ŞU AZ İLERİSİ YOLUN SONU

17.12.2016 - city view 772778 640 1

Doğu Halep, Rus Hava Kuvvetleri ve İran güdümlü Şii milislerin desteğiyle Suriye hükümet güçlerinin eline geçti.
Suriye’nin en büyük kenti Halep’te dört yıllık çatışma sona erdi.
Türkiye ve Rusya hükümetlerinin aracılığında bir anlaşma ile Doğu Halep’ten İslamcı milislerin ve az sayıda sivilin tahliyesi sürüyor.

*
Suriye Ordusu’nun Doğu Halep’teki zaferi; ABD ve bölgesel müttefiklerinin organize ettiği beş yılı aşkın rejim değişikliği savaşında bir dönüm noktasıdır.
Suriye’yi yağmalamak için dünyanın her yerinden onbinlerce cihatçıyı ülkeye getiren, silahlandıran, finanse eden, türlü lojistik sağlayan;
Başta ABD ve Batılı müttefikleri ile Suudi Arabistan ve Sünni petrol monarşileri bozguna uğradı.

*
Öyle ki,hayal kırıklıkları BM Güvenlik Konseyi’nin Salı günkü toplantısına yansıdı.
ABD, İngiltere ve Fransa; Suriye,Rusya ve İran’ın hava ve topçu bombardımanı ve saldırılarıyla Doğu Halep’te kent sakinlerini, siviller dahil tutukluları yargısız infaz ettiğini haykırdılar.

*
Halbuki bu ülkeler, cihatçı militanlar Doğu Halep’i 2012’de istila edip yağmaladığında ve yargısız infazlarla cinayetlerini gerçekleştirdiğinde,
Bunları Devlet Başkanı B.Esad’ın yandaşlarının yaptığını iddia ediyor, vahşeti meşrulaştırıyorlardı…

*
Şimdi bütün savaşlarda olduğu gibi Suriye’ye karşı yürütülen savaşta bir propaganda çığına neden oluyor.
Kimse acı çeken çocukları görmeyi kabul edemez, o yüzden çocuklar savaş propagandasının en uygun öznesi olmaya devam ediyor.

*
Kuşkusuz Rus ordusunun Doğu Halep’te kapana kısılmış sivillere karşı gerçekleştirdiği eylemler suçlanmayı hak ediyor.
Ama Rusya ve İran destekli Suriye Ordusunun savaş suçları işlediğine, soykırım yaptığına ilişkin çığlık atanların asıl endişesinin bu olmadığı da biliniyor.

*
Rusya’nın Suriye’deki suçları, Washington’ın bölgede ve tarih boyunca dünyada işlediklerinin yanında çok sönüktür.
Hiroşima, Nagazaki’deki katliamlar, Kore, Vietnam, Afganistan, Irak, Pakistan, Libya, Yemen, Suriye savaşlarındaki kıyımlar unutulacak şeyler değildir.
Kimi ikiyüzlü İnsan Hakları savunucularının Suriye’ye atılan Rus bombaları üzerine dehşete düşen ve öfkeli gibi görünmeleri ve “dehşet ve öfke”yi unutmuş olmaları hayret uyandırıyor…
Hele Türkiye’de İstiklal Caddesi’nde Devlet Başkanı “Eset’i”  soykırım ile suçlamaya yöneltilmiş takkeli,cüppeli soytarılar güruhuna diyecek bir şey bulunmuyor.

*
Aslında ABD ve müttefikleri rejim değişikliği savaşında başlıca vekil güç işlevi gören El Kaide bağlantılı milislerin nihai bozgunla karşı karşıya olmasından korkuyor.
Duydukları sahte öfkenin ve gözyaşının kaynağı, ABD’nin Suriye’deki rejim değişikliği savaşının bir fiyaskoya dönüşmüş olmasıdır.
Moskova, kendi müdahalesini Suriyeli kitlelerin değil, Rusya’nın çıkarlarını savunmak için başlatmıştı.
Şimdi ABD’nin Ortadoğu üzerinde egemenlik kurma yöneliminin önünde Rusya gibi bir engel bulunuyor…

*
Herşey ABD ve müttefiklerinin kendi bakış açılarıyla Rusya politikasını analiz etmede ki, hatalarından başlamıştır.
2012’de Suriye’de savaşın başlangıcında ABD Savunma İstihbarat Örgütü IŞİD’in ileride neye dönüşebileceği konusunda Washington’ı uyarmıştı.
Rusya ise Suriye’nin “kendisi için bir iç mesele ” haline geldiğine dikkat çekmiş;
Suriye’ye gelirken Batılılarla birlikte cihatçılara karşı bir Uluslararası Koalisyon oluşturmaya çabalamıştı…

*
Çünkü Rusya, 1930’lar da Nazizmin dünyayı nasıl sallandığını iyi hatırlıyor, gerekli dersleri çıkarmış bulunuyordu.
1936-39 döneminde olduğu gibi bugün de mevcut ittifakları yıkmayı umarken;
Washington’un 2011-12’de Moskova’da hükümete karşı gösteriler ve 2013-14’te Ukrayna’da bir darbe örgütleyerek kendisini sırtından vurmasına karşın ABD’ye bir ortak gibi davranıyordu…

*
Suriye’de krizin çözülmesi için hırsların değil ortak amaçların esas alınması ve iç savaşa artık siyasal bir çözüm getirilmesi düşüncesinde,
Batı ile ortak düşmanları olan terörizme karşı çabaların birleştirilmesi gerektiğinden,
Bunu daha önce ideoloji farklılıklarına rağmen II. Dünya Savaşı sırasında faşizme karşı ABD ile birlikte yaptıkları ve başarılı oldukları gerçek bir örnekten hareket ediyordu.

*
Bu örneğe göre Suriye’de Barış Kongresi ile birlikte 1947’de BM Guvenlik Konseyi’nin 10 numara kararı doğrultusunda olduğu gibi askeri mahkemeler kurulması hakkı kullanılacaktır.
Öngörülen Ekim 1945’te II. Dünya Savaşı akabinde ABD, Birleşik Krallık, Fransa ve Sovyetler Birliği’nin;
Alman Nazi partisine karşı “insanlık suçu, savaş suçları, dünya barışına karşı işlenen suçlar ve savaşa sebep olmak” suçlarından açtığı davaya bakmak için kurulan Nürnberg Uluslararası Askeri Ceza Mahkemesi’nin bir benzeridir…

*
Şimdi Doğu Halep’in özgürleştirilmesiyle Rusya ve İran;
1- Suriye’yi samimi olarak müzakere etmeye yol açmış ve ABD’yi bu sahneye bağlamıştır.
Çünkü Rusya silahlı kuvvetleri süreçte “Kaçınma Taktiği” uygulamış ve ABD ile doğrudan çatışmadan kaçınmış,
Bu suretle konvansiyonel anlamda ABD ve müttefikleri karşısında üstünlüklerini kabul ettirmiştir…
2- Kamuoyunda; ABD’nin İŞİD, El Kaideci El Nusra, Ahrar-ı Şam örgütü gibi İslami Cihad örgütleriyle çalışma ısrarında olduğu ve bu örgütlerin Suriye alt yapısına sistematik saldırılarda bulunmasında rol oynadığına ilişkin inancı pekiştirmiştir.
3- ABD’nin Rusya ile ayrılığının bir nedeni de Ukrayna sorunudur.
Moskova,Washington ile yaptığı müzakerelerde ABD’nin Türkiye aracılığıyla Suriye ve Ukrayna için bağ kurmasından hareketle bu sorunu da birlikte ele almayı denemiş,
Nitekim 19 Ekim’de Berlin’de Normandiya Dörtlüsü Zirvesi’nde Almanya ve Fransa’yı da bu iki sorun arasında bağ kurma konusunda ikna etmiştir.
Böylece Suriye’deki durum ile Ukrayna’nın Minsk Mutabakatlarının karşılıklı olarak engellemesine son verilmesi değiş-tokuş edilmiştir.
Rusya böylece NATO’nun birliğinde gedik açmış, ABD üstünlükçülüğünün sonunu hızlandırmıştır…
Trampa ABD’yi rahatsız etse de sabote etmek için elinden geleni yapacak olsa da;Moskova’ya göre geçici olarak dondurulmuş bir anlaşmazlık bir ABD bozgunundan iyidir…

*
Rusya, İslamcı Cihad’ın insanlığın geleceğini tehdit ettiğinden hareketle,öncelikle Türkiye ile NATO’yu ayrıştırma çabasını güdüyor.
Bu çerçevede Türkiye; ya NATO’da kalarak sadece Suriye’de değil ama Irak, Libya ve dünyanın her yerinde cihatçıları desteklemeye devam edecektir,
Ya da NATO, Türkiye ile arasına mesafe korken, bu durumda ABD ve Rusya nerede olurlarsa olsunlar cihadçılarla birlikte etkili bir şekilde mücadele etmek için ittifak yapacaklardır…

*
Çaresiz Washington, İslamcı Cihad örgütleriyle mücadele yanında İslamcı Cihad İdeolojisinin de yan, İslamcılığın siyasi ayağının da tasfiyesine katılmak durumundadır.
ABD bu ideolojinin liderleri U.Bin Ladin, M.Mursi, F.Gülen’in tasfiyesinden sonra bölgede yaşanan tüm sıkıntıların sorumlusu olarak Recep Tayyip Erdoğan’ı kurban etmeye hazırlanıyor…
Şu dakikada bundan kaçınılamayacağı çok açıktır.

*
Ya Suriye iç savaşında işlenen suçlarla ilgili Askeri Mahkeme kurulması niyetiyle birlikte siyasi çözümün yolu açılacak,
Ya da durmak bilmeyen insan hakları propagandası ve Rusya’nın Halep üzerinden şeytanlaştırılmasıyla, ABD-Rusya cepheleşmesi son raddesine tırmanacaktır.

17.12.2016

17.12.2016 - city view 772778 640

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir