ABD’nin yeni başkanı Donald Trump’ın dedesi kadın satıcısıydı. Babası ise yaptığı daireleri siyahlara satmayan ırkçı Ku-Klux Klan üyesi bir müteahhitti.
Trump’ın pezevenklik yapan dedesi Friedrich 1869’da Almanya’da doğdu, 16 yaşında 1885’te ABD’ye göç etti. Esas mesleği olan berberliği bırakıp, Kanada Klondike bölgesinde kadın sataıcılığına başlayıp genelev işletti.
11 Ekim 1905’te oğlu Frederick (Fred) doğdu. Babası 1918’te ölünce Fred, genç yaşta annesiyle birlikte inşaat işlerine girdi. Aynı zamanda ırkçı Ku-Klux Klan üyesiydi; bu nedenle kısa bir süre tutuklu kaldı. İkinci Dünya Savaşı’nda işleri büyüttü; ABD Donanması ve personeli için kışla ve evler yaptı. Dairelerini siyahlara satmayacak kadar ırkçıydı. 1935’te İskoç göçmeni Mary MacLeod ile evlendi. Beş çocukları oldu; Maryanne, Fred Jr, Elizabeth, Donald ve Robert.
14 Haziran 1946’da Donald Trump doğdu. (Soyadları; Almanca “Triumph” idi; “zafer” anlamındaydı; sonra Trump yaptılar.) Donald’ın dersleri kötüydü. Müzik öğretmenini dövdü.
Askeri Lise’ye verildi. 1964’te mezun olunca subay olmak istemedi. Hollywood’da film yapımcısı olmak tek hayaliydi.
Babası Fred işleri çok büyütmüştü; 200 milyon dolarlık servetleri vardı. Vietnam Savaşı’ndan ayağında topuk dikeni olduğu gerekçesiyle ‘yırttı’! Babasından 350 bin dolar alarak iş hayatına atıldı.
Manhattan’daki Commodore Otel harap halindeydi. Alıp yenilemek isteyince babası dahil herkes karşı çıktı. Ama dediğini yaptı; Hyatt otellerinin sahibi Jay Pritzker ile ortak oldu. Yıl, 1975 idi. Sadece bu ortaklığı değil belediye ile 40 yıllık vergi ödememe anlaşması yapması da büyük başarıydı. Krizi fırsata çevirmişti. 1.400 odalı bu otel 1980’de açıldı. Yılda 30 milyon dolar kâr getiriyordu -yeni adıyla- Grand Hyatt Oteli…
Donald Trump bu otelin inşaatı sürerken 1978’de Manhattan’ın ünlü alışveriş bulvarı üzerindeki binayı 25 milyon dolara -hep yapacağı gibi- banka kredisiyle aldı; 68 katlı gökdelen yaptı. Daireleri satamayacağı söyleniyordu. Şanslıydı. Başkan R. Reagan ABD ekonomisinin dümenini neoliberalizme kırdı. Dönem artık lüks tüketim dönemiydi.
Trump’un daireleri 1983’te kapışıldı! Steven Spielberg, Paul Anka, Sophia Loren gibi müşterileri vardı! Amerikalılar, parlak pembe mermerli, altın görünüm musluklu, 25 metre yüksekliğinde şelalesi olan bu cam giydirilmiş gökdelene bayılıyorlardı.
Trump binaya önce yakındaki Tiffany mücevher mağazası nedeniyle “Tiffany Kulesi” adını vermek istedi; sonra vazgeçti ve bir geleneği başlattı; binalarına adını verecekti! 60 santim boyunda altın sarısı harflerle ön kapının üstüne adını koydu: Trump Kulesi…
ŞÖHRET İSTİYOR
Amerika’da bankalar, finansçılar ve inşaat sektörü büyüdükçe Trump da büyüdü. Bankalardan, finansçılardan aldığı kredilerle evler yapıp gösteriş budalalarına satıyordu. Ancak, yaşamında bir eksiklik hissediyordu; şöhret değildi. Tanınmayı ve aslında kabul görmeyi çok önemsiyordu. Sonunda fırsatı yakaladı…
New York belediyesi Central Park’ta inşa etmeye çalıştığı buz pateni sahasını 20 milyon dolar harcamasına rağmen yedi yıldır bitiremiyordu. Trump “Üç ayda üç milyon dolara bitiririm” dedi. Ve dediğini yaptı. O artık imkansızı başaran işadamıydı!
Hemen ardından 5 milyar dolarlık Trump Place projesini hayata geçirdi. New York’un mimari dokusunu bozuyordu ve kimi sivil toplumcuları dışında kimse sesini çıkarmıyordu. Sadece New York’ta değildi artık. Chicago, Miami, Las Vegas ve dünyanın dört yanında Trump Place, Trump World Tower, Trump Plaza, Trump International vs. vardı.
Atlantic City’de içinde kumarhaneler olan oteller yaptı. Kumar oynayanları kınayanların riyakarlık yaptığını düşünüyordu; ona göre asıl kumar Wall Street’te (borsada) oynanıyordu!
Lokanta, erkek giyimi, saat, ev mobilyası, koku, çikolata, içki, dergi, televizyon yapım şirketi bir ara üniversite vs. Trump adı her yerdeydi artık! Oyuncak mağazalarında 27 dolara 30 santim boyunda oyuncak Donald Trump satılıyordu!
NBC ekranında 2004 yılında başlayan “Çırak” adlı programındaki performansıyla reyting rekorları kırdı. Bölüm başına 50 bin dolar alırken, ileri bölümlerde milyon dolar almaya başladı! Programda söylediği “kovuldun” sözü Amerikalıların dillerine pelesenk oldu. Gallup anketine göre o yıllarda 12 yaş üstü Amerikalıların yüzde 98’i onu tanıyordu. Çok ünlüydü artık.
Trump’ın başkan adaylığı 1987 yılından itibaren konuşulmaya başlandı. Bunun nedeni ilk çıkan kitabının promosyonunu/tanıtımını yapmaktı! Gazetecilere neler diyordu; Henry Kissinger bile aday olmasını istemişti!
Televizyondaki “Çırak” programının başarısından sonra 2004’te başkanlığa aday olabileceğini yine açıkladı. ABD dış politikasına ilişkin ağır sözler söylemeye başladı. Cumhuriyetçiydi ama Bush yönetimini Irak konusunda ağır eleştirdi. Esquire dergisine, “ABD bu ülkeden çıktıktan sonra, Irak Saddam döneminden daha kötü olacak” diyen ilk kişilerden oldu.
Obama’ya karşı sözlü ırkçı saldırılarda bulundu. Ve nihayet, 16 Haziran 2015’te, 2016 başkanlık seçimine resmen aday olduğunu açıkladı. Bu tarihten sonra… Kimi Amerikalılar gülmek için, kimi Amerikalılar inanarak Trump’ı takip etmeye başladı.
Trump’ın hayatından satır başları
– 1977’de evlendiği ilk eşi Çek model Ivana Zelnickova 1991’de boşanma için 2 milyar dolar istedi; 25 milyon dolara razı oldu.
– Bu evlilikten üç çocuğu var: Donald Jr (d: 1977), Ivanka (d: 1981) ve Eric (d: 1984).
– 1993’te aktrist Marla Maples ile evlendi. Tiffany bu evlilikten iki ay önce doğmuştu. 1999’da boşandılar.
– 2005’te Sloven manken Melania Knauss ile evlendi. 2006’da Baron William doğdu.
– Yedi torun sahibi: oğlu Donald Jr’dan; (Kai Madison, Donald John, Tristan Milos, Spencer Frederick ve Chloe Sophia) ve kızı Ivanka’dan; (Arabella Ross ve Joseph Frederick).
– Kızı Ivanka’nın eşi Jared Kushner, Amerikalı Yahudi. Ivanka kocasının dinine geçerek Yael adını aldı.
– Donald Trump kısaca “Donny” denmesini sevmiyor.
– Saçı peruk değil. CNN ekranında Larry King saçını çekerek bunu ispatladı!
– Hastalık derecesinde titiz; sürekli ellerini yıkıyor.
– Spor yapmayı sevmiyor. En hoşlandığı spor golf.
– Babasının “dört adım formülünü” uyguluyor: “İçeri gir, işi yap, işi doğru yap ve dışarı çık.” Yaptığı işlerde en küçük ayrıntılarla ilgileniyor.
– İşkolik; sabah beşte uyanıyor; yedide işinde oluyor.
– İşte havadan sudan ve evde iş konuşmayı sevmiyor.
– İş yerinden çıkmayı pek sevmiyor; zaten evi de aynı gökdelen içinde.
– Teknolojik aletler kullanmayı sevmiyor. Örneğin, bilgisayar!
– E-mail’in tembel işi olduğunu söylüyor. Hâlâ gazete kesip arşivliyor.
– Sert ve abartılı konuşan yapısı var. Bunu etkileyici buluyor.
– Uzun yolculukları ve tatiller yapmayı sevmiyor.
– Elinden telefon düşmüyor; hep konuşuyor.
– Kadınlara ve erkeklere iltifat etme konusunda usta.
– Duymak istemediği söz şu: “Bu iş olmuyor!”
– Cevap vermek istemediğinde sadece gülüyor.
– İyi yapılan işe “şiir gibi” diyor.
– Kendini eleştirenlere, kızanlara aynı yanıtı veriyor: “Beni kıskanıyorlar, çünkü zenginim.”
– Kimi ticaret görüşmelerinde Diana Ross gibi sanatçı arkadaşlarından yararlanıyor. “Güvenilmez” dediği için Frank Sinatra’dan nefret ediyordu.
– 1990’lı yılların başında iflas edecekti; babasının da desteğiyle zor günleri atlattı.
– Medyadan kaçan patronlardan değil; Playboy dergisi dahil her yere röportaj veriyor. Ona göre teşhirin sonu yok. Dikkat çekmek için gerekirse bedel ödenmeli.
– Negatif reklamların bile değeri olduğunu düşünüyor.
– 1987’den itibaren, “Nasıl Zengin Olunur”, “Tepeye Çıkan Yol”, “Milyarder Gibi Düşün” gibi kitaplar yazıyor. Hepsi en çok satanlar listesinde yer alıyor.
– Fortune dergisinin hep en güçlü işadamları listesinde.
– Forbes dergisinin hep en zenginler listesinde.
– Satış-pazarlama işinde Muhammet Ali’yi örnek aldığını söylüyor. Boks gibi bir sporda “en büyük ben” diye markalaşarak kendini dünyaya pazarlamanın çok güç olduğunu belirtiyor…
Ve Donald Trump’ın…
Dünyanın en kurnaz satıcısı-pazarlamacısı olduğu konusunda herkes hemfikirdir.
(Soner Yalçın’ın Sözcü’deki yazısından yararlanılmıştır.)