Hep söyledik, hep uyardık…
“Gelin bu ‘Açılım – saçılım sevdası”ndan vazgeçin… Gelin bu “Bebek katili”ne ‘Sayın’ demekten vazgeçin…” dedik.
Mit Müsteşar Yardımcısı bir Bayan, “Metropolleri patlayıcılarla doldurdunuz, bundan haberimiz var” diye PKK yöneticileri ile şakalaşırken, siz sadece seyrettiniz…
“Gelin bu onurlu, yurtsever komutanlara suçlu muamelesi yapmaktan, onları zindanlara doldurmaktan, onların aleyhine PKK’lı itleri tanık olarak kullanmaktan vazgeçin…”
“Ordunun kanadını kolunu kırmayın…”
“Gelin bu Fethullah cemaatini koruyup kollamaktan, okullara, resmi kurumlara FETÖ militanlarının yerleşmesine göz yummaktan vazgeçin…” dedik.
Eski TBMM Başkanı AKP’li Cemil Çiçek bile, “Hepimizin günahı var, bizinkisi yüzde 90” diyerek gerçeği itiraf etmişti…
“Tarikatçılık – mezhepçilik yapmayın… İnsanları Alevi – Sünni, Kürt – Türk diye ayırmayın…”
Kindar ve dindar” gençlik yetiştirerek, toplum içerisine düşmanlık tohumları ekmeyin…
ABD – AB emperyalizmi ile içli dışlı olmayın…” dedik.
Ve İnönü’nün sözünü anımsattık:
“Büyük devletlerle işbirliği yapmak, ayı ile yatağa girmek gibidir!”
“Komşu ülkelerle iyi geçinin…
Emperyalist devletlerle bir olup dost Libya ve Irak halkının parçalanmasına, katledilmesine yardımcı olmayın… Suriye rejimini yıkmak için uğraşmayın…
Ortadoğu’nun, Asya’nın, Afrika’nın parçalanmasına destek vermeyin…” dedik…
Daha başka neler söyledik?
“Yönünüzü Batı’ya değil, Asya’ya, Ortadoğu’ya, Afrika’ya çevirin… Dış siyasette Atatürk’ün “Mazlum milletlerle işbirliği politikasını” uygulayın…
“Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesinden asla vazgeçmeyin…
“Hele hele bu IŞİD, ÖSO, El Kaide, FETÖ ile işbirliğinden uzak durun, terörist yaralıları hastanelere doldurmayı, tedavi etmeyi bırakın…”
Bunların ne yapacağı belli olmaz, sonra bumerang gibi yine bize döner.
Laikliğe sahip çıkın…” dedik.
Biz bunları söyledikçe, savundukça AK trolleriniz bize ağza alınmayacak küfürlerle saldırdılar, tehditler savurdular… Ama küfürler, tehditler acıyı, gözyaşını, kanı durdurmadı…
Olur olmaz yerde beyaz kefen giyenler, PKK saldırıları karşısında dut yemiş bülbüllere döndüler…
Şehitler gelmeye devam etti. Bombalar patladı. Ortalık cehennem yerine döndü…
Onlar yine de yurtseverlere, aydınlara saldırılarını sürdürdüler.
Ortaya koyduğumuz belgeli gerçeklere hiçbir yanıt veremediler… Salyalarını akıtmaya devam ettiler…
Milliyetçilik yerine ümmetçiliği, vatandaşlık yerine kulluğu, laiklik yerine şeriatçılığı tercih ettiler… ABD, AB emperyalizminin emir erliğini yaptılar…
Şunu açıkça söyleyebiliriz ki en az efendileri kadar AK troller de “Akan her damla kandan, akan her damla gözyaşından” sorumludurlar…”
Ve Türkiye’nin bugünkü ortama gelmesinde aslan payı onlarındır…
Rüzgâr eken iktidar şimdi fırtına biçmektedir…
Acz içerisindedir, acınacak durumdadır… Batı’dan dışlanan AKP, Rusya’ya sığınmaya çalışmaktadır, ama ona da tam bir güven verememektedir…
Emperyalizm ve işbirlikçisi FETÖ emniyet güçlerini kullanarak suikast düzenlemektedir. Böylece bazı yerlere mesaj vermeye, yönetimi güç durumda bırakmaya çalışmaktadırlar…
FETÖ eğitimi altında yetişen genç polis memuru, IŞİD militanı gibi, “Allahü Ekber” diyerek, sırtından büyükelçi kurşunlamaktadır…
Ekilen rüzgârlar bugün fırtınaya dönüşmüştür, yarın Tsunamiye dönüşmeyeceğini kimse garanti edemez…
Bir zamanlar Fethullahçıların eğitiminde ve gözetiminde polis adayı yetiştiren okullardan bugün terörist çıkmaktadır…
Eserinizle ne kadar övünseniz azdır…