Gencecik çocuklar ölüyor…
Her gün onlarca fidan kara toprakla buluşuyor…
İnsanlarımız işlerinden atılıyor, dört duvar arasına konuluyor, aileleri ile birlikte on binlercesi mağdur ediliyor…
Perişan ediliyor…
Çocuklar aç – sefil…
Kimse geleceğinden emin değil…
Her an, her şey olabilir…
İki saat sonra neyin gerçekleşeceğini kimse bilmiyor…
Basın baskı altında…
Yazarlar baskı altında…
Peki, Türkiyeyi bu karışık ve kanlı ortama kim getirdi?
Durup dururken mi böyle oldu? Bu koşullar gökten zembille mi indi? Kim bunları ortaya çıkaran?
İki sözcükle yanıt verelim:
Elbette AKP…
Oysa iktidara geldiklerinde Terör örgütünün başı APO yakalanmış, PKK, terbiyeli köpekler gibi kuyruğunu altına kısmış, sessiz, korkulu gözlerle çevreyi seyrediyordu…
Şehit sayısı sıfıra inmişti…
Bu terbiyeli köpeği, açılımlarla, saçılımlarla kuduz köpek haline kim getirdi?
Elbette AKP…
Sen onu Habur sınır kapısında davullarla zurnalarla karşılarsan, çadır mahkemeleri kurarsan, zafer kazanmış ordular gibi kentte otobüslerle turlar atmasına izin verirsen, PKK’lı sanatçılarla birlikte elele sahnelere çıkarsan, olacağı bu…
Peki, mahkemelerden, yargıdan canını zor kurtaran Fethullah Gülen’i, FETÖ haline getirip, bu milletin başına bela eden kim?
Elbette AKP…
Bellemişler birkaç sözcük, durmadan papağanlar gibi onu tekrarlıyorlar:
“Aldatıldık, kandırıldık…”
Devlet yönetiminde “Aldatılmak, kandırılmak” var mıdır? Devlet yönetmek çocuk oyuncağı mıdır?
Onlar, bütün bu işleri becerirken, bir yandan da şanlı Cumhuriyet tarihimize, ulusal geçmişimize, Aydınlanma kültürümüze saldırıyorlar… Bir yozlaştırma, çürütme, değerden düşürme operasyonu yapıyorlar…
Amaç, beyinleri sömürgeleştirmek, beyinleri kendi ideolojilerine göre yeniden yoğurup, şekillendirmek.
Sonuç?
Sonuç ortada…
Sanki ortalık güllük gülistanlıkmış, hiçbir şey yokmuş gibi, halkın bir kesimi vur patlasın, çal oynasın, ömür sürüyor…
Hiçbir şey umurunda değil… Kıyamet kopsa dönüp bakmıyor…
70’lik dedeler, nineler izdivaç programlarında gerdan kırıp, kalça sallıyor…
Göbek atıyorlar…
Karı-koca arıyorlar…
Güzel kızlar, yakışıklı oğlanlar göz süzüp, işveler saçıyorlar…
Şarkılar, türküler gırla gidiyor… Bu iş için ne kadar para alıyorlar, onu da bilen yok… Tabii gönüllü gelip otel odalarında rezil olanlar da var… Hiçbir şey onların umurunda değil… Onları yönetenlerin, çekip çevirenlerin de umurunda değil… Ülke parçalanıyormuş, insanlarımız perişanmış, görmüyorlar bile…
Varsa eğlence, yoksa dizi, göbek…
Ölen ölsün, kalan sağlar bizimdir…
Yani sizin anlayacağınız Türkiye’de yangın var, TV’lerde bahar…
TV’ler eğlence programları ile, dizilerle, boş işlerle sömürüyü, vurgunu, adaletsizliği, hukuksuzluğu örtbas ediyorlar…
Gerçekleri halka anlatmıyorlar, gözlerden uzak tutuyorlar…
Haksızlığa, hukuksuzluğa, sömürüye, zulme ses çıkarmayan bu haysiyetsiz insanlar, zalimlere de ortak oluyorlar…
Sanki 4 milyon işsiz, açlık sınırının altında yaşayan ve devletten çorba bekleyen milyonlar Türkiye’de değil, uzayda yaşıyor… Sanki ana kuzuları Türkiye’de değil, uzayda can veriyor…
AKP size az bile yapıyor, az…