Bu kaçıncı patlama…
Bu kaçıncı kıyamet?
“Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan…”
Bu cennet vatan, cehennem yerine döndü…
Ocaklara ateş düştü…
Ocaklar alev alev şimdi…
Anaların, ailelerin gözyaşı sel oldu…
PKK yine işbaşında… Onlarca can aldı…
Arkasında da ABD ve AB emperyalizmi var…
Ama şunu bir kez daha anımsatalım: Tüm böcüler, tüm şeriatçılar ve emperyalistler bilsinler ki bu vatanı size böldürmeyeceğiz…
Kimse Türk milletini terörle, şiddetle teslim alamaz, parçalayamaz…
Ne var ki şu da bir gerçek, yanlış politikaların ve politikacıların cezasını ve ceremesini de yine halk çekiyor… Canlar telef oluyor
Şimdi çıkıp diyecekler ki: “Acımız çok büyük, milletimizin başı sağ olsun… Terörle mücadelemiz tüm şiddetiyle devam edecek… Şehitlerimizin kanı yerde kalmayacak…”
Arkasından da tüm medyaya yayın yasağı getirecekler…
Ama patlamalar durmayacak…
Peki, daha önce var mıydı bu felaketler?
Açılım – saçılımlardan, şeriatçı çetelerle işbirliğinden önce bu kadar yoğun yaşanıyor muydu bu acılar?
Ne demişti Putin 2011 yılında:
“Türkiye cihatçı çetelere destek vermekle cebinde akrep taşıyor. 3 – 4 yıl sonra dünya cihatçı çetelerin Türkiye’de patlatacağı bombaları konuşacak… Cebinde akrep taşıyan sonuçlarına da katlanır…”
Ama bu felaketin sonuçlarına, “Cebinde akrep taşıyanlar” değil, halkımız katlanıyor…
Çünkü günümüze gelinceye dek, 2003’ten bu yana, ülkemizde tam 29 saldırı olmuş, 500’ün üzerinde insanımızı yitirmişiz, 2700’ler civarında yaralımız var…
Bir düşün hele…
Şöyle çevrene bir bak kardeş… Yurt içinde, yurt dışında, yaban ellerinde ölen hep senin çocuğun…
Dolar almış başını gidiyor… Ekonomi krizde…
Dünyanın en pahalı benzinini, mazotunu sen kullanıyorsun…
Çocuğuna ayakkabı alacak paran yok… Yırtık, delik pabuçlarla okula gidiyor… Ya ekmek almaya yetmeyen o asgari ücretinle üniversitede nasıl okutacaksın o yavruyu?
Kredi kartların ağzına kadar dolu… İcralar kapına gelip dayanmış…
Çocuklarımız yangınlarda, tecavüzlerde can veriyor, şikâyet bile edemiyorsun… Çünkü baskı, tehdit “Demokles’in Kılıcı” gibi tepende… Çünkü korku dağları bekliyor…
Üretim yok, işsizlik çok… Fabrikaları, üretim tesislerini “Babalar gibi”, hayırsız mirasyedi evlatlar gibi sattılar…
Seni sadaka ekonomisine muhtaç ettiler…
Kapına gelen fasulye, şeker, nohut torbalarını alıp, karşılığında para yerine oy veriyorsun… O oylar sana yeniden acı, gözyaşı, kan, ölüm olarak dönüyor…
Ama onların umurunda bile değil. Onlar “Ya başkanlık, ya kaos” diyor…
Elimizden geldiğince, gücümüz yettiğince, yüreğimizden, düşüncemizden kopanları, yıllardır söylüyoruz, yazıyoruz… Takdir edenler, teşekkür edenler, tehdit edenler, sövüp sayanlar oluyor…
Biz gerçekleri anlatarak, görevimizi yapmaya çalışıyoruz…
“Hakkını ara, kendini ezdirme, ekmeğini bütünle” diyoruz…
“İnsanca yaşa” diyoruz…
Bizden söylemesi…
Bundan sonrasını sen bilirsin kardeş…
Bir yanıt yazın