From: Vecihi Acun [vecihia@gmail.com]
“Çin işgali altında olan Doğu Türkistan’dan Türkiye’ye iltica etmeye çalışanlar hava alanlarından döndürülüyor. Protokolümüzün en üst düzey isimleri Çin’e gittiklerinde oradaki Türklerin sorunlarını konuşmak bir yana “Doğu Türkistan” tanımlaması bile yapmıyorlar. Çin Hükümeti’nin “Sincan Uygur Özerk Bölgesi” tanımlamasına uyarak oradaki Müslümanlar için “terörist hareketlerde bulunanlarla mücadele edilmeli” deniliyor.”
İsa Yusuflara, Doğu Türkistan’ın şanlı dava adamlarına sahip çıkan Türkiye son yıllarda belki de tarihinde hiç olmadığı, ecdadının hiçbir zaman yapmadığı bir şekilde kendisine sığınanları düşmana vermeye hazırlanıyor. Söz konusu kişi ise Doğu Türkistan hareketinin önde gelen isimlerinden biri olan Abdülkadir Yapçan.
1958’de dünyaya gelen Yapçan, hayatı boyunca Doğu Türkistan için mücadele vermiş, oradaki Müslümanların haklarını savunmuş bir isim… Bu yüzden de defalarca Çin Hükümeti tarafından hapsedilmiş, özgürlüğü elinden alınmış…
En sonunda büyük baskılar ve öldürüleceğini anladığı için doğduğu topraklara Doğu Türkistan’a veda etmek zorunda kaldı. 2001 yılından beri Türkiye’de yaşıyor ve davası için çalışmaya devam ediyor. Devletten tek bir yardım talebi, desteği olmamasına rağmen mücadelesinden vazgeçmiyor. Çin ise birçok Doğu Türkistan önderine yaptığı gibi Yapçan’ın peşini bırakmıyor.
15 Temmuz sonrasında AB ile ilişkilerin tepe taklak olması üzerine Çin’in başını çektiği Şanghay İşbirliği Örgütü ile ilişkiler hız kazandı. Önceki gün yapılan açıklamada 2017 yılında Şanghay’ın dönem başkanlığını Türkiye’nin yapacağı açıklandı. Kısacası resmen üyeliğe bir adım kaldı.
Ancak, Şanghay ile ilgili sıcak gelişmeler yaşanırken Yapçan gibi önde gelen Doğu Türkistan Türklerine tutuklamalar başladı. Ekim ayının başında İstanbul’da tutuklanan Yapçan, hala cezaevinde tutuluyor.
Edinilen son bilgilere göre de ilerleyen günlerde Çin’e iade edilecek
Ecdat, kendisine sığınanı ne zaman teslim etti!
25.11.2016 Batuhan ÇOLAK batuhancolak@yenicaggazetesi.com.tR
Devletlerin, imparatorlukların uzun ömürlü olmasını sağlayan liderleri ve uyguladıkları hukuk kurallarıdır. Eğer sistem doğru inşa edilir ve sürdürülürse (tıpkı Osmanlı’da olduğu gibi) devlet gelişir, büyür ve ömrü uzar… Ancak ne zaman ki yetişmiş insan kalitesi düşmeye başlar, hukuki problemler ortaya çıkar, gelenek-görenekler terk edilirse işte o zaman çöküş ve dağılma başlar.
Tarihte yüzlerce önemli isim başka ülkelerden kaçarak Osmanlı’ya sığınmıştır. Farklı milletlerden gelen; aralarında prenslerin, kralların, hanedan üyelerinin bulunduğu kişilere, her zaman için kucak açılmış, imkanlar sağlanmıştır.
Çünkü “sığınma talep eden”e sahip çıkmak ve şartlar ne olursa olsun yaşamını güvence altına almak bir devlet geleneği haline gelmiştir. Bu gelenek hiçbir zaman terk edilmemiş, sığınan kişi büyük bir suça karışmadıysa iadesi düşünülmemiş, yaşamı pazarlık konusu edilmemiştir.
Şimdilerde ise bambaşka bir tablo ile karşılaşıyoruz. Çin işgali altında olan Doğu Türkistan’dan Türkiye’ye iltica etmeye çalışanlar hava alanlarından döndürülüyor. Protokolümüzün en üst düzey isimleri Çin’e gittiklerinde oradaki Türklerin sorunlarını konuşmak bir yana “Doğu Türkistan” tanımlaması bile yapmıyorlar. Çin Hükümeti’nin “Sincan Uygur Özerk Bölgesi” tanımlamasına uyarak oradaki Müslümanlar için “terörist hareketlerde bulunanlarla mücadele edilmeli” deniliyor.
Peki ya Doğu Türkistan!
Çin’in 1949’da Doğu Türkistan’ı işgal etmesinden sonra müthiş bir mezalim başlamıştı. Yakalananlar sokak ortasında öldürülüyor, liderler ise zindanlara atılarak işkencelere tabi tutuluyorlardı.
O dönem Doğu Türkistan Türklerinin liderlerinden olan İsa Yusuf Alptekin önce Kaşmir’e oradan da Türkiye’ye geliyordu. Türkiye, Çin’in tüm gücüyle kafa tutmasına rağmen Alptekin’e sahip çıkıyordu. İsa Yusuf Alptekin vefat ettiği 1995 senesine kadar Türkiye’de kalıyor ve Doğu Türkistan davası için çırpınıyordu.
İsa Yusuflara, Doğu Türkistan’ın şanlı dava adamlarına sahip çıkan Türkiye son yıllarda belki de tarihinde hiç olmadığı, ecdadının hiçbir zaman yapmadığı bir şekilde kendisine sığınanları düşmana vermeye hazırlanıyor. Söz konusu kişi ise Doğu Türkistan hareketinin önde gelen isimlerinden biri olan Abdülkadir Yapçan.
1958’de dünyaya gelen Yapçan, hayatı boyunca Doğu Türkistan için mücadele vermiş, oradaki Müslümanların haklarını savunmuş bir isim… Bu yüzden de defalarca Çin Hükümeti tarafından hapsedilmiş, özgürlüğü elinden alınmış…
En sonunda büyük baskılar ve öldürüleceğini anladığı için doğduğu topraklara Doğu Türkistan’a veda etmek zorunda kaldı. 2001 yılından beri Türkiye’de yaşıyor ve davası için çalışmaya devam ediyor. Devletten tek bir yardım talebi, desteği olmamasına rağmen mücadelesinden vazgeçmiyor. Çin ise birçok Doğu Türkistan önderine yaptığı gibi Yapçan’ın peşini bırakmıyor.
15 Temmuz sonrasında AB ile ilişkilerin tepe taklak olması üzerine Çin’in başını çektiği Şanghay İşbirliği Örgütü ile ilişkiler hız kazandı. Önceki gün yapılan açıklamada 2017 yılında Şanghay’ın dönem başkanlığını Türkiye’nin yapacağı açıklandı. Kısacası resmen üyeliğe bir adım kaldı.
Ancak, Şanghay ile ilgili sıcak gelişmeler yaşanırken Yapçan gibi önde gelen Doğu Türkistan Türklerine tutuklamalar başladı. Ekim ayının başında İstanbul’da tutuklanan Yapçan, hala cezaevinde tutuluyor.
Edinilen son bilgilere göre de ilerleyen günlerde Çin’e iade edilecek.
Temel oy kitlesi ve söylemlerini İslam üzerine kurgulayan bir siyasi hareket olan AKP’nin, ekonomik ilişkiler için mezalim altındaki Doğu Türkistan’a sırtını dönmesi bir yana, kendisine sığınanları geri iade etmeye hazırlanması, kapitalizmin geldiği noktayı beynimize nakşediyor.
Anlaşılan o ki Doğu Türkistan davası her zaman olduğu gibi yetimdir, yalnızdır!