Ortalık mezbahaya döndü…
İnsanlarımız kurşunlanıyor, öldürülüyor, yakılıyor…
Gözyaşı hiç dinmiyor… Hiçbir iktidar döneminde bu kadar acı çekmedi bu millet… Hiçbir iktidar döneminde bu kadar ilkel, yobaz terör örgütlerinin hedefi olmadı… 14 yıldır uygulanan yanlış iç ve dış politikaların sonucudur geldiğimiz bugünkü ortam…
Politikacılar bugün ak dediklerine bir gün sonra kara diyorlar. Dün “Kürt açılımı” yapanlar bugün onlarla boğaz boğaza… Dün hastanelerimizde IŞİD tedavisi yapanlar, bugün IŞİD saldırılarıyla karşı karşıya…
Dün “Başkanlık sistemini” kötülemek için ağzına geleni söyleyen Bahçeli, bugün “Başkanlık sistemini” kurmak için Anayasayı değiştirmeye kalkıyor… Atatürk’ün Millet Meclisini, milletin hizmetinden çıkarmaya, İşlevsizleştirmeye çalışıyor… Siz hiç, bu güne değin, bir iktidar döneminde bu kadar çok görüş, düşünce değiştiren politikacı topluluğu gördünüz mü?
Bunların yüzünden toplumda dirlik, düzenlik, kardeşlik kalmadı.
Yurttaşlar birbirine diş biliyor… Tek söz, tek kıvılcım insanları bir anda birbirine düşürmeye, kanlı bıçaklı yapmaya yetiyor…
Çünkü toplum düşman kamplara bölündü. Çünkü toplum stresliler, cinnetliler toplumu oldu…
Alevi – Sünni… Kürt – Türk… Laik – şeriatçı… Devrimci – karşı devrimci… Cumhuriyetçi – Yeni Osmanlıcı… Atatürkçü gençlik – dindar, kindar gençlik vb.
Bu listeyi istediğimiz kadar uzatabiliriz… Aslında emperyalizmin istediği de tamı tamamına bu…
Bir de bunlara “Başkanlık” tartışmaları eklenince, toplum karpuz gibi ikiye ayrıldı…
Kimsenin kimseye güveni, saygısı, sevgisi kalmadı. Herkes birbirinden çekiniyor, herkes birbirinden kuşkulanıyor, herkes birbirinden korkuyor…
Çünkü her an birisi, bir başkasını gammazlayabilir, şikâyet edebilir, hedef gösterebilir…
Şunu artık açıkça ortaya koyabiliriz “İktidarı eleştiren ve yanlış uygulamalar karşısında tepkisini ortaya koyan muhalif insanlar” şimdi siyasal baskı altındadırlar…
Dilediklerini söyleyememekte, konuşamamakta, yazamamaktadırlar…
Aydınlar, karşı görüşte olanlar, korku imparatorluğunun gücü ile susturulmak istenmektedir… Hedefleri, sadece egemen güçlerin özgürce hareket edebileceği“Dikensiz bir gül bahçesi yaratmak…”
Yapılan anketlerde halkın adalete, yargıya güveni kalmadığı görülmektedir…
Hukuk siyasallaştırılmıştır… Evrensel ve tarafsız olma özelliğini yitirmiştir. Genellikle iktidardakilerin, güçlülerin çıkarları doğrultusunda kararlar vermektedir…
Hepsinden kötüsü, toplum, kurucularından, kurtarıcılarından, tarihinden, koparılmak istenmektedir.
Cumhuriyete, 1923 Aydınlanmasına isyan eden yobazların torunları, bugün de atalarının, dedelerinin izinden giderek Kurtuluş Mücadelesi komutanlarına ve onun önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e savaş açmışlardır…
Milyonlarca Atatürkçünün ATA’mızı “Anıtkabir’de ziyaret etmesinden”, heykellerinin meydanlarda dimdik durmasından rahatsız olmaktadırlar…
Atatürk korkusu yüreklerine o kadar derin işlemiştir ki gece rüyalarına girmekte,kâbus görmektedirler ve aşağılık yöntemlerle onu unutturmaya çalışmaktadırlar…
Artık ne Kubilaylar ne de İnönüler ölüm yıldönümlerinde yöneticiler tarafından anılır oldular…
Bir milletin kurtarıcısı ve kurucusunun heykeli tek kişinin kararı ile bir yerden alınıp, değersiz bir eşyaymış gibi kamyona atılıp, başka bir yere taşınabiliyor…
Ve Yeni Akit Gazetesi bu olay karşısında, “Elhamdülillah, Rize özgürlüğüne kavuştu!” diye sevinç çığlıkları atabiliyor… Şu 14 yıllık dönemde nereden nereye geldik, gördünüz mü?
Zamanımızda hiçbir şeyin kutsallığı kalmadı. Vatanın da Cumhuriyetin de…
Şu 14 yılda öyle olaylar yaşadık ki rüyamızda görsek inanmayız…
Ormanlarımız, vatan topraklarımız yağmalandı… Cumhuriyet ürünü fabrikalarımız haraç mezat, babalar gibi satıldı…
Karadeniz Otoyolu Projesi ile orman ve çevre katliamı yapıldı, dereler kurutuldu… Karadeniz yaylaları, Trabzonspor’un sponsoru Katarlı şeyhine sunuldu… Bin yıllık ağaçlar, zeytin tarlaları maden aramak, HES yapmak için acımasızca katledildi. Yağmalandı.
Ama sözün tam burasında bir hatırlatma yapalım:
Vatanımızı bölmek, parçalamak isteyen ABD – AB emperyalizmi ve uşaklarına diyoruz ki;
Şimdiye dek, Atatürk ve Atatürk Cumhuriyeti’ne karşı gelenlerin, isyan bayrağı açanların sonları hep HÜSRANLA bitti…
Çünkü bu topraklar, bu Cumhuriyet kolay kazanılmadı. Bu vatan Uğruna, sadece Çanakkale’de 55.127 şehit verdik. Yaralananlarla birlikte Genel toplam 186.865’tir. Doğuda, karlı-buzlu Sarıkamış Dağlarında 80 bine yakın asker ya şehit oldu ya da donarak öldü. Binlercesi ise Yemen’e gidip geri dönmedi.
Bu Cumhuriyet kanla, canla, başla, gözyaşıyla kuruldu. Ne tarihimizi, ne şanlı geçmişimizi, ne ATA’mızı ve Ulusal Kurtuluş savaşımızı unutturabilirsiniz… Ne de yüreklerden silebilirsiniz…
Atatürk’ün heykelini Rize meydanından sökerek, yüreklerimizden de sökeceğinizi sanıyorsanız, YANILIYORSUNUZ…
ALDANIYORSUNUZ…