Ama biri var ki tarihsel süreç içerisinde tüm bu karmaşık duyguları hep bünyesinde barındırdı. 1959 yılında henüz 19 yaşındayken, Castro’yla tanışan ve onunla büyük bir aşk yaşayan Marita Lorenz’den bahsediyoruz.
Oğlu Mark Lorenz, şimdilerde New York’un Queens semtinde 70’li yaşlarını süren annesinin, ilk aşkının ölüm haberiyle sarsıldığını söyledi.
BİR HÜCUM BOTLA GELDİ VE…
Castro ile Lorenz’in hikâyesi Şubat 1959’de başladı. O tarihlerde Lorenz’in babasının sahip olduğu cruise gemisi MS Berlin, Havana Limanı’na demirledi.
Üniformalı adamlarla dolu bir hücum bot onlara doğru fırladı ve Castro, adamların en uzunu, Lorenz’in dikkâtini çekti.
‘CIA Declassified’ adlı belgesel için yapılan röportajda şöyle anlatıyor sonrasını Lorenz: “33 yaşındaydı, gözleri ışıldıyordu. Ve buydu, aşık olduğum.”
Birkaç gün sonra New York’a döner Lorenz ve Castro’dan davet üstüne davet alır, Küba’ya dönmesi için. Ve kabul eder. Birkaç gün içinde Castro’nun Havana Hilton’un 74’üncü katında bulur kendini.
BAYGINLIK GEÇİRİR, UYANDIĞINDA İSE BEBEĞİ…
Sadece iki ay sonra hamile olduğunu öğrenir. Ama bu mutluluk üzün sürmeyecektir. Zira bir gün süt içerken aniden kendinden geçer. Birkaç saat sonra gözlerini açtığında ağır hastadır. Ve artık karnında taşıdığı bebeği yoktur…
Lorenz, CIA’i ilaçla doğum yapmasını sağlayıp bebeğini kaçırmakla suçluyor. Çocuğun doğduğuna dair herhangi bir delil bulunmuyor. Lorenz’in kürtaj yaptırdığı ya da düşük yaptığı da net değil.
Ancak Vanity Fair’de 1993 yılında yayınlanan bir yazıda, Lorenz’in Havana’da kürtaj yaptırdığı ve kürtajın komplikasyonlarından ötürü New York’ta tedavi gördüğüne dair bir belge yer aldı.
Lorenz’in anlatımına göre; New York’a döndükten sonra casus olarak çalışan annesi onu Castro’ya ihanet etmeye zorladı: “Beni kullandılar. Çünkü onun yatak odasına tekrar girebilecek tek kişi bendim.”
Yıllar sonra o günlerde yaşadıklarını şöyle anlattı Lorenz: “Bebeğimin Castro’nun organize ettiği bir komplo sonucunda geç dönem kürtajıyla alındığını söylediler. Önce inanmadım. Ama beynimi yıkamayı başardılar ve bunu yapanın Castro olduğuna inandım. Bu durum beni büyük bir hayal kırıklığına uğrattı. CIA ajanları, Castro’nun sadece Amerika için bir tehdit olmadığını, aynı zaman çok tehlikeli biri olduğunu söylediler. Ve benden onu öldürmemi istediler.”
CASTRO’YA SUİKAST PLANI!
Bunun üzerine Lorenz, Ocak 1960’ta iki tarafa da çalışan ajan Frank Sturgis ile buluşmak için Miami’ye gitti. Sturgis ona zehirli haplar verdi. Görevi çok basitti: Haplardan birini Castro’nun içeceğine atıp ortadan kaybolacaktı. Burnu bile kanamayacaktı…
Küba’da gümrükte yakalanmaktan korkan Lorenz, ilaçları yüz kremi kutusunun içine sakladı. Ve Castro’nun Havana’daki çatı katındaydı tekrar. Plan tıkır tıkır işliyordu. Ta ki Lorenz, Castro’nun suyuna haplarından birini bırakmaya kalkana kadar…
Zira haplar yüz kremi içinde erimişti. Bu manzara karşısında paniğe kapılan Lorenz, haplı kremi tuvalete atmak istedi. Ancak telaşı onu ele verdi ve Castro durumu fark etti.
KILIFINDAN TABANCASINI ÇIKARDI VE…
Sonrasını Lorenz şöyle anlatıyor: “Tabancasını kılıfından çıkardı. Beni vuracağını sandım. fakat silahı bana verdi ve sordu: ‘Beni öldürmek için mi geldin?’ Sigarasından bir nefes çekti ve gözlerini kapadı. Kendini savunmasız hale getirmişti. Çünkü onu öldüremeyeceğimi biliyordu. Beni hâlâ seviyordu, ben de onu seviyordum.”
Castro yine doğru tahmin etmişti. Lorenz kurşunları çıkarıp onun kollarına atladı. Ve seviştiler…
Daha sonra tarihe Watergate hırsızlarından biri olarak geçecek Frank Sturgis, 1993 yılında Vanity Fair dergisine verdiği mülakatta, Castro’yu öldürmeye çok yaklaştığını söylecekti: “Fidel’i zehirlemesi için onu ikna etmeye çalıştım. Ama o geri adım attı. Çünkü o o. çocuğuna âşık olmuştu.”
Sözcü