NECDET BULUZ
“Irak Türkmenlerinin Sessiz Çığlığı” kitabının yazarı kardeşimiz Ali Kerküklü, geçenlerde yine ses getirecek bir yazıyı kalem aldı. Kerküklü bu yazısında iki önemli konuya değiniyor. Birincisi Kerküklü Türklerin petrol kurbanı olduğu, ikincisi de IŞİD terör örgütünün arkasında İsrail’in bulunduğu görüşünü savunuyor. Bunu da çeşitli örneklerle ortaya koyuyor.
Ali Kerküklü, Türkmen varlığının ortadan kaldırılması için yıllardır dış güçlerin oyunlar oynadığına da dikkatleri çekiyor “Önce “Araplaştırılma, şimdilerde de “Kürtleştirme” politikaları ile Türkmen varlığı ortadan kaldırılmaya ve Türkmen şehri Erbil’de yapıldığı gibi Kerkük’ün kimliği yok edilmeye çalışılmaktadır. Türkmenler, bir boyutu ile katliamlara, bir boyutu ile de etnik temizlik hareketlerine varacak düzeyde insan hakları ihlalleri ile karşı karşıya kalmışlardır” vurgusunu yapıyor.
IŞİD terör örgütünün Musul’u, peşmerge güçlerinin de Kerkük’ü işgal ettiğini söyleyen Kerküklü, açıklamalarında şu görüşleri ortaya koyuyor:
“Musul 10 Haziran 2014’te tamamen Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) kontrolüne geçti. Musul olayını fırsat bilen peşmergeler Türkmen şehri Kerkük’ü işgal etti. IŞİD’in hamlesi Kürtlere yaradı ve peşmergenin Kerkük’ü işgal etmesi ile birlikte Kürtler ilk kez Kerkük” hayalini gerçeğe çevirme yolunda bir fırsat yakaladılar. Kerkük, Kürtler’in önüne altın tepsiyle sunulmuş oldu. IŞİD işgalini fırsat bilen peşmerge, IŞİD ile eşgüdümlü bir şekilde Türkmen kentlerine giriyor. Türkmeneli, IŞİD ile peşmerge arasında paylaşılıyor. Ayrıca ABD öncülüğündeki koalisyonun hava desteği ve askeri uzmanlarının katkılarıyla IŞİD aracılığıyla Türkmen ve Araplardan temizlenen bu geniş coğrafya Irak Kürt Bölgesel Yönetiminin kolluk güçleri ve peşmergelere teslim ediliyordu. Bu duruma tepki gösteren Türkmenleri, dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu “Barzani ile işbirliği yapın” diye azarlıyordu. IŞİD ve peşmerge teröründen dolayı o günlerde yüz binlerce Türkmen 50 dereceyi bulan cehennem sıcağında derme çatma çadırlarda, depolarda, mezarlarda, inşaatlarda, yol kenarlarında, çöl ortasında açlık, susuzluk, zehirli akrepler ve salgın hastalıklarla boğuşarak barınaksız, korumasız, sahipsiz ve kimsesiz kaldı. Türkmen coğrafyası Irak haritasından silindi. Bu saldırılar nedeniyle yerinden ve yurdundan göç etmek zorunda kalan Türkmenlerin sayısı 600 bini aştı. Irak’ta saldırılar sürerken ne Türkiye’den ne de dünyadan Türkmenlere yönelik bir adım atıldı. Türkmenler yüz üstü bırakıldı ve Kürtlerle petrol ticareti uğruna satıldı. Irak Türkleri bu yaşadıklarını asla unutmayacaklardır!”
Irak’taki Kürt grupların topraklarını % 40 oranında büyüttüğüne de dikkat çeken Ali Kerküklü “Hani Musul ve Kerkük Türkiye’nin milli meselesi ve kırmızı çizgisiydi” diye soruyor. Bir noktada Kerkük’ün ve Türkmenlerin kaderine terk edildiğini haykırıyor. Kerküklü” IŞİD ve peşmerge teröründen dolayı o günlerde yüz binlerce Türkmen 50 dereceyi bulan cehennem sıcağında derme çatma çadırlarda, depolarda, mezarlarda, inşaatlarda, yol kenarlarında, çöl ortasında açlık, susuzluk, zehirli akrepler ve salgın hastalıklarla boğuşarak barınaksız, korumasız, sahipsiz ve kimsesiz kaldı. Türkmen coğrafyası Irak haritasından silindi” görüşlerini dile getiriyor.
Kendisini dinleyelim mi:?
“2003’teki ABD’nin Irak’ı işgalinin ardından Irak Kürtleri, IŞİD sayesinde Irak’taki yıllardır hayalini kurdukları”kendilerine ait olmayan toprak ve sınırları beklemedikleri bir anda ele geçirdiler ve topraklarını % 40 oranında genişlettiler. Topraklarını 30 bin kilometrekare daha büyüterek 78 bin kilometrekareye çıkardılar. Petrol zengini Kerkük ile Kerkük’e bağlı bölgeler, Musul’un Mahmur, Sincar, Başika, Telafer’e bağlı bölgeler, Tilkef, Zummar, Rabia nahiyelerini, güneyde Selahaddin iline bağlı Tuzhurmatu ilçesi, Diyala’ya bağlı Hanekin, Celavle ve Sadiye’yi de kontrolü altına aldılar. Mesut Barzani, bu bölgelerden kesinlikle çıkmayacaklarını ve bu toprakları Kürtlerin idaresi dışındaki sözde Kürdistan toprağı olarak kabul ettiklerini açıklıyordu. AKP’nin bu yanlış dış politikası, Türkmenlerin önüne koyduğu acı faturalardan sadece birisidir. Hani Musul ve Kerkük Türkiye’nin milli meselesi ve kırmızı çizgisiydi!”
Yıllardır coğrafyada terör estiren IŞİD’ın bugünlere nasıl geldiğini de değerlendiren Kerküklü IŞİD’ın bir İsrail projesi olduğunu iddia ediyor. Bunu da bazı örneklerle dile getiriyor. Bu konudaki açıklamaları da son derece hem önemli hem de çok ilginç:
“Rusya’ya sığınan ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) ve ABD ulusal Güvenlik Dairesi (NSA) eski çalışanı Edward Snowden: “IŞİD, bölgede İsrail’in güvenliğini tesis ediyor. ABD, İngiltere ve İsrail istihbaratları, dünyadaki bütün terörü ‘eşek arısı yuvası’ adlı bir strateji ile bir araya getirmeye çalışıyor. Üç ülke böylelikle dünyanın her hangi bir noktasında ajanları tarafından yönetilen yerel bir terör örgütü sayesinde hem enerji kaynaklarına ulaşmayı hem de bölgelerdeki siyasi boşluğu doldurmayı hedefliyor.” diye vurguluyor. İsrail’i korumak için, Ortadoğu’da İsrail’e karşı olan grupların kendi içlerinde savaştırılması, İslami değerlere zarar veren ve bölgeyi kaosa sürükleyen IŞİD’in ise İsrail hakkında hiçbir açıklamada bulunmaması ve sürekli savunmasız insanları hedef alması dikkat çekiyor. Terörizm birkaç kızgın adamın işi değil, tersine, “büyük” devletlerin organize suçudur. IŞİD bir cihat örgütü değil, emperyalizmin beşinci koludur. Emperyalist ülkeler bölgeyi dizayn etmek ve bölgenin enerji kaynaklarına sahip olmak için Kürt grupları ve IŞİD’i sopa olarak kullanıyor.”
Ali Kerküklü, bölgedeki politikalar nedeni ile Türkiye’yi de eleştiriyor ve “Misak-ı Milli bir başka bahara kaldı” diyor. “Musul operasyonuna 36 ülke katılıyor, bu ülkeler bugün sahada yarın da masada olacaklar. Türkiye nerede? Ne sahada ne de masada. AKP hükümeti, Misak-ı Milli trenini 2003’de kaçırdı, çünkü bu trene binecek cesareti yoktu. 2003’te Türkiye’nin Irak’ın kuzeyine girmesi için hem ortam hem de şartlar son derece uygundu. Misak-ı Milli başka bir bahara kaldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Musul’a yönelik yaptığı açıklamada, Türkiye’nin hem sahada hem de masada olacağını söylemişti. Herkesin vicdanına sesleniyorum bugün Türkiye Musul’da hem saha hem de masada mı? Yorumu vicdan sahibi, ahlak sahibi ve Allah korkusu olanlara bırakıyorum” diyerek Kerkük’ün geleceği konusundaki endişelerini dışa vuruyor.
[email protected]
www.facebook.com/necdet.buluz