Bizi takip eden okurlarımız anımsayacaklardır. Kuzey Irak’taki Peşmergebaşı Barzani ile ilgili yazdığımız hemen her yazıda “Bu adam tam bir Türk ve Türkiye düşmanıdır. Söylediklerine inanmayın. Sinsi planları var. Bölgede Bağımsız bir Kürt Devleti’nin kurulması için de dış güçlerin isteğine (evet) diyor ve maşalık yapıyor” demilşizdir.
Barzani, palazlandığı ve kendisini güçlü hissettiği zamanlarda Türkiye’ye bile kafa tutmuş ,aranan teröristlerin Türkişye tarafından verilen listesi üzerine yaptığı açıklamada da “Bir Kürt kedisini bile Türk Devletine teslim etmem” diyerek bölgedeki terör örgütü miltanları PKK’yı korumuştur. Bunlar unutulacak olaylar mıdır?
Barzani’nin başta Amerika olmak üzere dış güçlerce korunup kollandığını biliyoruz. Türkiye’yi de bu Türk ve Türkiye düşmanına yakınlaştıran da bu dış güçler olmuştur.
Şimdi durup dururken bunları neden yazıyoruz ona yüzümüz çevirelim:
Türkçe Konuşan Ülkeler Uluslararası Gazeteciler Derneği Başkanı ve Kerkük’ün Sesi Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Güngör Yavuzaslan, Sincar’da kontrol noktası ve üs kuran PKK/YPG militanlarının fotoğraflarını yayınladı. PKK’nın yeni üssünü de ortaya koyarak bu noktaya dikkatleri çekti.
Önce Yavuzaslan’ın konu ile ilgili şu açıklamasına bakalım:
“2014 yılından itibaren PKK bölgede artan DEAŞ saldırıları ve istikrarsızlıktan dolayı Sincar (Şengal) bölgesine yerleşmeye başladı. Peşmerge güçleri örgütün bölgede faaliyetlerine müdahale etmedi. Bugün Sincar örgütün bir sözde kanton yönetimi şeklinde yapılanmıştır. PKK/YPG yapısı ABD yetkilileri, Haşdi Şaibi ve Peşmerge ile görüşmektedir. Sincar’ın girişine Abdullah Öcalan posterleri asılı ve militanların ellerinde DEAŞ’la mücadele için verilen teçhizat var. Basın organlarına yansıyan açıklamaların aksine Irak’ta Bölgesel Kürt Yönetimi PKK militanlarının bölgede dolaşmasına göz yumuyor. Sincar (Şengal) bölgesinin başta elektrik olmak üzere tüm lojistik desteği bölgesel yönetim tarafından veriliyor. Sincar’daki PKK kampları Kandil bölgesine göre kalıcı yapıdadır”
Sözü fazla uzatmayalım:
Bugün bölgede Barzani, PKK, PYD/YPG güçleri birlikte hareket ediyor.
PYD/YPG güçlerine verilen her silah PKK’lıların da eline geçiyor.
Barzani, kendi kontrolu altındaki bölgede PKK’lıların üs kurmasına ve rahatça gezmesine ses çıkarmıyor,tam aksine yardım ediyor.
Çok sinsice hareket ediyor. Dost göründüğüne bakmayın, düşmanlığın en büyüğünü yapıyor ve yapmaktan da kaçınmaz. Eli biraz güçlensin siz bu Barzani denilen adamı o zaman görün.
İsrail ile da ayrıca çeşitli alanlarda işbirliği yapıyor. Bugün Kuzey Irak’ta çeşitli yardım kuruluşları adı altında İsrailli ajanlar cirit atıyor.
Kuzey Irak’ta kurulu bulunan fabrikalarda kaçak sigara ve içki üreten Barzani, kaçak yollardan bunları PKK kanalı ile Türkiye’de diğer komşu ülkelerde pazarlayarak büyük paralar kazanıyor. Bu paraların çoğu PKK’ya gidiyor,silahlara gidiyor. Biz ise yıllardır bunu sadece seyretmekle yetiniyoruz.
Özetle etrafımız düşmanlarca çevrilmiş durumda. Barzani’ye filan kesinlikle güven olmaz. Nitekim, belgelerle Yavuzaslan tarafından ortaya konulan görüntüler ve veriler Barzani’nin ne gibi bir adam olduğunu çok açık biçimde gösteriyor.
Barzani bölgede Bağımsız Kürt Devleti’nin kurulması için gün sayıyor. Sıkı sık da Amerika’ya gidip görüşmeler yapıyor. Obama yönetimi ile yaptığı son görüşmede “Bağımsız Kürt Devleti için her şeyimiz tamam” diyen Barzani’ye ABD yönetiminin “Daha erken, zamanı var” dediği de iddia ediliyor.
Zaten Barzani de yakınları da zaman zaman “Bağımsız Kürt Devletini kuracağız, bunun altyapısını hazırladık” demiyorlar mı?
İşin artık gizlisi saklısı kalmadı.
PKK terörüne bu denli destek veren dış güçlerin de Türkiye’yi iyice zayıf düşürüp, pazarlık masasına oturtarak toprak talebinde bulunmak değil mi?
Halen bu adama güvenip, ayaklarının altına kırmızı halılar sererek karşılama yapıyor, bu kişiyi adam yerine koyuyorsak büyük bir yanlışın içindeyiz demektir.
Şimdi asıl yapılması gereken, Sincar Bölgesi’ni de Kandil gibi dağıtmak olmalıdır. Sorun bununla da sınırlı kalmamamlı ve PKK’nın Suriye uzantısı PYD/YPG güçlerinin dağıtılması için de ne gerekiyorsa bunlar ortaya konulmalıdır.
Yoksa, bu terör belasını bitiremeyiz.
Terörün beslendiği noktalar bellidir. Kökü dışarıda olan terörle içeride ne kadar mücadele dersek edelim, ne kadar şehit verirsek verelim, sadece sivrisinekleri yok edebiliriz. Bataklık dışarıda olduğu sürece, bu sivrisinekler de bitmeyecektir.
Bir yandan “Dostumuz ve müttefikimiz” dediğimiz Amerika, öte yandan kapılarında yıllardır süründürüldüğümüz AB üyesi ülkeler açıktan veya örtülü olarak terör örgütü PKK’yı kucaklıyorlar.
PYD/YPG güçlerine silah veren Amerika, bu silahların PKK’nın da eline geçtiğini bilmiyor mu? Kaldı ki, en üst düzeyde bu silahların PKK’lıların da eline geçtiğini belgelerle Amerika’ya ileten Türkiye, bu konuda da sesini dinletemiyor.
Özetleyelim:
Artık kendi göbeğimizi kendimiz kesmek durumundayız.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın