SOYKIRIM DEYİNCE…!!!

SOYKIRIM DEYİNCE AKLA; - SOYKIRIM

SOYKIRIM DEYİNCE AKLA;

Soykırım deyince akla, Amerika Birleşik Devletlerinin yüzyıllar boyunca, bölge topraklarının asil sahibi olan milyonlarca Kızılderili halkını kitlesel ve sistemli olarak katletmesi gelir.
Milyonlarca sayıda olan Sarı benizli bir halk olan Kızılderilileri uzun yıllar boyunca sistematik olarak bugünün Amerikalısı ama aslen İngiliz, Fransız, Portekiz, İspanyol ve daha sonraları Alman, Hollandalı vb ülke istilacıları tarafından koloniler halinde yeni kıtanın keşfi adı altında barbarca bir kıyım gerçekleştirmişlerdir.
Yeni kaynak arayışları Amerika kıtasının eski sahipleri yani Kızılderili halkının da uzun yıllar sistematik olarak esas kafatası avcıları sözde insan hakları savunucuları Avrupalılar tarafından istila edilmiş yerli halk aşağılanmış ve uzun yıllar bu yerli halk soykırıma uğramıştır. Yıllar boyunca bu yaptıklarını Kovboy filmlerinde kahramanlık yapıyormuşcasına bizlere de yedirmeye çalışmışlardır. Bir çoğumuzun pazar sabahları kahvaltı sonrası severek seyrettiğimiz Western filmlerinin aslında kendi katliamları ile övünen ve bir millet dahi olmayan sömüren ve insan kanı ile besleyen Amerikalılar olduğunu öğrendik.

Aslında bilmemiz gereken bir başka nokta da insan hakları bildirgesi yayınlayan Amerikanın sömürgeci ve terörist bir devletten başka bir şey olmadığı. Amerikan Terörizmini bir başka konuda değineceğiz ama şunu asla ve asla akıldan çıkarmamak gerekiyor.

Gelelim diğer birkaç örneğe,

Soykırım deyince akla, Nazilerin II. Dünya Savaşı boyunca Yahudilere ve diğer etnik gruplara karşı giriştikleri ve milyonlarca insanın canına mal olan kitlesel kıyım gelir. Uzun yüzyıllar boyunca Musevi toplulukları Avrupanın belli ülkelerinde dağınık gruplar halinde yaşayan ve ticarette başarı gösteren zararsız topluluklar olmuşlardır. Aynı zamanda O sıralar da vatanı olmayan topluluklardan biri de denilebilir.
Hitler komutasında ki Naziler Yahudilerin yanı sıra Çingenelere, Polanyalılar ve Slavlar gibi etnik grupların yanı sıra akıl hastalarını, sakat insanları, farklı cinsel tercih de olan insanları da katletmişlerdir. Katolik ve Yehova şahitleri gibi dini cemaatlere de büyük soykırım da bulunmuşlardır.
İkinci dünya savaşı yıllarında Sovyet Sosyolist Birliği egemenliğinde bulunan Kırım Türklerine de mezalim uygulandığı ve milyonlarca insanın topraklarından teçhir edildiği de tarih kaynaklarında bulunmaktadır. 1945 Kırım soykırımı olarak tarihe geçmiştir.

Fransızların 1954-1962 yılları arasında Cezayir’de en az 1 milyon Cezayirliyi katletmeleri gelir.
Bilindiği gibi 1789 da Fransız devrimi baş göstermiş ve bu devrim oldukça kanlı bir devrim olmuştur. Avrupa ve batı dünyasında 16.y.y da bir dönüm noktası başlatan Fransa aynı zamanda sosyal bir akımı da başlatmıştır. J.J Rousseau, insanların doğuştan eşit olduğuna inanmakta, çoğunluğun iradesinin (halk egemenliği) siyasal rejime hâkim olması gerektiğini vurgulamaktaydı. Kendileri için insan hakları savunucusu olan ama başka ülkeleri hiç acımadan sömüren ve Kuzey Afrika da milyon sayısına varan Cezayirlileri katletmesi insan haklarına ne kadar saygılı olduğunu düşündürmektedir. 21. yüz yılı yaşadığımız bu çağda bile Fransa ve İngiltere gibi ülkelerin hala sömürgecilik yapması da
İnsan hakları beyannamesi savunucusu bu ülkelerin ne kadar da iki yüzlü olduğunu bizlere göstermekte.

İngiltere demişken;

Akla , İngiltere Krallığının 1788-1938 tarihleri arasında sömürge amacıyla gittikleri Avustralya’da yerleşik yerli halk olan Aborjinleri sistematik olarak yok ettikleri de bilinmektedir. 720 bin yerli Aborjin halkı, İngiltere Krallığı tarafından katledilmiş oldu.
Bunun yanı sıra Güney Asya ülkelerinde ve Orta Doğu ülkelerinde yaptıkları sömürgecilik ve milyonlarca insanın ölümlerine neden oldukları ayrı bir gerçek. İrlandalılara yıllarca uyguladıkları baskı ve zulüm ile İngiltere 21. yüz yılın utanç kaynağı ülkelerinden biri olduğunu bize göstermektedir.

Soykırım deyince akla belki de adını duymayı hiç ummayacağınız bir ülke geliyor, 1920-1930 yılları arasında Norveç de etnik bir grup olan Tater (Göçerler) kızlarını zorla kısırlaştırdıkları bilinmektedir. Taterler üzerinde insülin ve elektroşok gibi bir takım akıl dışı yöntemler uyguladılar. Bu etnik grupta ki binlerce insan üzerinde deneysel ilaç çalışmalarında bulundular. Hayvanlar üzerin de bile uygulanması öngörülmeyen bu ilaçları insanlar üzerinde acımasızca uygulayıp binlerce insanın ölümüne sebep olmuşlardır.

Soykırım deyince akla, 1965-1966 yıllarında Endonezya ordusunun bir milyon komünisti ve ailelerini öldürmesi gelir. 1975-1979 yılları arasında Kamboçya’da Kızıl Kmerler’in 2 milyona yakın Kamboçyalı’yı katletmeleri gelir. 1994’de Ruanda’da 500.000 Tutsi’nin, Hutular tarafından öldürülmesi gelir. Tabii ki bu soykırımların perde arkasında olan ülke Vietnam da olduğu gibi Amerika dır.

Naom Chomsky nin “ Dünyayı Kim Yönetiyor” kitabın da bu sistematik soykırımların neden olduğu ve nasıl yapıldığı ayrıntıları ile anlatılmaktadır.
Vietnam da , Ekvator da ve bir çok Güney Amerika ülkesin de milyonlarca Latin Halkının katledilmesin de tabii ki 30 maddelik insan hakları bildirgesi yayınlayan Amerika bulunmakta.

1952 ve 1963 yılların da da Kıbrıs ta Rumların EOKA adli terör örgütü 600 den fazla Türkü katletmiş ve yüzlerce haneyi de yakıp yıkmıştır. Ve yine o yıllar da Batı Trakya da Yunanlılar tarafından Batı Trakya Türklerine karşı asimilasyonlar başlamış binlerce Türk’ün adı değiştirilmiş ve sonra ki yıllar da yüzlerce Türk öldürülmüş ve teçhirler yaşanmıştır. Bunu Bulgaristan da yaşanan asimilasyon çalışmaları ve mezalimler takip etmiştir.

Yüz yılımızın en utanç kaynağı olay ise 1991-1995 yılları arasında yaşanmış olan Yugoslavya İç Savaşın da Sırpların Bosna-Hersek ve Kosova’da binlerce Bosnalı ve Kosavalı Müslümanları hunharca katletmesi olmuştur..Srebrenitsa Katliamı ya da Srebrenitsa Soykırımı Avrupa’da gerçekleşmiş en büyük toplu insan kıyımı olması ve Avrupa’daki hukuksal olarak ilk kez belgelenmiş soykırım olması açısından da önem taşır. Birleşmiş Milletlerin barış gücü askerleri Srebrenitsa’yı koruyamamışlar dahası bu olay karşısın da seyirci kalmışlardır.

Ve günümüze gelindiğin de Dünyaya Türklerin sözde soykırım yaptığını iddia ederek Türkiye’ye yalan ithamlar da bulunan Ermenistan, 1991-1993 yılları arasında, milletler arası antlaşmaları, kendi yükümlülüklerini, Helsinki ve AGİT ilkelerini çiğneyerek, Azerbaycan Cumhuriyeti’ne bağlı bir özerk bölge olan Dağlık Karabağ’ı fiilen işgal etmişlerdir. İşgalin de ötesinde buradaki Azeri Türkleri’ne karşı açık bir soykırım uygulayarak yüz binlerce Azeri Türkünü katletmiştir.

Ve modern çağ’da İsrailli Yahudiler istila ettikleri Müslüman topraklarında Filistinlilere karşı hala insanlık suçu uygulamaya devam ediyorlar. İngiltere’nin ve Amerika’nın desteği ile kurulan İsrail dünya da Amerika ile birlikte terörizmin anası olmuştur. Nazilerin soykırım yaptığı, mazlum halk dediğimiz Yahudiler bugün dünyaya kin ve kan kusmaya devam ediyorlar. Hatta dünyayı yöneten on firmanın da Yahudi masonları olduğu da bir çok kaynakta yazmaktadır.

Libya da, Mısır da , Afganistan da ve Irak’ta binlerce insanın ölümüne sebep olan Amerika ve diğer insanlık suçu yapan devletler hala bu soykırıma devam etmekte ve 2000 li yıllar da Arap baharı adı ile başlayan bu soykırıma bizler maalesef seyirci olmaktayız..

Amerika ve Avrupa tarafından pompalanan terörizm milyonlarca insanın ölmesine ve sömürüye sebep olmuş ve hala olmaktadır. İç savaşlar çıkarılması, ülke kaynaklarına el konulması ile kapitalist sistem insan göçlerini, baskıyı, yağmalamaları ve katliamları beraberinde getirmiştir.

Soykırım suçu, gerçek anlamda bu olaylarda işlenmiştir. Ve tüm bu soykırımları yapanların arasında, sözde insanlık haklarının savunucusu görünümde olan devletler bulunmaktadır.

Atila Kaya


Yazıları posta kutunda oku