İnsanlarımızı yakıyorlar cayır cayır… Kurşunluyorlar…
Kimse “Ne oluyor, bu IŞİD erlerimizi niçin yakıyor, niçin öldürüyor” diye dönüp bakmıyor bile…
Varsa yoksa “Başkanlık Sistemi…
Bir ara devlet yetkilileri “Videoyu inceliyoruz” dediler, arkası gelmedi…
Şu sıralar gündemin ön sırasını yine başkanlık ve Anayasa değişimi işgal ediyor…
Kıyamet kopsa, yer yarılsa, ardı ardına felaketler yaşansa yine de bu sevdadan vazgeçileceğe benzemiyor…
“Partili Cumhurbaşkanlığına geçiş yasası” TBMM’sinde görüşülüyor. Bu yasa kabul edilirse, 1876 Kanuni Esasi’den itibaren yaklaşık 150 yıllık bir tarihi olan parlamenter sistem terk edilecek. Teklifte mevcut anayasadaki “Cumhurbaşkanı seçilen kişinin, varsa siyasi partisi ile ilişiği kesilir” hükmünün kaldırılması öngörülüyor.
Bu yasa meclisten geçip, referanduma sunulabilirse ve halk tarafından kabul edilirse, Cumhurbaşkanı olağanüstü yetkilerle donatılacak… Hatta isterse meclisi feshedecek, isterse bakanlar atayacak ya da görevlerine son verecek…
Sandalye sayısı 600’e çıkacak…
Bunun yanında daha onlarca değişiklik var… Bunları sıralamaya kalksak yerimiz yetmez… İşte bu amaçlar için Anayasa değiştirilmek isteniyor…
OYSA BU MECLİSİN YENİ BİR ANAYASA YAPMA YETKİSİ YOKTUR…
Çünkü TBMM’nin neyi yapacağı, neyi yapmayacağı yasalarla belirlenmiştir…
Anayasanın 87. Maddesinde Meclisin görevi şöyle tanımlanmıştır: “Kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak; Bakanlar Kurulunu ve bakanları denetlemek; Bakanlar Kuruluna belli konularda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek; bütçe ve kesin hesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek; para basılmasına ve savaş ilânına karar vermek; milletlerarası Antlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile genel ve özel af ilânına karar vermek ve Anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve görevleri yerine getirmek…”
Burada ona “Anayasa yapma” görevi verilmemiştir… Yalnızca “değiştirme, düzeltme” görevi verilmiştir.
Peki, bu durum karşısında Meclis, hiç Anayasa yapamaz mı, hep eski anayasayla mı yetinmek zorundadır?
Yapar… Elbette yapar…
Usulüne ve yasalara uygun hareket ederse, hem de en iyi biçimde yapar…
Nedir bu işin usulü, yöntemi?
Önce bir “halk oylaması” gerçekleştirilmelidir. Halkın yeni bir anayasayı isteyip istemediği oylanmalıdır. Bu oylamada halkın büyük bir çoğunluğu “EVET” derse, bir “Kurucu Meclis” oluşturulur, bu kurucu meclisin hazırlayacağı Anayasa yeniden referanduma sunulur…
Yani hiç kimse, hiçbir kurum “Kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz…” Bu TBMM de olsa…
Hele hele bir de “Anayasaya bağlı kalmaya” yemin etmişlerse…
Siyasal partiler, “Kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisi”ni kullanmakta ısrar ederlerse “SUÇ İŞLERLER…”
AKP, MHP bugün, Anayasada belirtilen hükümlere karşın “Yeni bir Anayasa yapma” ısrarını sürdürmektedir.
Suç işlemektedir…
İkisinin de ayrı ayrı hedefi var…
AKP, başkanlık sistemini meşrulaştırmak istiyor. Bahçeli, tehlikeye düşen koltuğunu bu yöntemle kurtarmak amacında…
Tüm partilerin birleştiği, varmak istediği nokta ise Türk vatandaşlığı kavramı yerine, ucube bir “Türkiyeli” kavramını getirip, etnik bölücülüğe, ümmet – kul anlayışına, tarikatlara, tekkelere, cemaatlere özgürlük tanımak, başkanlık sisteminin önünü açmak, 150 yıllık parlamenter sisteme son vermek…
Bu bir suçtur… Yineliyorum: Hem de Yüce divanlık bir suçtur…
Hele hele gerçek demokrasi çarkının işlemediği, yüzde 10 baraj sistemi ve tek adam direktifleri ile yönlendirilen bir seçim sistemi ile oluşturulan bir meclisin yapacağı anayasa, asla, tüm toplumun ihtiyaçlarına yanıt veren bir anayasa olmayacaktır…
İşte bu nedenle CHP, Anayasa değişikliği masasından kalkmalı, anayasayı değiştirme sevdasından vazgeçmelidir… AKP’nin “Başkanlık sistemini hayata geçirme” çalışmasına ortak olmamalıdır…
Yapılan tüm girişimler ülke ve millet aleyhine ve zararınadır. Gerçekleştirmeye çalıştıkları değişikliklerden Türkiye’nin hiçbir çıkarı olmayacaktır…
Böyle bir ortamda yapılan anayasa demokratik de olmayacaktır…
Bir kez daha uyarıyoruz: Gelin bu suça ortak olmayın, yol yakınken usulsüz, kuralsız yapılmak istenen Anayasa değişikliği masasını terk edin…
Ondan da önemlisi baltayı kendi ayağınıza vurmayın… Eğer bu sistemi kabul edecek olursanız ne denetleme görevini yerine getirebilirsiniz ne de milleti temsil etme yetkiniz, milletvekilliğiniz kalır…
Kurşun asker olursunuz…
Bir yanıt yazın