Moldova ve Sendikal haklar … Prof. Dr. Ata ATUN

Moldova ve Sendikal haklar

Geçtiğimiz hafta, Gagauz yönetiminin düzenlediği bir dizi etkinlikte yer almak üzere Gagauzya’ya gittik. Moldova’nın güney batısında yer alan Gagauzya Yurdu’na yaptığımız ziyaretin en önemli bölümlerinden bir tanesi de Moldova Sendikalar Başkanı ve Devlet Bakanı olan Oleg Budza ile başkent Kişinev’deki makamında yaptığım görüşme oldu.

Moldova’da faaliyet gösteren tüm sendikaların başkanı olan Oleg Bey’in sendikal haklar anlayışı ile her aklına estiğinde grev yapan bizim sendika başkanlarının kafalarındaki sendikal haklar arasında dağlar kadar farklar var.

“Biz yatırımcıyı asla Moldova’ya geldiğine pişman etmeyiz” diyen Sendikalar Başkanı ve Devlet Bakanı olan Oleg Budza, şöyle devam ediyor: “İşçilerimizin haklarını korumaya çalışırken, yatırımcının da önünü açmayı, sıkıntılarını gidermeye çalışırız. Yatırımcıyı Moldova’da yatırım yaptığına da asla pişman etmeyiz. Ne kadar çok yatırımcı, o kadar çok iş ve ülkemize o kadar fazla dış gelir prensibine hep sadık kalırız.”

Bizde “Müdürün yaptığı konuşmada çalışanlara hakaretamiz imalar var gibi hayali ve yoruma açık gerekçelerle, havadaki uçakların bile yere inmesine mani olunacak habersiz ve ani grevler yapılır” dediğimde adeta şaşkınlıktan küçük dilini yutacak gibi oluyor. “Bizde böyle bir grev asla yapılamaz. Zaten prensip olarak grev yapmayız ve tüm sorunları masa başında, tatlılıkla ve ne çalışanlara ne de istihdamı yapan kuruluşa zarar vermeden iyi niyetle çözmeye çalışırız. Görüşmeler uzun sürse bile muhakkak muhataplarımızı tatlılıkla ikna ederiz” sözleri, beni şaşkınlıkla sevk ediyor.

Komünizmi son demine kadar yaşamış bu ülkedeki sendikal anlayış ve çalışanların haklarının ne olduğu kavramı ile bizdeki sendikaların sendikal haklar anlayışı ve çalışanların haklarının ne olduğu anlayışı arasında dağlar kadar fark var. Bizdeki sendikaların iyi niyetle içeriği değiştirilmiş “Grev ve Referandum Yasasını” nasıl suistimal ettiklerini, geçen Mart ayında yazdığım ve Şubat ayı içinde okulların sömestre tatili döneminde bir kamu görevlimizin, iki hafta arka arkaya haftanın Pazartesi-Salı-Perşembe ve Cuma günleri “Mazeret İzni” aldığını, hafta ortasındaki her iki Çarşamba gününde de yatakta yatmasını gerektiren “Bronşit hastalığı” izni alarak hak etmediği halde vatandaşın verdiği vergilerle ve de hiç çalışmadan, 15 gün karlı bir dağa ailesi ile giderek tatil yaptığını ay sonunda da tam maaş aldığını içeren yazımda gözler önüne sermiştim.

İlgili sendika büyük bir pişkinlikle bu suistimali “Sendikal haklarını kullandı” yanıtı ile yanıtlamış, üyesi hakkında da hiç bir işlem yapmamıştı. Devletimiz de yazımı dikkate almamış, bu konuda hiç bir soruşturma açmamıştı maalesef. Savcımızın “organize dolandırıcılık, devlet görevini suiistimal ve zaman hırsızlığı” konusunda dava açması gerekirdi bu kendini açıkgöz, vergisini ödeyen vatandaşları da aptal sanan kamu görevlimize.

Bu konuyu Oleg beye anlattığımda çok şaşırtmıştı. “Nasıl olur böyle bir şey. Bu nasıl bir hak ve yasa” diyerek hayretini gizleyememişti. “Herhalde söz konusu kamu görevlisi işten atılmıştır, sahte rapor veren doktor da mesleğinden men edilmiştir” diyerek olayın sonucunu kendine göre kurgulamıştı. “Hayır, hiç bir şey olmadı. Ne kamu görevlisi cezalandırıldı ne de doktor” deyince de “Bizde böyle bir şey olsa derhal görevine son veririz, Moldovya’da her ikisinin de iş hayatı biter” yanıtını vermişti.

Keşke bizde de böylesi bir anlayış ve uygulama olsa. Devlet dairelerindeki işlerin akışı, verim ve vatandaşa karşı davranış çok farklı olurdu. Nedense yasalar yapılırken devlet dairesinde çalışanların hakları gözetilirken ve her şeyin üstünde tutulurken vatandaşların hakları yok farz edilmiş ve ayaklar altına alınmış. Varsa da yoksa da çalışanın hakkı gözetilmiş sadece. Verdikleri vergilerle kamu görevlilerinin maaşlarının ödenmesini sağlayan vatandaşlar ve hizmet almak hakları yok farz edilmiş. Üstüne üstlük kamu görevlilerinin emekli maaşlarının aylık primleri ile emeklilik ikramiyelerinin aylık primleri de vatandaşın sırtına yüklenmiş.

Anlaşılan bundan sonra sendikacılarımızın ve kanun yapıcıların, devlet dairlerinde çalışanların haklarına ilaveten KKTC’yi oluşturan tüm vatandaşların da haklarının aynı düzeyde korunmasının nasıl daha iyi sağlanabileceği konusunda iyi bir araştırma yapması ve mevcut yasaları düzeltmeleri gerekiyor. Yalan gerekçelerle tatil yapan kamu görevlilerini, işini suiistimal edenleri, çalışmayanları, vatandaşa kötü davrananları, ders vermeden maaş alan öğretmenleri, işe gitmeden maaş alan kamu görevlilerini kapı dışarı etmesi gerekiyor bundan böyle. Kamu görevlilerini sonuna kadar destekleyen ve suiistimalleri cezalandırmayan yasaları artık değiştirmenin zamanı geldi, geçiyor bile.

Ata ATUN
e-mail: ata.atun@atun.com veya ata.atun@gmail.com

Facebook: AtaAtun1

14 Kasım 2016


Yazıları posta kutunda oku