AB Cenevre’de taraf mı oluyor?
Kıbrıs Rum Basını ballandıra ballandıra AB’nin, Cenevre’deki konferansa “taraf olarak” katılacağından bahsetmekte. Rum lider Anastasiadis’e yandaş gazetelerin yaptığı yayınlara göre Avrupa Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker, Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk ve Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini de 12 Ocak tarihinde Cenevre’de yapılacak, bize göre “Beşli”, Rumlara göre “Çoklu” konferansa katılacaklarmış.
Kıbrıs Rum tarafı, çözümün, AB normlarıyla mutlak uyumunun garanti altına alınması için AB’nin özlü müdahil olmasında ısrar etmekte ve Avrupa Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker’in de AB’yi temsilen katılımını talep ediyor.
Bunlara ilaveten yetmezmiş gibi Almanya da toplantıya katılmaya çok hevesliymiş. Ya Başbakan Angela Merkel katılacakmış ya da Merkel katılmazsa Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier katılacakmış adına şimdilik “Beşli” denen bu toplantıya.
Ocak ayında AB dönem Başkanlığını devralacak olan Malta da, “Benim başım kel mi?” deyip herhalde Cenevre’de yapılacak toplantıya katılmak isteyecektir. Kala kala o kalmıştı bir katılmayan, Malta da katılırsa AB ekibi tamam olacak.
AB ekibinin yanında, ABD ekibi ve BM ekibi de olacağından bu toplantının adı “Beşli Konferans” değil, “Yetmiş beşli Konferans” olur herhalde.
Anlaşılan ipini koparan Anastasiadis’in daveti ve girişimleri ile bu toplantıya katılıyor. İyi hoş da, bizim ne işimiz var bu toplantıda, madem Kıbrıs konusunun kaderini belirleyecek bu masaya, sözü dinlenecek etkin bir taraf bile olamayacak konumda oturacağız ve karşımızda da Kıbrıslı Rumlar, bütün haşmeti ile Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler, ABD, İngiltere ve Yunanistan olacak…
Sonra da bekliyoruz ki, Kıbrıs sorununun kaderini belirlemek ve sonlandırmak için Cenevre de yapılacak bu toplantıdan, BM’nin son 50 yılda oluşturduğu “Kıbrıs muktesebatı”na uygun “İki toplumlu, iki bölgeli, siyaseten eşit haklara sahip, her devleti (Rumlara göre Eyaleti) oluşturan toplumun özellikli (yüzde 75 ve üzeri) mülkiyet ve nüfus çoğunluğuna sahip olduğu, mevcut Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti’nin devamı olmayan Federal yapıda yeni bir Devlet çıksın.
Bence Cenevre’den böylesi bir sonucun çıkacağını düşünenler hayal içinde yaşıyorlar.
KKTC’nin yok edilmesine onay verecek olanlar, Eide’nin “Bir gün gelecek, kuzeydeki Türk devletçiğinde Rumlar çoğunluğu oluşturan toplum haline gelecek” öngörüsünü unutmaması gerekmektedir.
Dünyadaki devletlerin tarihlerine baktığım vakit, kendilerinden başka bir milletin çıkarları ve yaşadıkları topraklar üzerinde egemenlik kurmaları için canla başla çalışmış, çabalamış ve kendi halkını satmış kişileri tarihlerinden sildiklerini veya da “hain” olarak tanımladıklarını gözlemlemekteyim. Yüzyıllarca farklı farklı milletler birbirlerinden habersiz bu kavramı böyle uygulanmışlar ve halen de uygulanmaktalar.
Buna karşın da farklı farklı milletlerin kendi tarihlerine şerefle geçirdikleri kişiler de hep, yaşadıkları topraklar üzerinde kendi egemenliklerini kurmak için canını ortaya koymuş insanlardan oluşmakta, boyun eğenlerden, satanlardan ve çıkardıkları yapay gürültüden medet umanlardan değil…
Ata ATUN
e-mail: [email protected] veya [email protected]
Facebook: AtaAtun1
19 Aralık 2016
Bir yanıt yazın