BUTUN DAVA SARI OKUZU VERMEKLE BASLADI
BİR YILMAZ ÖZDİL KLASİĞİ DAHA…
Gazeteci Yılmaz Özdil bu kez sadece siyasi arenada değil üniversite camiasında da çok konuşulacak bir yazıya imza attı.
İşte Özdil’in o yazısı:
” Asrın liderimizin canı öyle istedi, Boğaziçi Üniversitesi’ne kayyum tayin etti, rektörlük seçiminde yüzde 86 oy alan adayı değil, seçime bile girmemiş olan, Akp milletvekilinin kardeşini rektör yaptı.
*
Bence şahane yaptı.
*
Dünya çapında saygın biliminsanlarımız Profesör Mehmet Haberal, Profesör Erol Manisalı, Profesör Fatih Hilmioğlu, Profesör Kemal Gürüz, Profesör Yalçın Küçük, Profesör Uçkun Geray, Profesör Kemal Alemdaroğlu, Profesör Mustafa Yurtkuran, Profesör Ferit Bernay, Profesör Tayfun Uzbay, Profesör Yücel Aşkın, Profesör Rennan Pekünlü, iftirayla hapse tıkılırken, hukuk alenen katledilirken… Boğaziçi Üniversitesi’nin gıkı çıktı mı? Çıkmadı.
*
ODTÜ biat etmiyor diye “terörist yuvası” ilan edilirken… İktidar milletvekilleri ODTÜ için “kapatılsın” derken, “parazit” derken, “barbar” derken… Asrın
liderimiz “bunların yetiştirdiği öğrenciler bunlarsa, bu ülke batmış, bize böyle hocalar lazım değil, o profesörler doçentler bu mesleği bıraksın” diye
bağırırken… Adını bile duymadığımız tırışkadan üniversiteler, senato bildirileri yayınlayıp ODTÜ’yü kınarken… Boğaziçi Üniversitesi çıkıp “kardeşim siz kim, ODTÜ kim, ODTÜ ülkenin gururudur, saygılı olun” dedi mi? Demedi.
*
Fetocular rektör yapılırken, tarikatçılar dekan yapılırken, takunyalılar-takkeliler kendi kendilerine kurdukları akademik jürilerle zart diye doçent, zurt diye profesör olurken, padişaha fahri doktora verilirken, tübitak’a hayvanat bahçesinden atama yapılırken, bilim ve teknoloji bakanlığının başına imam getirilirken… Boğaziçi Üniversitesi bilim’i temsilen itiraz etti mi? Etmedi.
*
Kadın erkek eşitliği fıtrata ters denilirken, kürtaja cinayet denilirken, sokağa çıkan hamilelere terbiyesiz denilirken, kadınlara sırf güldüğü için iffetsiz
denilirken… Bizzat bu ülkenin başbakanı “bahçede kızlı erkekli oturuyorlardı, yoldan çıkarım diye Boğaziçi Üniversitesi’ne gitmedim” derken… Kadın
Araştırmaları Kulübü bile bulunan Boğaziçi Üniversitesi sesini yükseltti mi? Hayır.
*
Lozan’la alakalı saçmalıklarda, camiler ahır yapıldı safsatasında, Amerika’yı Kolomb keşfetmedi tuhaflığında, kafasında fesle dolaşan çakma tarihçiler
pespayeliğinde… İki ayyaş tartışmalarında… Atatürk’e, devrimlere yönelik çirkefliklerde… Boğaziçi Üniversitesi ölü balık taklidi yapmak yerine, lütfedip
fikir beyan etti mi? Etmedi.
*
Laik eğitim imamlaştırılırken, beş yaşındaki anaokulu çocuklarına türban takılırken, cehalet yüceltilirken… Boğaziçi gibi en yüksek puanlı üniversitelere
pırıltılı öğrenciler yetiştiren seçkin liselerimiz proje okul adı altında imha edilirken… 1863’ten beri bu topraklarda “eğitim-öğretim sorumluluğu” üstlenen
Boğaziçi kültürünün, söyleyecek tek kelime lafı yok muydu? Yoktu.
*
“Oh olsun” yazısı değildir bu. “Olacağı buydu” yazısıdır.
*
Türkiye avaz avaz çığlık atarken, inim inim inlerken, temellerinden zangır zangır sarsılırken, Türkiye’nin en prestijli üniversitesi hiç sesini çıkarmayarak prestijini koruyabileceğini, tavşan boku gibi kokmayıp bulaşmayarak paçayı kurtarabileceğini zannederse… Olacağı buydu.
*
Ben asrın liderimizin yerinde olsam… Boğaziçi köprüsü gibi, Boğaziçi Üniversitesi’nin adını da 15 Temmuz Şehitleri Üniversitesi yapardım!”