Site icon Turkish Forum

2017’ye UYANMAK -3(SEFER TASI BAKIRDANDIR)Hüseyin MÜMTAZ

 

2017’ye UYANMAK -3 - imagesWJ9GG9X7

2017’ye UYANMAK -3

(SEFER TASI BAKIRDANDIR)

Hüseyin MÜMTAZ

24 Ağustos 2016’da başlayan Suriye Harekâtı’nın 150’inci gününü geride bıraktık.

50 de şehidimiz var, Allah rahmet eylesin, mekânları cennet olsun.

Onbinlerce hedef vuruldu; 2000 civarında IŞİD’li, 350 civarında da PKK/PYD/YPG’li “etkisiz hâle” getirildi.

“Bir Türk dünyaya bedel” hesabına göre 50 ile çarparsanız 50 tane dünya eder.

Demek ki etkisiz hale getirilenler “az bile”…

Aynı zaman aralığında yurt içinde vurulan hedefler, vurulan teröristler ile vatan uğruna verilen şehitler bu rakamların dışındadır.

Peki, Suriye’de neler oluyor?

15 Temmuz travmasını yaşamamış TSK’nın takviyeli bir alayının bir haftada “etkisiz hale getireceği” düşman unsurlardan “temizleyebileceği” bir arazi parçası bir türlü geçilip EL-BAB’a ulaşılamıyor.

Çünkü hava sisli ve puslu.

At izi, it izine; dost ve düşman birbirine karışmış vaziyette.

Kim dost, kim düşman ayırt edemiyorsunuz.

İncirlik’i kullanan Amerika PYD/YPG’ye (PKK’ya) silah, malzeme ve eğitim desteği veriyor. Türkiye’ye yakın kesimde Dırbesiye-Haseki arasında 800 ABD komandosunun konuşlandığı dördüncü bir askeri üs inşa ediyor.

Trump daha gelmeden, ekibi PYD-YPG ile temaslara başladı. PYD-YPG kontrolundaki Kobani yönetimin en üst düzey yöneticilerinden İlham Ahmed Washington’a gitti. Trump Kobani’de teröristlerden plâket alan Brett McGurk’tan “görevine devam etmesini” istedi.

“Nato müttefiki” Amerika’nın bu tutumuna karşılık Türk Silahlı Kuvvetleri’nden yapılan bir açıklamayla, “Türk ve Rus Genelkurmay’ı arasında Suriye’de işbirliği öngören ve 12 Ocak’ta imzalanan mutabakata göre Türk ve Rus uçakları Suriye’de işbirliği içinde olacak” deniliyor.

Oysa Rusya, “soğuk savaş” döneminde Nato’nun “düşmanı” Varşova Paktı’nın baş aktörü idi.

Amerika, Irak’a da “uzanıyor”.

PYD’nin Washington’da temsilcilik açmasına yeşil ışık yakan ABD, şimdi de Erbil’deki konsolosluğunu ‘dünyanın en büyüğü’ yapmaya hazırlanıyor. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Dış İlişkiler Sorumlusu Felah Mustafa,  ABD’nin 2011’de Erbil’de açtığı başkonsolosluğunu yenilemek için düğmeye bastığını belirtiyor. ABD’nin “en büyük başkonsolosluğu” olacak binası için hazırlanan plana onay verdiklerini kaydeden Mustafa, “Erbil hâlâ Amerika’nın kırmızıçizgisidir çünkü Kürdistan’ın geleceğine yönelik inançları tam” ifadelerini kullanıyor.

Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) Politbüro Üyesi Ali Avni, Musul’un IŞİD’den alınmasından sonra Irak hükümeti ile bağımsız Kürdistan konusunu görüşeceklerini söylüyor. Irak hükümetinin bağımsız Kürdistan talebine bu kez daha olumlu yaklaştığını kaydeden Avni, Bağımsız Kürdistan için Rusya’dan da destek istediklerini ifade ediyor.

Hayrettir Irak’taki bu Rusya, aynı Amerika gibi Suriye’de de Türkiye’nin koalisyon ortağı.

Amerika ve Rusya’dan “yüz bulan” Barzani Davos’ta; “Bağımsız Kürdistan artık bir hayal veya dedikodu değil, önümüze gelen bir gerçek. Bu amaca ulaşmak için her şeyi yapacağız. Ancak bunu şiddete başvurmadan, barışçı bir biçimde yapacağız….Çünkü zamanı geldi. Şimdi pratik adımlar atma zamanıdır. Bugün 6 milyon kişi, bizim ‘Kuzey Irak’ değil, ‘Kürdistan’ dediğimiz yerde yaşıyor” diyor.

Suriye’de Süleyman Şah’ı geri çeken Türkiye Irak’ta “Başika” sendromu yaşıyor.  Irak devlet televizyonu, Başbakan Binali Yıldırım ile biraraya gelen Irak Başbakanı Haydar el İbadi’nin, Türk askerinin Başika’dan çekilmesi konusunda anlaştığını duyuruyor. İki ülke arasındaki ortak bildiride Başika’nın Irak kampı olduğu vurgulanıyor.

Türkiye, Rusya ve İran Astana’da Suriye’yi görüşüyor, “davet edilen” Amerika katılmıyor.

Siz anlayabildiniz mi bu küçük coğrafyada kim kiminle dost, kim kimin düşmanı?

Fakat bir gerçek yavaş yavaş gün yüzüne çıkıyor, Hakkâri güneyinde Barzani ile başlayan “bağımsız Kürdistan koridoru”, Hatay’ın güneyinde denize ulaşarak ete kemiğe bürünmeye çalışıyor.

“Koalisyon ortağımız” Amerika ve Rusya sayesinde.

İşte böyle bir ortamda profesyonel Türk Ordusu El Bab kapılarında savaşıyor.

(Vaziyet böyleyken, içeride ve dışarıda “savaş” bütün hızıyla sürerken; Sarıkamış harekâtının 102’inci yılı münasebeti ile yapılan görkemli yürüyüşe, çok üst düzey bir seçilmişin “İngiliz bayraklı” mont ile katılması hiç yakışık almıyor. Mazereti de inandırıcı gelmiyor. “Düzenleyen sponsor firma başlık ve kaşkol vermiş, o da onu takmış”mış… Soru o değil ki, 5000 liralık mont. Sponsor firma yüzlerce kişiye 5000 liralık mont mu dağıtmış?)

Independent’ın Orta Doğu muhabiri Patrick Cockburn’a göre, Türk ordusu Suriye’de El Bab kasabasını almak için ilk kez IŞİD savaşçılarıyla “gerçek bir muharebeye” girerken “beklenmedik derecede ciddi asker ve ekipman kaybı” vermeye başlıyor.

Ve işte hava olabildiğince sisli, puslu, tozlu ve boz bulanıkken….

“Askerlik” ile ilgili bin türlü tevatür dolaşıyor.

“Bedelli askerlik beklenti ve talepleri yeniden başladı. 2017’de Bedelli askerlik uygulaması isteyen binlerce genç sosyal medyada örgütlendi. Türkiye’de çeşitli nedenlerle erteli olanlar ile yoklama kaçağı ve bakaya olarak arananlara ilişkin vatandaşların sayısı 1 milyonu buldu. Sosyal medyada #BedelliAskerlik etiketi altında kampanya başlatıldı. Etiket Türkiye gündeminde en çok konuşulanlar sıralamasına girerken, change.org’taki “2017’de bedelli askerlik istiyoruz” kampanyasına da şimdilik 12 bin imza atıldı”.

Bakan Işık hemen cevap veriyor;

“Bedelli askerlik kısa ve orta vadede gündemimizde yok. Terörle mücadele ediyoruz, diğer taraftan Fırat Kalkanı’nı yürütüyoruz. Bir tarafta canlarını hiçe sayarak vatani görevlerini yapan askerler varken, bedelli askerliği konuşmamız mümkün değil. Şartlar değişirse bir şey diyemem.  Türkiye’nin yeni savunma konseptine ihtiyacı var. Tehdit önceliklerine göre TSK’nın yapılanması değerlendiriliyor. Kaç kişilik orduya ihtiyaç var, bu birlikler nerelerde konuşlandırılacak, minimum sayı ne olacak… Bunlara göre her yıl belli bir askere ihtiyacımız olacak, fazlası olursa bedelli düşünülebilir. Bunun birkaç sene alacağını düşünüyorum” diyor Bakan.

Yâni açığı kapatmak için eş zamanlı olarak da ilkokul mezunlarının uzman onbaşı ve çavuş olabileceğine dair değişiklik de yapılırken, özel güvenliklerin silah kullanımına yönelik gelişmeler gündeme getiriliyor..

Askerliğini yapmamış olan ve FETÖ bağlantısı nedeniyle meslekten ihraç edilen 10 bin kadar polis askere alınacak ama bunlar yine Bakan’ın açıklamasına göre “Kamuoyunun eskiden ‘sakıncalı piyade’ diye bildiği, aslında askerlik yapması noktasında birtakım sıkıntıların olduğu isimlerle ilgili bir geri hizmet ve idari faaliyetlerde bunlar daha çok görevlendirilecek. Silahsız ve mühimmatsız nöbetlerde bulunacaklar. Ayrıca gözetim ve kontrol altında askerlik hizmetlerini ifa edecekler.”

Ve tarihin garip tecellisi, 15 Temmuz olayına karıştığı için yargılanırken duruşmaya gelmeyen ve tutuksuz yargılanan bazı askerler için Mahkeme Başkanı, “El Bab operasyonuna katıldıkları için yurt dışında bulunduklarını”, bu nedenle onlara tebligat yapılamadığını belirtiyor.

Tam bu arada Cumhurbaşkanı Erdoğan âtıl kapasitenin istihdama kazandırılması için;

“Bu gelen Suriyeli, Iraklı, kamplarda, kampların dışında… Bunlar içerisinde şu anda İçişleri Bakanlığımız bir çalışma yürütüyor ve bu çalışmayla bunların bir kısmını bütün incelemeler yapıldıktan sonra vatandaşlığımıza da alacağız… Suriyeli ve Iraklılar içinde çok iyi yetişmiş insanlar, mühendisler, avukatlar ve doktorlar bulunuyor. Bunlardan istifade edelim. Sağda solda kaçak olarak çalışmaktansa vatandaşımız olarak, bu milletin bir evladı olarak çalışsınlar” diyor.

Bağlantılı olarak sosyal medyada başlayan bir kampanya da hızla büyüyor;

“Suriyeli erkekler, ülkeleri paramparça olmuşken, mülteci sıfatıyla Türkiye ve Lübnan başta olmak üzere, birçok ülkeye kaçarak canlarını kurtarmaya çalışmışlar, dolayısıyla vatanlarını sahipsiz bırakmışlardır. Bu, vatana ihanettir. Askerlik yaşındaki Suriyeli erkekler, başka ülkelerde dilenci ve mülteci konumunda onursuzca yaşamak yerine, temel askeri eğitim aldıktan sonra, vatanlarına gönderilmeli ve belli askeri operasyonlar ve harekâtlar kapsamında kendi vatanları için mücadeleye katılmaları sağlanmalıdır. Bu askeri eğitim, Genelkurmay Başkanlığımız önderliğinde, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde, rahatlıkla gerçekleştirilebilir” deniyor.

Türkiye’nin Suriye’den 4 milyon sığınmacıyı ağırladığını hatırlatan Sağlık Bakanı da “Türkiye’deki bütün Suriyelilere ücretsiz hizmet veriyoruz ama özel olarak da göçmen sağlığı merkezleri oluşturduk. 16 ilde göçmen sağlığı merkezleri oluşturduk. Bunların sayısını 170 merkezde 500 birim olarak değiştireceğiz. Şu anda yerleri tespit ediyoruz, bazı yerlerde kiralama yapacağız, bazı yerlerde bina inşa edeceğiz.  Türkiye’deki Suriyeli doktorlar ve Suriyeli sağlık çalışanlarına, Suriyeli misafirlere bakmak üzere, onların sağlık hizmetleriyle ilgilenmek üzere bir anlamda özel bir çalışma izni vereceğiz. Onları eğitiyoruz, sınavlara tabi tutuyoruz. Önümüzdeki 3 ay içinde bu kişiler hazır olacak. Bu yıl içinde de bahsettiğim bu göçmen sağlığı merkezlerini hazırlayacağız ve Suriyelilere biraz daha derli toplu sağlık hizmeti vereceğiz ” diyor.

Dört milyon Suriyeli’nin, ki bunların 500 bini 18-25 yaş aralığında yâni askerlik çağında; Türkiye’deki yeme/içme, doktor, ilaç, barınma, ısınma gibi her türlü ihtiyaçları karşılanıyor ama onların memleketinde Suriye’de 50 “Mehmet” şehit oluyor.

Suriye’den geldiği Adana’da  Osmaniye Gazeteciler Cemiyeti’ni ziyaret eden Türkmen Tümen Komutanı Halit Şireki, amacının Türkmen Dağı’nda yaşananların sesini duyurmak olduğunu ifade ederek, “Türkmen Dağı’nın sesini duyurmak, Türkmen Dağı’nda verilen mücadeleyi duyurmak için buradayız. Biz Allah için, toprağımız için savaşıyoruz. Tabi ki Allah böyle bir savaşı kimseye vermesin. Ancak ortada bir savaş var. Ben 3 kere vuruldum ve kanımın son damlasına kadar savaşmaya devam edeceğim. Türkmen Dağı’nda savaş olmadığını söyleyenlere soruyorum. O zaman bizim orada ne işimiz var? Biz her zaman Türkmen Dağı, Türkiye’dir diyoruz. Buradan Türk devletine Türk milletine selam olsun” diyor.

Konuşmasında Türkiye’de yaşayan Suriyelilere de seslenen Komutan Şireki dikkati “savaşabilecek Suriyeliler”e çekiyor. “Allah Türk devletinden razı olsun. Bizim kadınlarımıza, çocuklarımıza ve yaşlılarımıza sahip çıktı. Ancak ben 17 ile 45 yaş arasındaki Suriyelilerin burada yaşamasından yana değilim. Gelsinler toprakları için savaşsınlar. 17 yaşında evlenmesini bilen elinde keleş ile savaşmasını da bilir. Suriye milletine buradan tekrar sesleniyorum. Burada gezip eğlenmesinler. Gelsinler toprakları için savaşsınlar. Bize Türkiye’de veya başka ülkede yaşamak yakışmaz. Bize oturmak, gezmek yakışmaz. Bize toprağımız için savaşmak ve şehit olmak yakışır” diyor.

Vatan evlâtlarının, kınalı kuzuların askerliği ve hele “bedel” ne zaman konu olsa aklıma “Yemen Türküleri” düşer.

Bir önceki yazımızda “Bu ne dumandır?”ı hatırlamıştık.

Bu sefer de;

“Yemen yolu çamurdandır,

Sefertası bakırdandır,

Zenginimiz bedel öder,

Askerimiz fakirdendir”

i hatırladık.

Her gün yüzlerce radyo ve televizyonda binlerce türkü istenir, yakılır da bu hiç mi kimsenin aklına gelmez?

Kimse bu türküyü dinlemek istemez mi? 28 Ocak 2017

 

Exit mobile version