O zaman çözün bu işi…

NECDET BULUZ

Türkiye’nin yıllardır kanaya yarası, üreticilerin ve tüketicilerin aracılar tarafından istismar edilmesi konusudur. Üretici, malını çok ucuza aracıya satıyor, mal Pazar tezgâhına gelinceye kadar katlanıyor, tüketicin eline çok pahalı fiyatla geçiyor. Bu durumda üretici kazanamıyor, tüketici kazanamıyor. Aracılar ise vurgun yapıyor.
Yıllardır iş başına geçen her hükümet konuyu gündeme almıştır ama çözememiştir. Bugün de iktidar partisi aynı çıkmaz içinde bulunuyor.
Daha önce “hal kanunu” çıkarıldı, sonuç alınamadı. Çokları “Aracıların belini kıracağız” dedi ama kıramadı. Geçmişten günümüze baktığımız zaman hiçbir şeyin değişmediğini görüyoruz.
Antalya üretim merkezlerinden bir yerdir. Özellikle domates üretiminde önde gidiyor. Geçenlerde toptancı haline konvoy halinde gelen üreticiler, ürünlerine maliyetin altında alıcı bulunmasına tepki gösterdi. Üreticiler tepkilerini ortaya koyabilmek içinde de yanlarına getirdikleri domates, biber, patlıcan gibi sebzeleri yol döktü.
Ortada çok büyük sorun var.
Antalyalı üreticilerden Hüseyin Çelik, “Şu anda ben 125 liraya gübre alırken, domatesin kilosunu dövizin gidişatına göre 12 liradan satmam gerekiyor. Ama ben domatesi 80 kuruşa satıyorum. Piyasada 1 lira, İstanbul’da da 5 liraya satıyorlar. Devletin desteğini istemiyorum. 5 dönem serama yıllık 500 TL veriyor. Vermesin kardeşim! İstemiyoruz biz bu desteği. 20 litre mazot parasını ne yapayım ben? Bana pazar bulsun kardeşim Pazar! Devlet bana malı ürettiriyorsa pazar bulacak” diyor.
Tam ters görüşte olanlar da var. Bunu da yansıtalım:
Antalya Toptancı Hali Yaş Sebze Komisyoncular Derneği Başkanı Cüneyt Doğan, Ankara ve İstanbul gibi iç pazarlarda sergilenen fiyatların ambalaj, nakliye, işçilik gibi aşamalarda yükseldiğini kaydetti. Girdi maliyetlerinin iç pazarda kotarılmasının zor olduğuna dikkat çeken Doğan, düşük kar marjının yalnız üreticileri değil, komisyoncuları da sıkıntıya düşürdüğünü söyledi. Komisyoncuların bu krizde günah keçisi ilan edildiğini söyleyen Hal Komisyoncuları Derneği Başkanı, üreticinin sattığı (B) sınıfı bir ürünün fiyatının tezgâhta ki (A) sınıfı ürün fiyatıyla kıyaslanmasının gerçekçi olmadığını savundu. Doğan, krize giren meyve sebze pazarının, ihracat imkânlarının arttırılması ile rahatlayabileceği ve Rusya ile sürdürülen üst düzey temasların bu beklentiyi arttırdığı görüşünü dile getirdi.
Antalya’daki üretim merkezlerinde yapılan araştırmaya göre domates tarlada gerçek anlamda 70-80 kuruştan toptancılara satılıyor. Bu mallar büyük kentlerde tezgâhlara geldiğinde kilosu 3-5 liradan müşteri buluyor. Pahalılıktan yakınmayan yok.
Bu durumda ortaya çıkan tablo şu:
Üretici malını ucuza satıyor ve para kazanamıyor. Her geçen gün girdilerdeki fiyatlar da artıyor. Özellikle dövize bağlı girdilerdeki artış artık bıkkınlık verme noktasına gelmiş. Şikâyet etmeyen yok.
Tüketici çarşı-pazarda aynı malları çok pahalı fiyata almak durumunda.
Bu durumda kazanan her zamanki gibi aracılar oluyor. Hem de çok büyük ve yüklü paralar kazanılıyor.
Peki, o zaman bizi yönetenler de bunu bildiği halde sorunu niye çözemiyorlar ya da çözemiyorlar? Neden üretici ve tüketicinin aracılar tarafından resmen soyulmasına göz yumuyorlar? İlgili bakanlar “Konu hakkında gerekeni yapacağız “diyor ama bugüne kadar somut bir adımın atılmış olduğunu da göremedik.
Konu hakkında gereken yapılacak, olumlu adımlar atılacaksa o zaman ne bekliyorsunuz çözün bu işi.
Biz, birçok kez bu önemsediğimiz konuyu gündeme taşıdık. Üreticilerin sıkıntılarını dile getirdik. Tüketicilerin içinde bulunduğu çıkmazı ve pahala ürün alımlarından doğan şikâyetleri de yetkililere ilettik. Bugün aynı tabloyla karşı karşıyayız.
Dünyada kendi üretimi ile kendisine yeten 7 ülkeden bir konumundaydık. Ancak, her yıl üretimde geriliyoruz. Üreticiler “kazanamıyoruz” diyerek üretimde vaz geçiyor. Üretim sahaları yok oluyor. Daha önce ihraç ettiğimiz malları bugün ithal eder durumlara düştük.
Şimdi bir başka sorun da şu:
Daha önce Rusya pazarı vardı, diğer bazı pazarlar vardı üreticiler mallarını bu pazarlarda satıp para kazanabiliyorlardı. Şimdi bu pazarlar kapandı. Üreticinin malı ya elinde kalıyor ya da çok düşük fiyata aracılarca alınıyor.
Tüketici “Dış pazarlar kapandı, şimdi daha ucuzu sebze alırız” diyor ama, çarşı-pazarda değişen bir şeyin olmadığını da görüyor.
Özetle mallardaki fiyatlar düşmüyor, düşürülmüyor.
İşte bu soruna çözüm getirilmelidir.
Üreticilerin hemen her konuda desteklenmesi teşvik edilmesi gerekiyor. Üretilen malların değerinde pazarlanması da önemli. Bu konuda çiftçi teşkilatlarınca hazırlanan raporların değerlendirilerek gereken önlemlerin hükümetçe yerine getirilmesi kaçınılmaz görünüyor.
En önemlisi de üreticiden tüketiciye aracısız köprülerin nasıl kurulması gerektiği de araştırılıp mutlaka devreye sokulmalıdır. “Hem üreten, hem tüketen kazansın” anlayışı ile yola çıkılmalıdır.
Biz üretimi önemsiyoruz. Tüketicilerin de korunmasından yanayız. Konu ile ilgili yazı ve görüşlerimizi önümüzdeki günlerde de sizlerle paylaşacağız.
[email protected]
www.facebook.com/necdet.buluz

NECDET BULUZ - necdet buluz

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir