Ve şuna emin olun ki bu milleti kimse dikta ile yönetemez. Bunu herkes biliyor.
Türkiye Cumhuriyetinin kendini korumaya matuf iç dinamikleri binlerce yılın tecrübesinden gelmektedir. Ve şu anda o dinamikler devrededir. Konu, zannedildiği gibi tek adam meselesi değil, tam tersine devlet mekanizmasının devreye girmesiyle ilgilidir.
Yaşanılan iç ve dış tehditler kişileri hatta kurumları aşmış durumdadır. Ve buna karşı ciddi bir refleks geliştirmek gerekmektedir. Nitekim 1924’te de M.K.Atatürk’ün izlediği metot da budur. İki anayasayı incelerseniz, gündemdeki taslakla nasıl örtüştüğünü görürsünüz. Şimdi aynı otoriteyi yeniden tesis etmekle mükellefiz.
Buna hayır diyorsan en azından bir alternatifle gelmelisin, o da yok. Düşman da senin keyfini beklemez. İçimize sirayet eden maşalar hiç beklemez. O zaman, devlet ve millet de beklemez, içindeki bütün ihanet çetelerini temizler.
Bunun için de ciddi bir otoriter güce ihtiyaç var. İşte bu sebeple “EVET” derim ve takipçisi olurum. 1924’te diktatörlük olmayan Türkiye, şimdi hiç olmaz, merak etmeyin. Allah göstermesin parçalanma gibi talihsiz bir sürece girersek, Anadolu cehenneme döner. Benden söylemesi, gerisi herkesin vicdanına akıl ve izanına kalmış. Ve / veya bu ülkeyi ve milleti gerçekten sevip sevmediğine yahut kendini bu millete ait hissedip hissetmediğine!….. –
Sabri Özcan Yazar-Yapı Denetim Uzmanı-Ekonomist
Kaynak:
Bir yanıt yazın